Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2007/843 E. 2007/832 K. 07.11.2007 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2007/843
KARAR NO : 2007/832
KARAR TARİHİ : 07.11.2007

MAHKEMESİ : Denizli 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 02/03/2007
NUMARASI : 2006/595-2007/57

Taraflar arasındaki “Tapu İptali ve Tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda;Denizli 3.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 20.12.2005 gün ve 2004/239 E., 2005/746 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 1.Hukuk Dairesinin 9.5.2006 gün ve 3339-5361 sayılı ilamı ile; (… Dava ve birleştirilen dava ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Davadaki talep terekeye iade biçimindedir.Tereke elbirliği mülkiyetine tabidir.
Elbirliği (İştirak) halinde mülkiyet, yasa veya yasada belirtilen sözleşmeler uyarınca aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olma durumudur.
M.K.nun 701-703 maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin ( ortaklığın ) tüzel kişiliği olmadığı gibi eşya üzerinde ortaklardan herbirinin doğrudan doğruya bir hakkı da yoktur. Mülkiyet bir bütün olarak ortaklardan tümüne aittir. Başka bir anlatımla ortaklık tasfiye oluncaya kadar ortaklardan birinin ayrı mal veya hak sahipliği bulunmayıp, hak sahibi ortaklıktır.
Değinilen mülkiyet türünde malikler mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu kural, M.K.nun 701 maddesinde (… Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.) biçiminde açıklanmıştır. Elbirliği (İştirak) halinde mülkiyetin bu özelliği itibariyle ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Şayet yasa veya elbirliği (iştirak) halinde mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse, ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların (iştirakçilerin) oybirliği ile karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunluluğu vardır.
M.K.nun 702/2 maddesi bu yönde açık hüküm getirmiştir. Ancak, açıklanan kural yargısal uygulamada kısmen yumuşatılmış bir ortağın tek başına dava açabileceği, nevarki, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği kabul edilmiştir. (ll.l0.982 tarih l982/3-2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı) Nitekim bu görüş bilimsel alanda da aynen benimsenmiştir.
Somut olayda,elbirliği ( iştirak) halinde mülkiyet söz konusu olup, dava dışı ortak bulunmaktadır. Hal böyle olunca, davaya katılmayan ortakların olurlarının alınması yada miras şirketine M.K.nun 640. mad. uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek yazılı olduğu üzere davanın esası hakkında hüküm kurulması doğru değildir. Davalının temyiz itirazı yerindedir….) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN:Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle H.U.M.K.2494 sayılı Yasa ile değişik 438/II.fıkrası hükmü gereğince duruşma isteğinin reddine karar verilip dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Birleşen davalar, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ile tescil isteğine ilişkindir.
Davacı vekili,murisin dava konusu taşınmazlardaki hissesini davacıdan mal kaçırmak amacıyla, oğlu İshak’a devretmesi halinde iptal edilir kaygısı ile oğlunun eşine gerçekte satış olmadığı halde satış yapılmış gibi göstererek devrettiğini ileri sürerek 12 nolu bağımsız bölümün 12/400 payının davalı üzerinde olan tapu kaydının muvazaa nedeniyle iptaline ve muris adına tapuya tesciline, 5 nolu bağımsız bölümün ise ½ payının iptali ile mirasçıların veraset ilamındaki payları oranında tapuya tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Yerel mahkeme, murisin, davacı F. B.’tan (kızından) mal kaçırmak, miras payından yoksun bırakmak için 12 ve 5 nolu bağımsız bölümlerdeki hissesini M. İ.’e devrettiği, M. İ.’ten de murisin gerçek iradesine ve arzusuna uygun şekilde davalı Z. K.a devir ve temlik yapıldığı, tapu sicilindeki 2.5.2001 ve 18.12.2003 günlü işlemlerde muvazaa olduğu kanısına vararak her iki davanın kabulüne, 12 nolu bağımsız bölümde Z.K. adına kayıtlı 12/400 paya ilişkin tapu kaydının iptaline, (ölü) H. K. adına kayıt ve tesciline, 5 nolu bağımsız bölümde Z. K. adına kayıtlı 10/160 arsa payına ilişkin tapu kaydının iptaline , 5/160 payının İ. K.ve 5/160 payının F. K. adına tapu siciline kayıt ve tesciline karar vermiştir.
Özel Daire, yukarıda açıklanan nedenlerle, taraf teşkili yönünden kararı bozmuştur.
Yerel mahkeme önceki kararında direndiğini açıklamakla birlikte, hüküm kurarken, önceki hükmü değiştirerek, ilk hükmü aynen yazdıktan sonra davacı payı ile sınırlı olarak işlem yapılmasına karar vermiştir.
Bu durumda, mahkemece; ilk hüküm kurulurken dava dışı mirasçılar da dahil edilerek tüm mirasçılar adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmişken, direnme hükmü sırasında, yalnızca dava açan mirasçı bakımından hüküm kurulmuş olmakla, yeni bir hüküm oluşturulmuştur.
Hal böyle olunca kurulan bu yeni hükmün incelenmesi için Özel Daireye gönderilmesi gerekir.
SONUÇ : Davalı vekilinin kurulan yeni hükme ilişkin temyiz nedenlerinin incelenmesi için
dosyanın Yargıtay 1.HUKUK DAİRESİNE gönderilmesine 7.11.2007 gününde oybirliği ile karar verildi.