Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2007/810 E. 2007/849 K. 14.11.2007 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2007/810
KARAR NO : 2007/849
KARAR TARİHİ : 14.11.2007

MAHKEMESİ : İstanbul 8.Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 24/07/2007
NUMARASI : 2006/580-2007/250
Taraflar arasındaki “Kamulaştırma Kanununun 23.maddesi uyarınca geri alma” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Asliye 8.Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 25.10.2005 gün ve 2005/21 E- 2005/330 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 5.Hukuk Dairesinin 23.03.2006 gün ve 2005/14448-2006/3355 sayılı ilamı ile; (…Dava, Kamulaştırma Kanununun 23.maddesine göre geri alım istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olmadığından reddine,
Davalı idare vekilinin temyizine gelince;
Babüsüada Ağası Cafer Ağa Vakfından Fevkani Kergir Cafer Ağa Medresesinin görünümünün korunulması amacıyla dava konusu taşınmaz olduğu gibi bırakılmak amacıyla (sınırlandırma belgesi ile) kamulaştırılmıştır.
Davalı idarece kamulaştırma amacına uygun olarak kamulaştırılan taşınmaz bu güne kadar olduğu gibi muhafaza edilmiştir. Kaldı ki; kamulaştıran idare taşınmazın kamulaştırma anındaki fiili durumunun korunması için çeşitli yazışmalar yapmıştır. Bu yazışmalarda işlem mahiyetindedir. Bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı düşüncelerle kabulüne karar verilmesi,
Doğru görülmemiştir…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, Kamulaştırma Kanununun 23. maddesine göre taşınmazın geri alımı istemine ilişkindir.
Davacı vekili; dava konusu 52 ada 5 parsel sayılı taşınmaz tapuda müvekkili adına kayıtlı iken Vakıflar Genel Müdürlüğü Vakıflar Meclisi’nin 20.12.1988 tarihli kararıyla Babüssüade Ağası Cafer Ağa Vakfından fevkani kargir Cafer Ağa (Soğukkuyu) medresesinin görünümünün tam olarak ortaya çıkarılması, çevreden zarar görmesinin önlenmesi ve kullanmada kolaylık sağlanabilmesi amacı ile kamulaştırıldığını, müvekkili tarafından davalı idare aleyhine açılan ve 20.1.2000 tarihinde kesinleşen bedel artırma davasında hükmedilen bedel farkının halen davalı idarenin uhdesinde bulunduğunu, taşınmaza 5.5.1991 tarihinde fiilen el atan davalı idarenin kamulaştırma bedelinin kesinleştiği 20.1.2000 tarihinden itibaren beş yıl içinde kamulaştırma amacına uygun hiçbir işlem ve tesis yapmadığı gibi, taşınmazı olduğu gibi bırakarak kiraya vermek suretiyle gelir elde ettiğini, taşınmaz üzerinde bulunan binanın alt katını berber dükkanı olarak kullanan müvekkilinin eşine karşı idarece ecrimisil istemiyle dava ikame edildiğini ve ikinci katın da halen bir Turizm şirketinin kirası altında bulunduğunu, dolayısıyla taşınmazın geri alma koşullarının oluştuğunu ileri sürerek; bedel artırma davasında hükmedilen 355.084.640 TL davalı idareden tahsil edilmediğinden bu miktarın hesaplama dışı bırakılarak, müvekkiline başlangıçta ödenen 85.480.012 TL çekişmesiz bedelin ödeme tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıya iadesi ile, dava konusu 52 ada 5 parsel sayılı taşınmazın davalı idareden geri alınarak müvekkiline verilmesi zımnında tapu kaydının iptaline ve yeniden müvekkili adına tesciline; yapılacak hesaplama sonucunda bulunacak miktardan müvekkilinin başlangıçta yaptığı mahkeme masrafları ile davalı idarenin kamulaştırmanın gayesi dışında elde ettiği gelirlerin mahsubuna ve buna göre miktar tayinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Vakıflar Genel Müdürlüğü vekili; dava konusu 52 ada 5 parsel sayılı taşınmazın, aynı yerde bulunan ve birinci derecede korunması gerekli eski eserlerden olan Caferağa (Soğukkuyu) Medresesinin korunma alanında bulunması nedeniyle, İstanbul 1 Nolu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 5.10.1988 gün ve 565 sayılı kararına dayanılarak kamulaştırıldığını, kamulaştırmaya esas alınan ve “52 ada 5 sayılı parsel üzerindeki taşınmaza medresenin bu cephesinin orijinal durumunu elde edebilmek amacı ile sınırlandırılma getirildiğini” belirtilen söz konusu Kurul Kararındaki sınırlandırmanın, parseldeki mevcut yapının yıkılması anlamına gelmeyip mevcut haliyle sınırlandırılmasını öngördüğünü, bu itibarla taşınmaz üzerinde her hangi bir işlem veya inşai faaliyet yapılmasına gerek bulunmadığını; ayrıca halen Kurulda onaylanma aşamasında bulunan, dava konusu parselin de içinde yer aldığı Kentsel ve Tarihi Sit Alanlarına ilişkin Koruma Amaçlı İmar Planlarının onaylanmasını müteakiben, parsellerle ilgili yeni bir planlama kararı getirildiğinde idarece Koruma Kurulu’ndan yeniden görüş alınarak değerlendirme yapılacağını savunarak, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini cevaben bildirmiştir.
Mahkemenin, “dava konusu 52 ada 5 parsel sayılı taşınmazın davalı idarece kiraya verilmek suretiyle aynen muhafaza edildiği, kamulaştırma amacına uygun hiçbir işlem ve tesis yapılmadığı ve böylece Kamulaştırma Kanununun 23. maddesinde öngörülen geri alma koşullarının gerçekleştiği” gerekçesiyle “davanın kısmen kabulüne, kamulaştırma suretiyle davalı idare adına oluşan 52 ada 5 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline, davacıya ödenen 420.994.200 TL kamulaştırma bedelinin kamulaştırmanın kesinleştiği 20.1.2000 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı idareye ödenmesine, davacının ecrimisil, kira ve diğer alacak taleplerinin reddine” dair verdiği karar; Özel Daire’ce yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş; Yerel Mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Babussuade Ağası Cafer Ağa Vakfından Fevkani Kargir Medresenin koruma alanı içinde yer alan dava konusu 52 ada 5 parsel sayılı taşınmazın, tapuda davacı adına kayıtlı iken, bu taşınmaza bitişik ve komşu 52 ada 20 parseldeki Medresenin görünümünün tam olarak ortaya çıkarılması, çevreden zarar görmesinin önlenmesi ve kullanmada kolaylık sağlanabilmesi amacıyla, dava dışı 52 ada 6, 7, 8 ve 9 sayılı parseller ile birlikte davalı idarece 20.12.1988 tarihinde kamulaştırıldığı; kamulaştırma kararına dayanak teşkil eden Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu’nun 5.10.1988 gün ve 565 sayılı Kararında, “52 ada 20 parseldeki Caferiye Medresesine Alemdar Caddesinden bitişik 5 sayılı parsel üzerindeki taşınmazdan, medresenin bu cephesinin orijinal durumunu elde edebilmek amacı ile sınırlandırılmasına, eldeki belgelere göre bu noktayı da içerecek ve yeni fonksiyonunu da belirten restorasyon projesinin Kurula getirilmesine” ve ayrıca “10 sayılı parseldeki taşınmazın korunulacak bir tarihi esere komşu olmasına rağmen medresenin irtifaını geçecek şekilde nasıl ruhsat verildiğinin belediyesinden sorulmasına, 6-7-8-9 sayılı parsellerin Caferiye Medresesinin bütünlüğünü korumak amacı ile istimlakinin yararlı olacağı hususunun tavsiye olarak bildirilmesine” dair karar verildiği; kamulaştırma nedeniyle 21.05.1991 tarihinde idare adına hükmen tescil edilen taşınmaza 5.5.1991 tarihinde davalı idarece fiilen el atıldığı anlaşılmaktadır.
Yine, İstanbul 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 12.7.1995 gün- 6848 sayılı kararı ile belirlenen Kentsel ve Tarihi Sit Alanında kalan Soğukkuyu Medresesi ve komşu parsellerinde koruma planı onaylanana kadar geçecek süre içinde Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu’nun kentsel sitlere ilişkin almış bulunduğu 19.4.1996 gün ve 419 sayılı ilke kararının 2-c maddesi gereği; yeni yapıların bulunduğu sokaktaki ya da imar adasındaki tescilli yapılardan daha yüksek olamayacağına ve korunması öngörülen kentsel silueti olumsuz etkileyecek konum ve yükseklikte yeni yapı yapılamayacağına, ayrıca aynı ilke kararının 3-a maddesinde de Koruma Amaçlı İmar Planı onaylanmış Kentsel Sit Alanları’nda korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı parseline komşu olan veya aralarından yol geçse dahi bu parsellere cephe veren parsellerdeki her türlü inşai ve fiziki uygulama için Koruma Kurulundan izin alma koşulu getirilmiştir.
Dava konusu 52 ada 5 parsel sayılı taşınmazın davalı idarece aynen muhafaza edildiği, mahkemece keşfen belirlenmiştir.
Uyuşmazlık; medrese koruma alanı içinde yer alan ve medresenin bu cephesinin orijinal durumunu elde edebilmek amacı ile sınırlandırılmasına yönelik olarak kamulaştırılan 52 ada 5 parsel sayılı taşınmazın, kamulaştırmanın niteliği itibariyle olduğu gibi bırakılmasının amaca tahsis olarak kabul edilip edilemeyeceği; buna bağlı olarak Kamulaştırma Kanununun 23.maddesinde öngörülen geri alma koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun “Mal Sahibinin Geri Alma Hakkı” başlığı altında düzenlenen 23.maddesinde “Kamulaştırma bedelinin kesinleşmesi tarihinden itibaren beş yıl içinde, kamulaştırmayı yapan idarece veya 22’nci maddenin ikinci fıkrası uyarınca devir veya tahsis yapılan idarece; kamulaştırma ve devir amacına uygun hiç bir işlem veya tesisat yapılmaz veya kamu yararına yönelik bir ihtiyaca tahsis edilmeyerek taşınmaz mal olduğu gibi bırakılırsa, mal sahibi veya mirasçıları kamulaştırma bedelini aldıkları günden itibaren işleyecek kanuni faiziyle birlikte ödeyerek, taşınmaz malını geri alabilir” hükmü öngörülmüştür.
Burada amaç, kamulaştırılan malın idare tarafından kullanılmaması halinde, hem idarenin kamulaştırma bedeli oranında zarar etmesinin önüne geçmek, hem de taşınmazın hiçbir işe yaramadan atıl durumda kalmasına engel olmaktır.
O halde ilke olarak, kamulaştırılan taşınmazın geri alınabilmesi için, kamulaştırmayı yapan idarenin kamulaştırma amacına yönelik her hangi bir işlem ve faaliyette bulunmaması ve yasal süre içerisinde kamulaştırılan taşınmazı olduğu gibi bırakması gerekir.
Ne var ki, kamulaştırmanın niteliği itibariyle idarenin zaten bir işlem veya tesis yapmasına gerek bulunmadığı durumlarda, kamulaştırılan malın olduğu gibi bırakılmasından söz edilemeyeceğinden, bu durum taşınmazın iadesini talep hakkı vermez.
Eş söyleyişle; kamulaştırılan taşınmaz, kamulaştırıldığı tarihte hiçbir işlem ve tesisat yapılmadan, kamulaştırma amacına uygun olarak kullanılabiliyorsa geri alma davası dinlenmez. Zira böyle bir durumda taşınmazın hiçbir işe yaramadığı ve atıl kaldığından söz edilmesi olanaklı değildir.
Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 8.5.2002 gün ve E: 2002/373 K:2002/387 sayılı kararında, yeşil alan yapılmak amacıyla kamulaştırılan taşınmazın olduğu gibi bırakılıp, mevcut yeşilliğin muhafaza edilerek kamunun yararlanmasına özgülenmesi, amaca uygun bir işlem ve kullanım tarzı olarak kabul edilmiştir.
Somut olayda davacı, kamulaştırılan taşınmazın amacına uygun kullanılmadığını, idarece kiraya verilerek gelir elde edildiğini belirterek Kamulaştırma Kanununun 23. maddesi uyarınca taşınmazın iadesini istemiştir.
Kamulaştırmaya esas Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu’nun 5.10.1988 gün ve 565 sayılı Kararında; Medreseye bitişik dava konusu 52 ada 5 numaralı parselin kamulaştırma amacı, medresenin bu cephesinin orijinal durumunu elde edebilmek amacı ile sınırlandırılması olarak açıklanmış, Medreseye bitişik diğer dava dışı 10 numaralı parsele medresenin irtifaını geçecek şekilde nasıl ruhsat verildiğinin belediyesinden sorulması hususu da vurgulanarak, kat adedinin sınırlandırıldığına işaret edilmiştir.
Kısaca davalı idare, dava konusu taşınmazı, mevcut yapıların irtifaının sınırlandırılması için, olduğu gibi bırakılmak amacıyla kamulaştırmıştır.
Yukarıda sözü edilen İstanbul 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 12.7.1995 tarih ve 6848 sayılı kararında ise, Medrese ve çevre parselleri de kapsayan Kentsel ve Tarihi Sit Alanı sınırları belirlenmiş; 19.4.1996 tarih ve 419 sayılı İlke Kararlarında da, bu alanlardaki yapılanma ve uygulama koşulları açıklanmıştır.
Şu durumda, kamulaştırmanın niteliği itibariyle idarenin zaten bir işlem veya tesis yapmasına gerek bulunmadığı her türlü duraksamadan uzaktır.
Medrese koruma alanı içinde bulunan dava konusu taşınmaz, Medresenin görünümünün tam olarak ortaya çıkarılması, çevreden zarar görmesinin önlenmesi ve kullanmada kolaylık sağlanabilmesi amacıyla, medresenin orijinal durumunu elde edebilmek amacı ile sınırlandırılmış olmakla, açıklanan amaçlara yönelik olarak aynen muhafaza edilmesi, amaca uygun bir kullanım tarzıdır. Dolayısıyla, taşınmazın üzerinde amaca uygun olarak kullanılması için başkaca bir işlem ve faaliyet de gerekmemiştir.
Diğer yandan, kamulaştırılan taşınmazın idarece kiraya verilmesi, kamulaştırmanın açıklanan amacına aykırı olmadığı gibi, Kamulaştırma Kanununun 23. maddesinde belirtilen geri alma nedeni de değildir.
Şu da ilave edilmelidir ki, davalı idarece düzenlettirilen 2.3.2005 tarihli Caferağa Medresesi Raporuna göre; dava konusu parselin de içinde yer aldığı Kentsel ve Tarihi Sit Alanlarına ilişkin Koruma Amaçlı İmar Planları, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunda onaylanma aşamasındadır. Bu planların onaylanmasını müteakiben parsellerle ilgili yeni bir planlama kararı getirildiği takdirde, davalı idarece Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulundan yeniden görüş alınıp değerlendirme yapılması olanaklı hale gelecektir.
Görüldüğü gibi, kamulaştırmaya esas olan ve dava konusu 5 numaralı parseldeki yapıya sınırlandırma getiren 5.10.1988 tarihli Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu kararından sonra, taşınmazın bu amaç dışında kullanılması, tesis ya da faaliyette bulunulmasına dair alınmış bir karar bulunmamaktadır. Eş söyleyişle, Kentsel ve Tarihi Sit Alanlarına ilişkin Koruma Amaçlı İmar Planları henüz tamamlanmadığından, taşınmaz kamulaştırma amacına uygun olarak bekletilmektedir. Planda öngörülen amaca göre yeniden Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulundan alınacak görüş doğrultusunda kullanılacaktır. Binnetice, davalı idarenin ihtiyarında olarak her hangi bir işlem veya faaliyette bulunulmaması unsuru da mevcut değildir.
Sonuç olarak; birinci derecede korunması gerekli tarihi ve mimari değeri haiz eski eser olan Caferiye Medresesine bitişik halde bulunan 5 parsel sayılı dava konusu taşınmazın, Medresenin bu cephesinin orijinal durumunu elde edebilmek amacı ile mevcut yapıların irtifaının sınırlandırılması için kamulaştırıldığı belirgin olup, bu amaca yönelik olarak aynen muhafaza edildiği anlaşıldığından, artık kamulaştırma amacına uygun tahsis yapılmadığından söz edilmesi olanağının bulunmadığı; esasen Kentsel ve Tarihi Sit Alanlarına ilişkin Koruma Amaçlı İmar Planlarının onaylanmasını bekleyen davalı idarenin, bu plan tamamlanmadan kendiliğinden her hangi bir işlem ve faaliyette bulunma yetkisinin de olmadığı; dolayısıyla Kamulaştırma Kanununun 23.maddesinde öngörülen koşullar oluşmadığından, geri alma davasının dinlenemeyeceği açıktır.
Hal böyle olunca; Yerel Mahkemece, aynı yöne işaret eden ve Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyularak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı teşhis ve değerlendirme sonucu geri alma koşullarının gerçekleştiğinden bahisle önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 14.11.2007 gününde oybirliği ile karar verildi.