YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2007/797
KARAR NO : 2007/809
KARAR TARİHİ : 31.07.2007
MAHKEMESİ : Ankara 2. İş Mahkemesi
TARİHİ : 13/12/2006
NUMARASI : 2005/1402-2006/700
Taraflar arasındaki “işçilik alacakları” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 2. İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 26.4.2005 gün ve 1188-308 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 17.10.2005 gün ve 28810-33740 sayılı ilamı ile, (….1.Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2.Dava fazla mesai ve vardiya primi alacağına ilişkindir. İstekler hüküm altına alınmış, karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Davacının ayda on gün, günde 24 saat süre ile davalı İdare bünyesinde radyoling istasyonunda güvenlik görevlisi olarak çalışmak üzere görevlendirildiği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.
İstek konusu dönem 15.12.2000-1.11.2004 tarihleri arasıdır.
Söz konusu sürenin bir kısmı 1475 sayılı İş Kanunu diğer kısmı halen yürürlükteki 4857 sayılı İş Kanunu dönemine rastlamaktadır.
1475 sayılı İş Kanunun 61 maddesine göre genel bakımından iş süresi haftada en çok 45 saattir. Bu süre üst sınırdır. 45 saatin üstünde yapılan çalışmalar fazla çalışma sayılır.
4857 sayılı İş Kanunun 63. maddesince ilke olarak çalışma süresi haftada en çok 45 saat olarak belirtilmiş devamında tarafların anlaşması ile haftalık normal çalışma süresi işyerlerinde haftanın çalışılan günlerine, günde onbir saati aşmamak koşulu ile farklı şekilde dağıtılabileceği ifade edilmiştir.
Aynı Kanunun 41.maddesine göre fazla çalışma, Kanunda yazılı koşullar çerçevesinde haftalık 45 saati aşan çalışmalardır. 63.madde hükmüne göre denkleştirme esasının uygulandığı hallerde, işçinin haftalık çalışma süresi, normal haftalık iş süresini aşmamak koşulu ile bazı haftalarda toplam 45 saati aşsa dahi bu çalışmalar fazla çalışma sayılmaz.
Davacı işçi yanında diğer bir işçi ile nöbet tutmaktadır. Normal olarak günlük 24 saat çalışmanın 12 saatinde bir işçi kalan sürede diğer işçinin çalıştığı varsayılır. Çalışılan bu süre içerisinde bir saatin zorunlu yemek ve diğer ihtiyaçlar için harcandığı gözönüne alındığında davacı işçinin günlük çalışma süresi 11 saati aşmaz. Haftada çalışılan süre 77 saat eder ikinci haftaya sarkan üç günde de 33 saat çalışmış olur. Gerek 1475 sayılı gerek 4857 sayılı Kanun döneminde haftalık çalışma süresi 45 saat kabul edildiğinden davacı işçinin 1475 sayılı Kanun döneminde birinci haftanın fazla çalışması 32 saatten hesaplama gerekir. 10 günlük sürenin ikinci haftaya sarkan üç gün için haftalık 45 saati aşan bir çalışması bulunmadığından anılan günler için fazla çalışma ücreti ödenmez.
Davacı işçinin 4857 sayılı Kanun dönemindeki çalışması için örtülü bir denkleştirme söz konu olur. Çünkü anılan dönemde davacı işçinin günde 11 saati aşan bir çalışması bulunmamaktadır. Her ay 10 gün çalıştığından kalan 20 gün için 4857 sayılı Kanunun 63.maddesi gereğince denkleştirmenin varlığı kabul edilir. Mahkemece yukarıda belirtilen usul ve hesaplamalara dayanmayan kararı hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3.Davacının Kapsam Dışı Personel Yönetmeliğinin 12.maddesinde belirtilen vardiyalı çalışmalara ilişkin koşullara uygun bir çalışması bulunmadığından vardiya primi isteğinin kabulü ayrı bir bozma nedeni sayılmalıdır….) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Sivas İl Telekom Müdürlüğüne bağlı radyolink istasyonlarında koruma güvenlik görevlisi olarak 10 gün aralıksız çalışıp, sonraki 18-20 gün ise dinlenildiği ileri sürülerek, anılan devrelere ilişkin fazla çalışma ücreti, vardiya primi ve Ulusal bayram ve tatil ücret alacağının tahsiline karar verilmesi istenmektedir.
Yerel mahkemece, yemek, uyku gibi zorunlu ihtiyaçlar için ayrılacak olan 5 saat dışında, davacının günde 19 saat çalıştığı benimsenerek, düzenlenen bilirkişi raporu ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Özel Dairenin yukarıda yazılı bozma kararı üzerine yerel mahkemece, (2) numaralı bozma nedenine direnilmiş, vardiya prim alacağına ilişkin (3) numaralı bozma nedenine uyulmasına karar verilmiştir.
1475 sayılı mülga İş Kanununun 61. maddesine göre iş süresi haftada en çok 45 saat olup, bu sürenin üzerindeki çalışmalar fazla çalışma sayılmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununun 63. maddesi çalışma süresini ilke olarak haftada en çok 45 saat olarak belirlemiştir. Ancak tarafların anlaşması ile haftalık normal çalışma süresi, işyerlerinde haftanın çalışılan günlerine, günde onbir saati aşmamak koşulu ile farklı şekilde dağıtılabilmektedir.
4857 sayılı İş Kanununun 41. maddesine göre fazla çalışma, Kanunda yazılı koşullar çerçevesinde haftalık 45 saati aşan çalışmalardır. Anılan madde uyarınca atıfta bulunulan 63. madde hükmüne göre denkleştirme esasının uygulandığı hallerde işçinin haftalık çalışma süresi, normal haftalık iş süresini aşmamak koşulu ile bazı haftalarda toplam 45 saati aşsa dahi bu çalışmalar fazla çalışma sayılmaz.
Dosya içeriğine göre; davalı şirkete ait radyolink istasyonunun meskun mahal dışında bulunması, ulaşım zorluğu gibi nedenlerle, davacının, radyolink istasyonunda 10 gün sürekli kalıp, ardından gelen 18-20 gün ise evinde istirahat ettiği anlaşılmaktadır.
Radyolink istasyonlarında yapılan çalışmanın niteliği, yapılan işin ve işyerinin özelliğine göre bu tür çalışanların uyku ve diğer zorunlu ihtiyaçları karşılamak için gerekli olan zaman dilimi gözetildiğinde, çalışmanın günde en fazla 14 saat sürdürülebileceği, Hukuk Genel Kurulunun 17.10.2007 gün ve 2007/9-667-734, 19.9.2007 gün ve 2007/9-588-597 sayılı Kararlarında olduğu gibi somut olayda da benimsenmiş, çalışmanın tek başına yada birkaç kişi ile birlikte yapılmış olmasının, çalışılan süreye etkisinin bulunmayacağı, Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmelerde kabul edilmiştir.
Türk Telekomünikasyon AŞ (R-L) İstasyonlarında Çalışma Usul ve Esasları’na ilişkin mevzuatın “Çalışma Süresinin Düzenlenmesi” başlıklı 6.maddesinin (a) bendinde; Çalışan, personel, 24 saatlik süre içinde 3 vardiya halinde haftalık 6 gün 45 saat esasına göre çalıştırılacağı, ancak bu şekildeki vardiyayı oluşturacak sayıda personel bulunmayan istasyonlarda bu durum dikkate alınarak, 4857 sayılı İş Kanununun 63.maddesine göre günde 11 saati aşmamak koşuluyla İl Telekom Yöneticisinin onayı ile farklı şekilde çalışma düzeni de oluşturulabileceği, (b) bendinde; 4857 sayılı İş Kanununun 63.maddesinde yer alan denkleştirme esasına göre; haftalık normal çalışma süresinin, işyerinde haftanın çalışılan günlerine, günde 11 saati aşmamak koşulu ile farklı şekilde dağıtılabileceği, bu şekilde en fazla dört aylık süre içinde haftalık ortalama çalışma süresi normal haftalık çalışma süresini aşamayacağı, (c) bendinde; 4857 sayılı İş Kanununun 41. maddesine göre; denkleştirme esasının uygulandığı hallerde bazı haftalarda toplam 45 saati aşsa dahi yapılan bu çalışmaların fazla çalışma sayılmayacağı, (d) bendinde; fazla çalışma yapan personel isterse bu çalışmalar karşılığı zamlı ücret yerine fazla çalıştığı her bir saat karşılığında 1 saat 30 dakikayı serbest zaman (ücretli izin) olarak kullanabileceği hükümlerini içermektedir.
1475 sayılı Yasanın yürürlükte olduğu dönemde; Yargıtay’ın istikrar kazanmış uygulamasına göre haftalık 45 saati aşan çalışmanın fazla çalışma süresi olarak benimsenmiş olması karşısında, davacının, 10 gün ve günde 14 saat çalıştığı dikkate alınarak, bu haftalarda 45 saati aşan süreler yönünden fazla çalışma yapıldığı;
4857 sayılı Yasa döneminde ise günlük 11 saate kadarki çalışmalar yönünden örtülü bir denkleştirmenin varlığı kabul edileceğinden, denkleştirmeye esas günlük 11 saati aşan süreler yönünden fazla çalışmanın varlığı kabul edilmelidir.
Yukarıda belirtilen maddi ve yasal olgular gözetilerek davacının fazla çalışma alacağının saptanması gerekirken, yazılı düşüncelerle aksinin kabulü isabetli olmayıp, bozma nedenidir.
S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, 31.10.2007 gününde oybirliği ile karar verildi.