YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2007/618
KARAR NO : 2007/614
KARAR TARİHİ : 26.09.2007
MAHKEMESİ : İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 10/05/2007
NUMARASI : 2007/218-2007/227
Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir Asliye 3.Ticaret Mahkemesince davanın reddine dair verilen 22.3.2005 gün ve 2004/199-2005/88 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 25.9.2006 gün ve 2005/8651-2006/9252 sayılı ilamı ile, (…Davacı vekili, müvekkili şirketçe yurt dışından ithal edilen davalı sigorta şirketine nakliyat emtia sigorta poliçesi ile sigortalı bulunan emtianın bir kısmının gümrük sahasında hasarlanmasına rağmen yasaya aykırı koşul gerekçe gösterilerek ödeme yapılmadığını ileri sürerek, 3.007.186.379¬TL. nın temerrüt faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, poliçenin ön yüzünde yer alan şartlarda herhangi bir hasardan sorumlu kişilerin imzalarının tutanağa geçirilmesi, aksi takdirde tazminat taleplerinin kabul edilemeyeceğinin belirtildiğini, oysa dava konusu edilen hasara ilişkin olarak herhangi bir hasar tutanağının mevcut olmadığını, hasarın nakliye sırasında meydana geldiğinin de belli olmadığını, nakliyenin sona ermesinden sonra meydana gelmiş olabileceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, hasar durumunda hasardan sorumlu kişilerin imzasının bulunduğu bir tutanak tanzim edilmesi, aksi takdirde sigorta tazminatının ödenmeyeceği şeklindeki poliçe özel şartının HUMK.nun 287/2 nci maddesi anlamında delil sözleşmesi niteliğinde bulunduğu, sigortalının meydana gelen hasarı bu özel şartta ifade edilen şekilde belgelendirmek suretiyle ispat edebileceği, zararın ispatına ilişkin kanuni düzenlemelerin mutlak ve emredici nitelikte olmadığı, sigorta poliçelerinde zararın ispat biçimine ilişkin delil sözleşmesi yapılabileceği, hasar sorumlusunun imzasını taşıyan bir belge bulunmadığı, davacı şirket elemanlarınca düzenlenen tutanağında bu nitelikte bir belge ve hasarın meydana geldiği yerinde belli olmadığı, davacının poliçe gereğini yerine getirmediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dava, nakliyat sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Taraflar arasında geçerli bir sigorta ilişkisinin kurulduğu ve hasarın meydana geldiği noktalarında bir uyuşmazlık bulunmayıp, çekişme, poliçede özel şartlar arasında yer alan” Tahliye limanında geminin ambar kapaklarının açılması, emtianın tahliyesi veya gümrükten çekilmesi aşamalarında herhangi bir hasar veya kayıp tespit edildiği anda şirketimize ihbarda bulunulması ve hasardan sorumlu kişilerin imzalarının tutanağa geçirilmesi gerekmektedir. Aksi halde, tazminat talepleri kabul edilmeyecektir.” hükmünden kaynaklanmaktadır.
Somut olayda, davacı vekili, sigortalı emtianın bir kısmının gümrük sahasında hasarlandığını ileri sürmüş, davalı vekili, poliçenin ön yüzünde yer alan şartlarda hasardan sorumlu kişilerin imzalarının tutanağa geçirilmesi, aksi takdirde tazminat taleplerinin kabul edilemeyeceğinin belirtildiğini, oysa dava konusu edilen hasara ilişkin olarak herhangi bir hasar tutanağının mevcut olmadığını savunmuş, mahkemece yazılı gerekçelerle, davacının poliçe gereğini yerine getirmediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Her ne kadar, mahkemece, poliçe özel şartının HUMK.nun 287/2 nci maddesi anlamında delil sözleşmesi niteliğinde bulunduğu, sigortalının meydana gelen hasarı bu özel şartta ifade edilen şekilde belgelendirmek suretiyle ispat edebileceği, zararın ispatına ilişkin kanuni düzenlemelerin mutlak ve emredici nitelikte olmadığı, sigorta poliçelerinde zararın ispat biçimine ilişkin delil sözleşmesi yapılabileceği tespitleri yerinde ve isabetli ise de, davacı vekili, gerek bilirkişi raporuna itirazında, gerek yargılama aşamasında, gümrüklü sahaya girmek suretiyle emtiayı kontrol etmenin olanaklı olmadığını, hasara ilişkin bir tutanağı tutturmanın da fiilen mümkün bulunmadığını, hasarın işyerinde fark edildiğini iddia etmiş olması karşısında, mahkemece, bu iddia üzerinde durulup tartışılmaksızın davanın reddine karar verilmiştir.
Bu durumda, mahkemece, davacının iddiaları üzerinde durularak, sigortalının hasar sorumlusunun imzasını taşıyan hasar tutanağını temin olanağının bulunup bulunmadığı belirlenmek,başka bir deyişle, poliçedeki anılan şartın gereğini yerine getirip getirmesinin mümkün olup olmadığı araştırılıp tartışılmak ve sonucuna göre bir karar verilmek gerekirken, bu yönden eksik incelemeye dayalı olarak davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir…
…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre,Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken,önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ:Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile,direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 26.9.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.