YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2007/610
KARAR NO : 2007/620
KARAR TARİHİ : 26.09.2007
MAHKEMESİ : İzmir 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 03/04/2007
NUMARASI : 2007/65-2007/107
Taraflar arasındaki “elatmanın önlenmesi –temliken tescil-alacak“ davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 5.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne karşı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine dair verilen 21.10.2002 gün ve 2001/901-799 sayılı kararın incelenmesi Davacı-Karşı Davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 1.Hukuk Dairesinin 3.10.2006 gün ve 2006/7627-9682 sayılı ilamı ile, (…Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi; karşı dava temliken tescil isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, davaların kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; davalının kayden davacıya ait bulunan 4099 parsel sayılı taşınmaza haklı ve geçerli bir neden olmaksızın yapılaşmak suretiyle elattığı anlaşılmaktadır. Diğer taraftan, davalı tarafça yapılan muhtesat nedeniyle davalı yararına Türk Medeni Kanununun 724.maddesinde de belirtilen koşulların oluşmadığı da sabittir. Bu hususlar mahkemenin de kabulündedir. Öyle ise, elatmanın önlenmesi isteğinin kabulü ile karşı davada ileri sürülen temliken tescil isteklerinin reddedilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalının bu hususlara ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.
Ancak, davada yıkım isteği mevcut değildir. Diğer taraftan temliken tescil koşullarının oluşmadığı da sabittir. Bu durumda iyiniyetli olmayan zilyedin Türk Medeni Kanununun 995/2 ve Türk Medeni Kanununun 724.maddesi anlamında tazminat istemeye hakkı da yoktur.
Hal böyle iken, en az levazım bedeli adı altında tazminata hükmedilmiş olması doğru değildir. Davacının temyiz itirazları yerindedir…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı-Karşı Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle HUMK. 2494 sayılı Yasa ile değişik 438/II.fıkrası hükmü gereğince duruşma isteğinin reddine karar verilip dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi; karşı dava ise temliken tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, dava konusu taşınmaza haksız şekilde elatıldığını ileri sürerek, bu elatmanın önlenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı-karşı davacı, söz konusu müdahalenin davacının muvafakatı ile yapıldığını, bu nedenle haksız bir elatmanın söz konusu olmadığını beyanla; asıl davanın reddine karar verilmesine, karşı dava olarak ise; dava konusu yapıları iyiniyetle yaptığını ileri sürerek Türk Kanunu Medenisinin 650 ve 651 maddeleri gereğince adına temliken tesciline, olmadığı takdirde yapılan malzeme ve işçilik bedelinin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Yerel mahkemece; davacının iyiniyetle dava konusu yapıları yaptığı kabul edilemeyeceği sonucuna varılarak, elatmanın önlenmesi davasının kabulüne, karşı dava olarak açılan temliken tescil davasının ise reddine karar vermiş, hükmün bu kısmına ilişkin temyiz itirazları reddedilerek kesinleşmiştir.
Uyuşmazlık; davalı yararına Türk Kanunu Medenisinin 649 (Türk Medeni Kanununun 723/3 maddesi) uyarınca en az malzeme değerinin ödenmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Gerek Türk Kanunu Medenisinin 649.maddesi, gerekse Medeni Kanunun tazminat kenar başlıklı 723.maddesi benzer şekilde; “Malzeme sökülüp alınmazsa arazi maliki, malzeme sahibine uygun bir tazminat ödemekle yükümlüdür. Yapıyı yaptıran arazi maliki iyi niyetli değilse hakim, malzeme sahibinin uğradığı zararın tamamının tazmin edilmesine karar verebilir.
Yapıyı yaptıran malzeme sahibi iyi niyetli değilse, hakimin hükmedeceği miktar bu malzemenin arazi maliki için taşıdığı en az değeri geçmeyebilir hükmünü içermektedir.
Yine Türk Medeni Kanununun 995/2. maddesi ise; “iyi niyetli olmayan zilyet, yaptığı giderlerden ancak hak sahibi için de zorunlu olanların tazmin edilmesini isteyebilir. “hükmünü amirdir.
Mahkemece yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporunda; “ekli krokide (F) harfi ile gösterilen binada davalının tadilat ve iyileştirme yaptığı, davalının çatıyı takviye ederek çatı örtüsü dahil tüm ince inşaat işlerini hemen hemen yenilediği, burada kullanılan malzemelerin en az malzeme değerinin işçilik hariç 26.402.910.938.TL. olduğu ve binada yapılan tadilat ve iyileştirmenin yapının değerini artıran faydalı masraflar olduğu” ifade edilmiştir.
Somut olayda, davacı davalı tarafından yapılan yapıların yıkılmasını ve kaldırılmasını talep etmemiştir. Bu durumda, istikrarlı Yargıtay uygulaması ve Türk Medeni Kanunu’nun açık hükmü gereğince, malzeme sahibinin iyi yada kötüniyetinin hükmedilecek tazminatın belirlenmesinde rolü bulunduğu, eğer malzeme sahibi kötüniyetli ise hükmedilecek tazminat bedelinin malzemenin arazi maliki için taşıdığı en az değeri geçmemesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Aynı hususlar Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 9.1.1963 gün ve 1963/4-1-1; 1.2.1969 gün ve 1966/4-6321-84; 23.11.1968 gün ve 1966/4-519-770 sayılı kararlarında da aynen benimsenmiştir.
Hal böyle olunca, iyiniyetli olmayan malzeme maliki lehine en az malzeme bedeli adı altında bir tazminata hükmedilmesi gerektiği yönündeki direnme hükmü yerinde ise de, hükmedilen tazminatın miktarı ve faiz başlangıcı yönünden davacı-karşı davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Özel Dairesine gönderilmesi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmedilen tazminat miktarı ve faiz başlangıç tarihi yönünden davacı-karşı davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 1.Hukuk Dairesine gönderilmesine 29.9.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi.