Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2007/604 E. 2007/592 K. 19.09.2007 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2007/604
KARAR NO : 2007/592
KARAR TARİHİ : 19.09.2007

MAHKEMESİ : Sakarya 2. Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 01/05/2007
NUMARASI : 2007/422-616

Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Adapazarı 2. Sulh Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 20.9.2005 gün ve 2005/81-1222 sayılı kararın incelenmesi taraflar vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 19.2.2007 gün ve 2005/14946-2007/3038 sayılı ilamı ile, (…Davacı vekili, müvekkilinin, davalı kooperatifin ortağı iken ortaklıktan istifa ettiğini, ancak kendisine iade edilmesi gereken aidat alacağının ödenmediğini ileri sürerek, ıslah ile artırılmış olarak asıl alacak ve faizi ile birlikte toplam 3.198,82.-YTL’nin temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının aidat alacağının olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre, davacının üyesi bulunduğu davalı kooperatiften 30.04.2000 tarihinde istifa ettiği, ödemiş olduğu aidatlardan dolayı 1.261.834.461.-TL alacaklı olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, anılan bedelin temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri ayrı ayrı temyiz etmişlerdir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Dava, istifası kabul edilen davacının, kooperatife ödediği aidatların iadesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili 25.08.2005 tarihli ıslah dilekçesi ile bilirkişi raporuna göre hesaplanan birikmiş faizi de müddeabbih haline getirerek talepte bulunduğuna göre, mahkemece, davacının talebi bu kapsamda değerlendirilerek, davanın kabulüne, asıl alacak yönünden dava tarihinden itibaren temerrüt faizine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir…”) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, alacak istemine ilişkindir.
Davacı C.Y. vekili, 11.01.2005 günlü dava dilekçesinde, davalı Kooperatifin üyesi olan davacının 17.08.1999 depreminden sonra oluşan yeni durum karşısında, belirlenen yeni kararlara uyamayacağı için üyelikten ayrıldığını, kendisine o zamana kadar yatırmış olduğu aidatların en kısa sürede ödeneceği bildirilmesine rağmen davalı tarafından bu sözün yerine getirilmediğini, 14.09.2004 günlü ihtarnameyle verilen sürede de ödeme yapılmadığını ileri sürerek, davalı Kooperatif kayıtlarına göre davacının alacaklı olduğu miktarın tespitini, ilerde ıslah yolu ile artırılmak üzere şimdilik 1.000 YTL.nin 18.06.2000’den itibaren aylık %12 oranındaki faiziyle birilikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Evler Konut Yapı Kooperatifi vekili, davacının da diğer üyeler gibi depremden kaynaklanan mali külfete katlanması gerekirken, kolay yolu seçerek ödediği parayı geri almak için istifa ettiğini, istifasının iyi niyet kurallarıyla bağdaşmadığını, davalıdan herhangi bir alacak talebinde bulunamayacağını, istediği miktarın da fahiş olduğunu cevaben bildirmiş ve davanın reddini istemiştir.
Yerel Mahkemece bilirkişi raporundaki hesaplama ve davacının ıslah dilekçesi nazara alınmak suretiyle verilen; davanın kısmen kabulüne, 1.261.834.461 TL. asıl alacağın 01.01.2002 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine dair karar, Özel Dairece yukarıdaki gerekçeyle bozulmuştur.
Davacının davalı Kooperatif üyesi iken, 30.04.2000 tarihinde kendi isteğiyle üyelikten ayrıldığı, ihtarname tebliğine rağmen, bu ayrılmadan kaynaklanan alacağının kendisine ödenmediği çekişmesizdir.
Davacı vekili, dava dilekçesinde, davalı Kooperatif kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle davacının alacaklı olduğu miktarın tesbitini, tespit edilecek miktardan, ilerde ıslah yolu ile düzeltilmek üzere şimdilik 1000 YTL. nin 18.06.2000’den itibaren aylık %12 oranındaki faiziyle birilikte tahsiline karar verilmesini istemiş; yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda, 11.01.2005 dava tarihi itibariyle davacının davalıdan 1.261,83 YTL asıl alacak, 1.936,99 YTL. işlemiş yasal faiz olmak üzere toplam 3.198,82 YTL. alacağı bulunduğu belirtilmiş; davacı vekili 25.8.2005 günlü dilekçesiyle bu hesaplamayı esas alarak, davadaki talep miktarını 2.198,82 YTL. artırmak suretiyle 3.198,82 YTL. olarak ıslah etmiş; ıslah yoluyla artırdığı, asıl alacak ve işlemiş faiz toplamından oluşan tutarın harcını da yatırmıştır.
Dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakkını saklı tutarak, şimdilik asıl alacağın 1.000 YTL. lik bölümünün, davadan önce oluştuğunu ileri sürdüğü temerrüt tarihinden itibaren faiziyle birlikte tahsilini istemiş olan davacı vekili; anılan ıslah dilekçesini vermek ve artırdığı tutarın harcını yatırmak suretiyle; eldeki davanın açıldığı tarih itibariyle davacının davalıdan talep etme hakkına sahip olduğu asıl alacak tutarı ile asıl alacağın dava tarihine kadar işlemiş olan faizinin toplamından oluşan miktarı, eldeki davanın müddeabbihi haline getirmiştir.
Bir miktar paranın tahsili istemiyle açılan alacak davalarında (davadan önce temerrüdün gerçekleşmiş olması durumunda), asıl alacağın dava tarihine kadar işlemiş olan faizinin de, miktarı belirtilmek ve harcı ödenmek suretiyle asıl alacağa eklenip, müddeabbihe dahil edilmesi mümkündür. Somut olaydaki gibi, asıl alacak tutarının sonradan yargılama sırasında ıslah yoluyla artırılması, sadece ve ancak, davadan önce temerrüdün gerçekleşmediği durumlarla sınırlı olarak, ıslah yoluyla artırılan tutara yürütülecek faizin başlangıç tarihini etkiler; borçlunun açılan davayla birlikte temerrüde düştüğü, davadan önce temerrüdün gerçekleşmediği hallerde, ıslahla artırılan tutara, ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekir. Yerel Mahkeme, davadan önceki 1.1.2002 tarihini faiz başlangıcına esas almak suretiyle, temerrüdün davadan önce gerçekleştiğini kabul etmiştir. Bu durumda, davacı, gerek dava dilekçesinde talep edilen alacak kısmına ve gerekse sonradan ıslah yoluyla artırılan tutara, davadan önceki 1.1.2002 temerrüt tarihinden itibaren faiz isteyebileceğinden, yukarıda değinilen kuralın somut olayda uygulama yeri ve sonuca bir etkisi yoktur. Dolayısıyla, yargılama sırasında yapılan ıslah işlemiyle müddeabbih haline getirilen asıl alacak ve işlemiş faiz toplamının hüküm altına alınması zorunludur.
Yerel Mahkemece, gerekçesi ve sonucu itibariyle aynı yönde bulunan Özel Daire bozma ilamına uyulması gerekirken; müddeabbihe dahil edilen işlemiş faiz tutarını hüküm altına almayan önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 19.9.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.