Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2007/602 E. 2007/591 K. 19.09.2007 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2007/602
KARAR NO : 2007/591
KARAR TARİHİ : 19.09.2007

MAHKEMESİ : Kadıköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 01/02/2007
NUMARASI : 2006/850-39

Taraflar arasındaki maddi ve manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kadıköy Asliye 3. Ticaret Mahkemesince davanın reddine ve görevsizliğe dair verilen 30.4.2004 gün ve 2001/880-2004/396 sayılı kararın incelenmesi davacı vekilli tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 17.1.2006 gün ve 2004/13711-2006/217 sayılı ilamı ile, (“…Davacı vekili, müvekkili şirketin sigorta aracılık hizmetleri konusunda iştigal ettiğini, davalı S. Ç.’nin müvekkili şirkette çalıştığı süre içerisinde rekabet yasağına aykırı hareket ederek, bazı müşterilerin poliçelerini kurduğu ve diğer davalı U.ile birlikte ortak olarak işlettiği başka bir acenteye kaydırdığını, 12.01.2001 tarihinde istifa ederek işten ayrılan davalı S.’in Koç Allianz Sigorta A.Ş. ‘nin makbuzlarından bir koçanın işten ayrıldıktan sonra iade etmediğini, bu makbuzları kullanarak müşterilerden tahsilat yaptığını, bu işlemler nedeniyle davacının maddi ve manevi olarak zarara uğradığını ileri sürerek, şimdilik, 10.000.000.000.- TL maddi ve 10.000.000.000.- TL manevi tazminatın tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, müvekkili U.İ.S.’ye husumet yöneltilemeyeceğini, müvekkillerinin uzun bir süredir sigorta acenteliği faaliyetini birlikte yürüttüğünü, davacı şirketin bünyesinde bulunduğu ….Holding’in müvekkilinin eski müşterilerinden olduğunu, davacı şirketin 1996 yılında davalı S.’nin tecrübesinden faydalanmak üzere kendisine danışmanlık teklifinde bulunduğunun, teklifi kabul eden davalı S.nin ayda 15 gün bordrolu olarak davacı şirkette çalışmaya başladığını, davalı S.nin davacı şirketten ayrılmasından sonra 10.04.2001 tarihinde müvekkillerine ait eşyaları tutanak ile davacıdan teslim aldığını, iddiaların doğru olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davacı ile davalı S. arasındaki hizmet akdine göre adı geçen davalı için makbuzların kullanılması sonucunda tanzim olunan sigorta poliçelerinden kaynaklanan ve tahsil edilen primin iadesinin yapılmaması esas; nedeniyle diğer U. İ.’in de davalı S. ile birlikte acente kurarak tahsilatların ayrı bir hesapta tutulması neticesinde her iki davalıdan tahsilinin istenildiği, bu kısma ilişkin uyuşmazlığın davalı S.nin davacı yanında işçi olarak çalışması sebebiyle, davanın İş Mahkemesinde görülmesi gerektiğinden bu talep yönünden mahkemenin görevsizliğine, davalıların rekabet yasağına aykırı davranmak suretiyle davacı zararına neden oldukları ve davacının müşteri portföyüne dahil kişi ve kuruluşları başka sigorta şirketlerine aktarmaları sonucu zarara neden oldukları iddiasının ise kanıtlanamadığı gerekçesiyle bu konudaki maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Davacı vekili, davalı E S.Ç’nin müvekkili şirkette çalıştığı dönemlerde ve işten ayrıldıktan sonraki tarihlerde, müvekkiline ödenmesi gereken sigorta primlerini diğer davalı U. İ. S.ile birlikte tahsil edip, bunları müvekkili şirkete intikal ettirmediklerini iddia etmiştir. Tarafların ve mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, davacı ile davalı E.S. Ç. arasında bir hizmet ilişkisi olduğu halde, davacı ile davalı U. İ.S.arasında hizmet ilişkisi bulunmamaktadır. Davalı U. İ. S. aleyhindeki davacı iddiaları ve davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaması karşısında, davalı U. İ.S. hakkında açılan davada işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken, İş Mahkemesinin görevli olduğu düşüncesiyle görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir…”)gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı ..Sigorta Aracılık Hizmetleri A.Ş.vekili, davacı şirketin sigorta aracılık hizmetleri konusunda faaliyette bulunduğunu, davalılardan S.Ç.’nin davacı şirkette çalışmakta iken 12.1.2001 tarihinde istifa edip işten ayrıldığını, davacı şirkette çalıştığı süre içersinde rekabet yasağına aykırı hareket ederek, bazı müşterilerin poliçelerini, kurduğu ve diğer davalı ile birlikte ortak olarak işlettiği başka bir acenteye kaydırdığını, bir kısım sigorta primlerinin de kendi hesaplarına yatırılmasını sağladığını, ayrıca, müşterilerin ve davacının izni ve bilgisi olmadan bazı müşterilerin sigorta poliçelerini iptal ederek, başka sigorta şirketlerine geçirttiklerini; davacı şirkette çalıştığı sırada davalı S. Ç.ye teslim edilmiş olan bazı makbuz koçanlarının işten ayrıldıktan sonra iade edilmediğini, bunlar kullanılarak müşterilerden tahsilatlar yapıldığını, bu işlemler nedeniyle davacının hem maddi olarak, hem de ticari itibarının zedelenmesi nedeniyle manevi olarak zarara uğradığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hak saklı kalmak kaydıyla, davacının uğradığı zararın tazmini için şimdilik 10 milyar TL. maddi ve 10 milyar TL. manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar E.S. Ç. ve U. İ.S. vekili, dava dilekçesinde açıklanan hususlar ve iddia olunan zarar ile davalı U. İ. S. arasında herhangi bir irtibat bulunmaması nedeniyle bu davalıya husumet düşmeyeceğini; davalıların uzun bir süreden beri sigorta acenteliği faaliyetini birlikte yürüttüklerini, davacı şirketin 1996 yılında E. S. Ç.ye danışmanlık teklifinde bulunduğunu, böylece ayda 15 gün bordrolu olarak davacı şirkette çalışmaya başladığını, bu arada, davacının bilgisi dahilinde diğer davalının sigorta acenteliğinde de ayda 15 gün sigortalı olarak çalıştığını, dava dilekçesindeki iddiaların tümünün gerçek dışı olduğunu cevaben bildirmiş ve davanın reddine karar verilmesini cevaben bildirmiştir.
Yerel Mahkemece verilen; davacı ile davalı E. S.Ç.arasında hizmet akdi bulunduğu; bu davalı tarafından makbuz karşılığı tahsil edilen primlerin davacıya ödenmediği, diğer davalı U. İ. S.’nin da davalı E. S.Ç.ile birlikte acente kurduğu, tahsilatların ayrı bir hesapta tutulduğu iddiasına dayalı alacak istemine ilişkin uyuşmazlığın, davalı E. S. Ç.nin davacı yanında işçi olarak çalışması sebebiyle 1475 Sayılı İş Kanunu’nun 1. ve 4857 Sayılı Kanun’un 1. maddeleri kapsamında olduğu, davanın İş Mahkemesinde görülmesi gerektiği; her iki davalının birlikte hareket ettikleri ileri sürüldüğünden, davalı U. İ.S. hakkındaki dava yönünden de (diğer davalıya tabi olarak) İş Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesine dayalı, dava dilekçesinin görev yönünden reddine; davadaki diğer alacak ve tazminat taleplerinin ise ispatlanamamış olmaları nedeniyle reddine dair karar, Özel Dairece yukarıdaki gerekçeyle bozulmuştur.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli ilam harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 19.9.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.