Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2007/451 E. 2007/447 K. 04.07.2007 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2007/451
KARAR NO : 2007/447
KARAR TARİHİ : 04.07.2007

MAHKEMESİ : Malatya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 08/03/2007
NUMARASI : 2006/328-61
Taraflar arasındaki “menfi tespit ” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Malatya 2. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 2.11.2004 gün ve 2001/459 E. 855 K. sayılı kararın incelenmesi bir kısım davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19..Hukuk Dairesinin 27.2.2006 gün ve 2005/11274-2006/1870 sayılı ilamı ile; (… Davacı vekili, müvekkilinin çocuğunun 2001-2002 yılı dönemi için Özel Arslantepe okulundaki kaydını yenilediğini kayıt sırasında her biri 200.000.000 TL.den on adet bonoyu imzalayıp okul idaresine verdiğini, ancak bu dönemde okulun kapandığını ve bonoların tahsile verildiğini öğrendiğini, davalılardan B.K.’nın okulun sahibi ve ruhsatın üzerine kayıtlı olan kişi olduğunu, A.Z.’nin okul müdürü olduğunu ve bonoların iade edilmediğini ileri sürerek, bonolar nedeniyle borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalı B.K. vekili, müvekkilinin okulu A.Z.’ye kiraladığını, işletmenin sorumlusunun müvekkili olmadığını, bonoların hamili olmadığını, okulun tüzel kişiliği bulunmadığı gibi, davacının bu senetleri A. Z.ye okul taksidi için verdiği yolundaki iddiasını yazılı delille kanıtlaması gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı A.Z.vekili savunmasında, müvekkilinin davada sıfatının olmadığını, olayda sebepsiz zenginleşme şartlarının bulunmadığını, senetlerin kırdırılmak için değil, tahsil için bankaya verildiğini, bu nedenle müvekkilinin kazancı olmadığını belirtmiştir.
Davalı banka vekili, bonoların bankaya tahsile değil, lehdarın müvekkili bankaya olan borcuna karşılık ciro edildiğini, bankanın iyiniyetli üçüncü kişi olduğunu, keşidecinin lehdara karşı ileri sürebileceği şahsi def’ileri, müvekkili bankaya karşı ileri süremeyeceğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davalı Özel Aslantepe İlköğretim Okulunun tüzel kişiliği olmadığından davalı yönünden davanın husumet nedeniyle reddine, davalı İş Bankası yönünden de davanın husumet sebebiyle reddine, davalılardan A.Z. ve B. K. hakkında açılan davanın kabulü ile 2001-2002 Eğitim Öğretim yılı için verilmiş 18.10.2001-18.11.2001- 18.12.2001-18.1.2002-18.2.2002- 18.3.2002-18.4.2002-18.5.2002-18.6.2002 ve 18.7.2002 vade tarihli 200.000.000 er TL.meblağlı senetler nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespiti ile bu senetler nedeniyle ödenen 1.000.000.000 TL.nın bu davalılardan müştereken ve müteselsilen istirdadı ile davacıya verilmesine, şartları oluşmadığından icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davalı İş Bankası ve B. K. vekillerince temyiz edilmiştir.
1-B.K.’nın temyizi yönünden,
Davalının dava konusu bonolarda hiçbir sıfatı bulunmadığı gibi, Özel Aslantepe İlköğretim Okulunun işleticisi de olmadığı gözetilerek hakkında açılan davanın husumet yönünden reddi gerekirken, ödenen bono bedelinden sorumlu tutulması doğru görülmemiştir.
2-Davalı İş Bankasının temyizine gelince,
Davalı İş Bankasının dava konusu bonolara ciro yolu ile hamil olduğu anlaşılmaktadır. Lehdarın cirosu, “Türkiye İş Bankası A.Ş.ne ödeyiniz” kaydı ile yapılmıştır. TTK.nun 600 ve 601.maddeleri hükümlerine göre cironun tahsil veya rehin için yapıldığı konusunda açıklık yoksa temlik için yapıldığının kabulü gerekir.
Somut olayda, cironun tahsil için yapıldığına ilişkin kayıt ihtiva etmediği ve bu nedenle temlik cirosu olduğu kabul edilerek işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davalı banka hakkındaki davanın husumet yönünden reddi doğru görülmemiştir…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davalı B. K. vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulun’ca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Davacı vekili, çocuğunun 2001-2002 yılı öğretim dönemi, Özel Aslantepe İlköğretim Okulundaki kaydını yenilediği sırada okul idaresine on adet bono imzalayıp verdiğini, okulun kapatılmasına rağmen bonoların ciro edildiği banka tarafından tahsile verildiğini ileri sürerek bonolar nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, ödemiş olduğu bir kısım bono bedellerinin ise istirdat yoluyla davalıdan alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı B.K. okul binası olarak taşınmazını diğer davalı A.Z.’ye kiraladığını , sorumluluğunun bulunmadığını davanın reddini; Davalı A. Z., davanın esası hakkındaki beyanlarını içeren dilekçesinde senetleri tahsil için bankaya verdiğini, davanın reddini; diğer davalı banka vekili ise davacının lehdara karşı ileri sürebileceği şahsi defileri bankaya karşı ileri süremeyeceğini cevaben bildirmiştir.
Yerel Mahkemece, davada hasım gösterilen Özel Aslantepe İlköğretim Okulunun tüzel kişiliği bulunmadığından hakkındaki davanın reddine; davalı banka bakımından davanın husumetten reddine; davalılar A.Z.ve B. K. hakkındaki davanın kabulüne ilişkin olarak kurulan hüküm davalı B.K. ve banka vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece, yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuştur.
Bozmadan sonra 20.02.2007 günlü oturumda, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin eğitim hizmeti almaya yönelik olduğu, 4077 sayılı Kanunun 23. maddesi gereğince davanın tüketici mahkemesinde görülmesi gerektiği; Malatya’da ayrıca görevlendirilmiş tüketici mahkemesi bulunmadığından davaya tüketici mahkemesi sıfatıyla bakılması gerektiğine karar verilmiş ve tüketici mahkemesi sıfatıyla direnme hükmü kurulmuştur. Bu durumda ilk karar asliye hukuk mahkemesince verildiği halde, direnme hükmü tüketici mahkemesi sıfatıyla verildiğinden, ortada varlığından söz edilebilecek bir direnme mevcut olmayıp, yeni bir hüküm kurulduğunun kabulü gerekir.
O halde dosya, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için Özel Daireye gönderilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklandığı üzere, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 19. HUKUK DAİRESİNE gönderilmesine, 4.7.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.