Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2007/440 E. 2007/434 K. 20.06.2007 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2007/440
KARAR NO : 2007/434
KARAR TARİHİ : 20.06.2007

MAHKEMESİ : İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 09/11/2006
NUMARASI : 2006/582-506
Taraflar arasındaki “Tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesince davanın reddine dair verilen 17.02.2005 gün ve 2004/84-2005/61 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 03.07.2006 gün ve 2005/7710-2006/7811 sayılı ilamı ile; (…Davacı vekili, müvekkili tarafından nakliyat sigorta poliçesi düzenlenen ham kağıt cinsi emtianın Finlandiya-Türkiye arasındaki taşımasının konteyner içinde ve deniz yolu ile davalı tarafından gerçekleştirildiğini, tahliye esnasında konteynerin tabanında yağ olduğu ve bir kısım emtiaya sirayet ettiğinin belirlenerek hasar miktarının sigortalıya ödendiğini ileri sürerek, 11.156.000.000.TL.nın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin taşıyanın acentesi olmadığını, taşımanın ful konteyner taşıma olup, yükleyici yükledi, istifledi, saydı klozu bulunduğunu, yükün yükletenin beyanı ile teslim alınmış olduğunu, davacının hasar tespiti ve hasar ihbarı bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosyadaki belgelere göre, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, davacı tarafından T.T.K.nun 1066. maddeye uygun olarak hasar ihbarının yapıldığının kanıtlanamadığı, ihbar yerine geçecek usulüne uygun bir tespitte olmadığı, 1066/3. maddedeki karinenin aksinin de ispatlanamadığı, bu durumda taşıyanın meydana gelen zarardan sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-28.04.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5136 sayılı Kanun ile 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4 ncü maddesine eklenen fıkra uyarınca “iş durumunun gerekli kıldığı yerlerde Hakimler ve Savcılar Yüksek kurulunun olumlu görüşü ile Adalet Bakanlığı’nca, bu Kanunun Dördüncü Kitabında yer alan deniz ticaretine ilişkin ihtilaflara bakmak ve asliye derecesinde olmak üzere Denizcilik İhtisas Mahkemeleri kurulur. Bu mahkemelerin yargı çevresi Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından belirlenir.” değinilen Yasa ile ihdas edilen bu düzenleme doğrultusunda Hakimler Ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun 24.3.2005 tarihli ve 188 sayılı kararı ile müstakil denizcilik ihtisas mahkemesi kurulmayan yerlerde birden fazla ticaret mahkemesi var ise 1 numaralı ticaret mahkemesinde bakılması kararlaştırılmıştır.
Somut uyuşmazlık 6762 sayılı TTK.nun “Deniz Ticareti” başlıklı 4 ncü kitabında düzenlenen hükümler gözetilerek çözümleneceğinden davanın görülüp sonuçlandırılması Denizcilik İhtisas Mahkemesi sıfatıyla İzmir 1.Ticaret Mahkemesi’nin görevine girmektedir. Görev hususu yargılamanın her aşamasında kendiliğinden gözönünde tutulacağından, mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekmektedir.
2-Bozma neden ve şekline göre, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davacı vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
5136 sayılı Kanun ile 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesine; “İş durumunun gerekli kıldığı yerlerde Hâkimler ve Savcılar Kurulunun olumlu görüşü ile Adalet Bakanlığınca, bu Kanunun Dördüncü Kitabında yer alan deniz ticaretine ilişkin ihtilaflara bakmak ve asliye derecesinde olmak üzere Denizcilik İhtisas Mahkemeleri kurulur. Bu mahkemelerin yargı çevresi Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından belirlenir.” hükmü son fıkra olarak eklenmiş, bu yasa değişikliği 28.04.2004 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun 20.07.2004 gün ve 370 sayılı Kararı ile İstanbul’da Denizcilik İhtisas Mahkemesi kurularak faaliyete geçirilmiş, Yüksek Kurul’un 24.03.2005 gün ve 188 sayılı kararında ise, Denizcilik İhtisas Mahkemesi kurulmayan, birden fazla ticaret mahkemesi bulunan yerlerde, anılan davalara 1 numaralı ticaret mahkemesince bakılması kabul edilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 142. maddesine göre; mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir. Anayasanın “kanuni hakim güvencesi” başlığını taşıyan 37. maddesi, “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz” hükmünü öngörmektedir. Uygulamada ve bilimsel çevrelerde kanuni hakim güvencesi; uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkemenin, o uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olması şeklinde tanımlanmıştır. 1982 Anayasasını kabul eden Danışma Meclisinin Anayasa Komisyonunun gerekçesinde, “bu suretle davanın olaydan sonra çıkarılacak bir kanunla yaratılan bir mahkeme önüne getirilmesi yasaklanmakta yani kişiye yahut olaya göre kişiyi yahut olayı göz önünde tutarak mahkeme kurma imkanı ortadan kaldırılmaktadır. Bu ise tarafsız yargı merciinin ilk gereğidir” denilmektedir. Dikkat edilecek olursa Anayasadaki bu düzenleme hukuk ya da ceza davaları yönünden herhangi bir ayrım gözetmemiş, uyuşmazlığın doğduğu tarihte, bu uyuşmazlığı çözecek olan mahkemenin belli olması durumunda, yargılama yapacak veya yargılamaya devam edecek mahkemeyi gösteren yasal bir düzenleme yapılmadığı takdirde, davanın mutlaka bu mahkeme tarafından çözüme kavuşturulması gereği Anayasa buyruğudur.
6762 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 1. maddesi; bu Kanunu, Türk Medeni Kanununun ayrılmaz bir cüzü (parçası) olarak kabul etmiştir. 4722 Sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 1.maddesinde ise, “Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önceki olayların hukuki sonuçlarına, bu olaylar hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse kural olarak o kanun hükümleri uygulanır” denilmekte, aynı yasanın 3. maddesiyle de yasa ile öngörülen farklı düzenlemeler ayrık tutulmaktadır.
O halde yeni bir mahkeme kurulurken o mahkemenin kuruluş yasasında zaman bakımından faaliyete geçme gününden önceki uyuşmazlıklara bakacak mahkemelerle ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı takdirde her uyuşmazlık, meydana geldiği tarihte bu işe bakacak olan mahkemece çözümlenecektir. Başka bir anlatımla her dava açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılacaktır.
Dava konusu edilen hukuki uyuşmazlığın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan yasalara göre kurulmuş bulunan mahkemelerin uyuşmazlığı çözmesi ana kural olmakla birlikte bazen yasal düzenlemelerle böyle bir uyuşmazlığın çözümü yeni kurulan mahkemelere de verilebilmektedir. Bu noktada 4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun geçici 1. maddesi; “Aile Mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemeler faaliyete geçtiğinde, yargı çevresinde ve görev alanına giren sonuçlanmamış dava ve işler, yetkili ve görevli aile mahkemelerine devredilir.” hükmünü içermektedir. Anılan yasal düzenlemeye istinaden diğer mahkemeler, Aile Mahkemelerinin görev alanına giren dava ve işleri bu mahkemelere devretmiştir. Hâlbuki Denizcilik İhtisas Mahkemelerinin kurulmasını öngören 5136 sayılı Yasada, görülmekte olan davaların Denizcilik İhtisas Mahkemesine devri ya da görevsizlikle gönderilmesi yönünde bir düzenleme mevcut değildir.
Somut olayda dava, 06.02.2004 tarihinde İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinde açılmış; hükmün verildiği 17.02.2005 tarihinden sonra, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun 24.03.2005 gün ve 188 sayılı kararı ile Müstakil Denizcilik İhtisas Mahkemesi kurulmayan, birden fazla ticaret mahkemesi bulunan yerlerde 1 numaralı ticaret mahkemesi görevlendirilmiştir.
Belirtilen bu maddi ve yasal olgular çerçevesinde, Denizcilik İhtisas Mahkemesi kurulmayan yerlerde anılan davalara bakmakla görevlendirilen 1 numaralı ticaret mahkemesinin, görevlendirilme tarihinden önce açılmış bulunan davalara bakması ve aynı yerde bulunan diğer Asliye Ticaret Mahkemelerinde açılmış davaların, istek üzerine veya doğrudan doğruya, görevsizlik ya da gönderme kararıyla 1 numaralı ticaret mahkemesine gönderilmesi yasal olarak olanaklı değildir. Taraflar arasındaki uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkeme, Yüksek Kurulun anılan kararından önce belirtilen yöndeki uyuşmazlıklara dayalı davaları görme konusunda kanunen görevli bulunan İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi olup, dava tarihinden sonra Yüksek Hakimler ve Savcılar Kurulu tarafından görevlendirilen İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin davaya bakması olanaklı bulunmamaktadır.
Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 19.4.2006 gün ve E:2006/11-58 K:2006/228; 22.11.2006 gün ve E:2006/11-720 K:2006/745; 4.4.2007 gün ve E:2007/11-189 K:2007/193 sayılı kararlarında da aynı ilke benimsenmiş ve uygulama bu yönde yerleşmiştir.
Hal böyle olunca; temyize konu davanın İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiğine ilişkin Yerel Mahkemece verilen direnme kararı yerindedir.
Ne var ki, esasa ilişkin temyiz itirazları Özel Dairece incelenmediğinden, bu konuda inceleme yapılmak üzere dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle direnme uygun bulunduğundan, davacı vekilinin esasa ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 11.HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 20.06.2007 gününde oybirliği ile karar verildi.