Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2007/438 E. 2007/432 K. 20.06.2007 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2007/438
KARAR NO : 2007/432
KARAR TARİHİ : 20.06.2007

MAHKEMESİ : İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 06/03/2007
NUMARASI : 2007/48-70
Taraflar arasındaki “hisse devrinin tespiti-alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 29.6.2004 gün ve 1406-731 sayılı kararın incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 17.11.2006 gün ve 11453-11877 sayılı ilamı ile, (….Davacı vekili, davacının davalı A. Şirketindeki % 20 nispetindeki hisselerinin tamamını, diğer davalı H.A.ile yaptığı 31/5/2001 tarihli hisse devir sözleşmesi ile 200.000 USD.na satarak devir ve temlik ettiğini, sözleşmenin 4.maddesi a bendinde, kapanış tarihi olarak belirlenen 16/7/2001 tarihinde devredilen hisselerin devir ve temlik olunacağı belirtilmesine ve çekilen ihtarnameye rağmen hisse devrini davalıların şirket pay defterine kaydetmediğini, davalı H. A.’ın diğer davalı A. Şirketin hissedarı ve yönetim kurulu başkanı olduğundan, devredilen hisseleri satın alması konusunda yasal ve sözleşmeye dayanan bir engeli bulunmadığını belirterek, davalı şirketdeki % 20 payın diğer davalıya devir ve temlik edildiğinin tespitine, durumun pay defterine kayıt ve ticaret siciline tesciline, davalı H. ödemesi gereken devir bedeli 200.000 USD’nin faiziyle birlikte bu davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, şirket ana sözleşmesinin 7.maddesi gereğince, hisse devri için diğer ortakların muvafakatı gerektiği, bu muvafakatın alınmadığı ve temini konusunda talep de olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin temyizi üzerine Dairemizce hüküm davacı yararına bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiş, davalılar vekilinin temyizi üzerine, Dairemizce hüküm onanmıştır.
Davalılar vekili bu kez, karar düzeltme istemiştir.
1-Mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre ve bozma ilamı gereğince davalı tarafından dosyaya sunulan muvafakatnameler ve ek belgelerin adi yazılı belge olmaları ve hisse devri muvafakatına dair 20/5/1999 tarihli belgedeki imzanın davacı şirketin yetkili temsilcisine ait olduğunu davalıların usulüne uygun kanıtlayamamış olmalarına göre davalılar vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair karar düzeltme itirazlarının reddi gerekmiştir.
Dava, anonim şirket ortağının hisselerini devir sözleşmesinden doğan, devrin tespiti ve pay defterine kayıt ve tescili ile hisse devir bedelinin tahsili davasıdır. Mahkemece, davaya konu 31/5/2001 tarihli hisse alım anlaşmasının, Ana Sözleşme’nin 7.maddesindeki, diğer hissedarların muvafakatına bağlı olmaksızın geçerli olduğundan bahisle davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalılar vekili, bu hisse alım anlaşmasının 8 Mayıs 2001 tarihli “Malvarlığı transferi anlaşması” ve 30 Mayıs 2001 tarihli “Anlaşma” ile birlikte, eş zamanlı yürürlüğe gireceğini, davaya konu anlaşmanın diğer iki anlaşmadan bağımsız müstakil bir anlaşma olmadığını, üç anlaşmanın taraflar arasındaki sorunların çözümünü sağlayacak sözleşmenin birer parçaları olduğunu savunmuş, mahkemece bu savunma üzerinde durmadan, değerlendirme yapmadan sadece Ana sözleşmenin 7.maddesindeki takyidat ve diğer hissedarların muvafakatına ilişkin hukuki mesele üzerinde durarak davanın kabulüne dair hüküm kurmuştur. Davalıların bu savunmaları üzerinde durulup, davaya konu sözleşmenin, tanımlar başlığını taşıyan madde 1’de yer alan “Malvarlığı Satış Anlaşması”nın tanımı ve bu sözleşmede bu tanımın yer alış nedeni irdelenmeli, 30 Mayıs 2001 tarihli “Anlaşma” sayfalarında ve son sayfada 30/5/2001 tarihini içeren elle yazılmış şerhde imzası bulunan ve davalılarca o tarihte davacı yöneticileri olduğu söylenen ve tanık listesinde isimleri yer alan N.A. ile S.K.’nun tanık sıfatıyla dinlenerek, anlaşma sorundaki şerhle ilgili ve üç sözleşmenin birbiriyle bağlantısıyla ilgili savunma konularında bilgileri sorulup beyanları alınmalı, anlaşmalardaki kapanış tarihleri tüm delillerle birlikte irdelenmeli, tüm bu delillere göre davalıların savunmaları değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Usulüne uygun olarak dosyaya sunulan belgelerde yer alan ibarelerin şerhlerin açıklanması hususunda, belgelerde imzası bulunanların mahkemece dinlenmesi mümkün olup, tüzel kişilerin dava sırasındaki temsilcileri tanık olarak dinlenemezler, davadan daha önceki temsilcilerin tanık olarak dinlenmesine yasal engel yoktur. Bu nedenle mahkemenin tanık dinletme talebinin reddine dair ara kararı yerinde olmamıştır. Her ne kadar Dairemizin 14/2/2006 tarih 2004/14974 E, 2006/1395 K. sayılı onama ilamında, diğer anlaşmalarda dava konusu hisse devir anlaşmasının geçerliliğinin diğer anlaşmaların yürürlüğüne bağlı olduğuna dair bir hüküm bulunmadığı belirtilmiş ise de, bu husus yukarıda eksikliği belirlenen tahkikatın yapılmasından sonra yerel mahkemece karar verilecek bir husus olması nedeniyle, davalılar vekilinin bu yöne ilişkin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile, onama ilamının kaldırılarak hükmün bu yönden bozulmasına karar vermek gerekmiştir….) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre,Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken,önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ:Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile,direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA,istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 20.6.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.