Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2006/552 E. 2006/589 K. 27.09.2006 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2006/552
KARAR NO : 2006/589
KARAR TARİHİ : 27.09.2006

MAHKEMESİ : Ankara Asliye 4. Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 08/03/2006
NUMARASI : 2006/22-74
Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 4.Asliye Ticaret Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 24.11.2004 gün ve 2004/422 E. 750 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 24.10.2005 gün ve 2005/903 E. 10610 K. sayılı ilamı ile; (…Davacı vekili, müvekkilinin miras bırakanı S..Ç..’un davalı bankada bulunan vadesiz hesabından hissesine düşen paranın ödenmesi için davalı bankaya müracaat ettiğini, miras hisselerinin ödenmemesi üzerine, icra takibi başlattıklarını ileri sürerek, davalının itirazının iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı banka vekili, istenen paranın iştirak halinde mülkiyet esasına tabi bir miras hissesi olduğunu, tüm mirasçıların bankaya birlikte başvurmaları yada iştirak halindeki mülkiyetin müşterek mülkiyete çevrilmesi gerektiğini belirterek, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davanın konusunun misli eşyadan sayılan para olup veraset ilamına göre payın bölünebilir olması nedeniyle davanın kısmen kabulüne, davalının icra dosyasına yaptığı itirazın 4.279.631.834 TL. lik kısmının iptali ile bu kısma takip tarihi olan 16.6.2004 tarihinden itibaren %15 oranını geçmemek üzere değişen oranlarda yasal faiz uygulanmak suretiyle takibin 4.279.631.834 TL.üzerinden devamına, kabul edilen miktar üzerinden İİK.nun 67.maddesi uyarınca hesaplanan 1.711.854.734 TL.icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı banka vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, muris S..Ç..’un ölümü üzerine mirasçılarından sadece davacı ve iki çocuğu tarafından veraset ilamı ibraz edilerek, miras bırakana ait bankadaki paranın kendi paylarına ilişkin kısmının ödenmesi istemine ilişkindir.
Miras bırakanın davacılar dışında başka mirasçılarının da bulunduğu dosyaya sunulan veraset ilamından anlaşılmaktadır. TMK.640.maddesinde; “miras bırakanın ölümü ile birlikte paylaşmaya kadar mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklığın meydana geleceği, mirasçıların terekeye elbirliği ile sahip olacakları, sözleşme veya kanundan doğan temsil yada yönetim yetkisi saklı kalmak üzere terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf edecekleri” öngörülmüştür. TMK. 701/2.maddesinde ise “elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp, her birinin hakkının ortaklığa ait malların tamamına yaygın olacağı” hükme bağlanmıştır.
Bu durumda, miras bırakanın davalı banka nezdindeki mevduat hesabının paylaştırılması konusunda tüm mirasçıların birlikte dava açması veya miras ortaklığına temsilci atanması yahut TMK.nun 644.maddesi uyarınca iştirak halindeki mülkiyetin müşterek mülkiyete dönüştürülmesi gerekmektedir.
Açıklanan koşullardan hiçbiri somut olayda gerçekleşmediğinden, miras bırakanın bir kısım mirasçılarını teşkil eden davacı tarafın terekeye dahil mevduat hesabından kendi mirasçılık paylarını talep yönünden aktif dava ehliyetlerinin bulunmadığı düşünülmeden yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır …) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Davacı vekili, davacının murisi S..Ç..’dan kalan davalı bankada bulunan 10.699.079.586 TL. paradan veraset belgesine göre kendisine ve velayeti altındaki çocuklarına düşen payların ödenmesi için başvurduğunu; ödenmemesi üzerine icra takibine geçtiğini, davalı bankanın itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı banka vekili iştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi miras hissesinin ödenemeyeceğini, davanın reddini cevaben bildirmiş; mahkemece, davanın kabulüne ilişkin olarak kurulan hüküm Özel Dairece, yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuştur.
Yerel mahkeme ile Özel daire arasındaki uyuşmazlık, iştirak halinde mülkiyet (elbirliği ortaklığı) hükümlerine tabi olan davalı bankadaki paranın, tüm mirasçıların başvurusu olmadan, bir kısım pay sahibi davacılara, paylarına tekabül eden oranda ödenip, ödenemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Muris Süleyman’ın, davalı banka nezdinde parası bulunduğu, geriye davacı dışında, dava dışı kişileri mirasçı olarak bıraktığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
TMK. 599.maddesi uyarınca miras, murisin ölümü ile mirasçılarına geçer.MK.640.maddesinde “Birden çok mirasçı bulunması halinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir.
Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil yada yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler” hükmü yer almıştır.
TMK.nun 701/2 maddesinde ise “Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır” denilmektedir.
Bu hükümlere göre miras ortaklığı mirasın tümü üzerinde söz konusu olduğundan, tereke payları ayrılmaksızın ortaklığa dahil olan mirasçılara aittir.Tereke üzerinde ortaklık devam ettiği sürece, mirasçıların somut ve bağımsız payları mevcut değildir.
Bu durumda, tüm mirasçıların birlikte bankaya müracaat ederek ödeme talebinde bulunmaları veya hazır olmayanların usulüne uygun şekilde vekaletname ibraz etmeleri; yada miras ortaklığına temsilci atanması; TMK.nun 644.maddesi uyarınca iştirak halindeki mülkiyetin müşterek mülkiyete dönüştürülmesi gerekir. Aksi halde; ileride çıkacak bir anlaşmazlıkta davalı bankanın sorumluluğu söz konusu olabilir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 26.12.1986 tarih ve 1985/11-820 E., 1986/1177 sayılı kararı da;Yukarıda açıklanan hukuki görüşleri doğrulamaktadır.
Açıklanan nedenlerle,Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 27.9.2006 gününde yapılan 2.görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.