Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2006/534 E. 2006/563 K. 20.09.2006 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2006/534
KARAR NO : 2006/563
KARAR TARİHİ : 20.09.2006

MAHKEMESİ : Eyüp 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 23/03/2006
NUMARASI : 2006/436-99
Taraflar arasındaki “tapu iptali ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Eyüp Asliye 1.Hukuk Mahkemesince davanın görev yönünden reddine dair verilen 30.11.2004 gün ve 2001/447 E. 2004/395 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 1.Hukuk Dairesinin 5.10.2005 gün ve 9771-10414 sayılı ilamı ile, (..Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin olup, hakemde görülmek üzere açılmıştır.
Hakemce, 3533 Sayılı Yasanın 4.maddesinin değiştirilmesine dair 4916 Sayılı Yasanın 24.maddesi hükmü gözetilerek görevsizlik kararı verilmiştir. Anılan karar, davadan el çekme sonucunu doğuran nihai kararlardandır.
Hal böyle olunca, Avukatlık Asgari Ücret tarifesinin 7.maddesi; Harçlar Yasasına bağlı 2. maddesi hükümleri gereğince davalı Hazine yararına harç ve ücreti vekalete hükmedilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı Hazine vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı İstanbul Valiliği İl Özel İdare Müdürlüğü vekili tarafından, hakem sıfatıyla görevli Asliye Hukuk Mahkemesine ibraz edilen dava dilekçesinde; okul binası olarak müvekkili adına kayıtlı bulunan 64 pafta 2267 parsel sayılı taşınmazın imar uygulaması sonucu 1 parsel numarası ile Hazine adına tescil edildiğini; ancak imar uygulamasının yasal dayanağının bulunmadığını ileri sürerek, tescil dayanağı idari kararların ve davalı Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile, davacı adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve Eyüp Belediye Başkanlığı vekilleri, davanın zamanaşımı ve yasal şartlar oluşmaması nedeniyle reddi gerektiğini savunmuşlar; davalı Hazine vekili ise, imar uygulaması işleminin müvekkilinin yetkisi ve muvafakati dışında yapıldığını savunarak davanın reddine karar verilmesini cevaben bildirmiştir.
Mahkemenin, “dava tarihinde yürürlükte bulunan 3533 sayılı Zorunlu Tahkim Yasasının 4. maddesinde, yargılama sırasında yürürlüğe giren 4916 sayılı Yasanın 24. maddesi ile yapılan değişiklik sonucu ‘taşınmazların aynına yönelik’ çekişmelerin hakemin görev alanından çıkarıldığı, bu itibarla davanın genel yargı yerinde görülmesi gerektiği” gerekçesiyle “davanın genel yargı yerinde görülmek üzere görev yönünden reddine, harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemede hüküm altına alınmasına” dair verdiği karar, Özel Daire’ce yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş; Yerel Mahkeme “sonradan yapılan yasa değişikliği sonucu mahkemenin görevsiz hale gelmiş olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesi durumunda, görevsiz mahkemede dava açmakta kusuru bulunmayan davacı aleyhine yargılama giderine hükmedilmesinin hakkaniyete aykırı olduğu” gerekçesiyle önceki kararında direnmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davanın açıldığı andaki mevzuata göre görevli olan mahkemenin, yargılama aşamasında yürürlüğe giren yeni bir kanun hükmü gereğince görevsiz hale gelmesi nedeniyle görevsizlik kararı vermesi durumunda, davalı yararına yargılama giderlerine hükmedilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Kural olarak yargılama giderleri, davada haksız çıkan, eş söyleyişle aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir (HUMK m.417/I c.1). Bir davada her iki taraf da kısmen haklı çıkarsa mahkeme, yargılama giderlerini, haklı çıkma oranına göre taraflar arasında paylaştırır. (HUMK m. 417/ I c.2).
Hemen ifade edilmelidir ki, yargılama giderlerinin davada haksız çıkmış olan tarafa yükletilmesine ilişkin az yukarıda açıklanan ana kuralın bazı istisnaları vardır. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 417 nci maddesinin birinci fıkrasında “kanunen musarrah olan hallerden maadasında” deyimi ile, bu istisnalar kastedilmiştir.
Buna göre; davalı, ilk oturumda davayı kabul ederse ve hal ve durumu ile kendisi aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermemiş ise yargılama giderlerine mahkûm edilemez (m. 94/II). Yine, davada haklı çıkmış olan taraf, bilerek ve isteyerek davayı uzatırsa veya gereksiz masraf yaparsa ya da elinde bulunup da hükme etkisi olan belgeleri zamanında karşı tarafa bildirmezse, davayı kazanmış olmasına rağmen yargılama giderlerinin tamamını veya bir kısmını ödemeye mahkûm edilebilir (m.418).
Bundan ayrı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 20.02.1963 gün ve E:1963/4-71 K:1963/21 sayılı kararında da benimsendiği gibi; davanın açıldığı tarihte görevli bulunan bir mahkemenin sonradan çıkan bir yasa ile görevsiz hale gelmesi üzerine verilecek görevsizlik kararında, yanlış mahkemeye dava açmamış olması yüzünden gidere sebebiyet vermiş bulunmayan davacıya gider yükletilmesi düşünülemez.
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/son maddesinde de; Kanunlar gereği gönderme, yeni mahkemeler kurulması nedeniyle görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi durumunda, yargılama giderlerinden olan avukatlık ücretine hükmedilemeyeceği öngörülmüştür.
Şu açıklamalardan anlaşıldığı üzere, bir kimseye öbür tarafa dava giderinin yükletilmesinin nedeni, o kimsenin diğer tarafın gider yapmasına sebebiyet vermiş olmasıdır.
Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 07.06.2006 gün ve E:2006/1-379, K:2006/360 sayılı kararında da aynı ilke benimsenmiştir.
Somut olayda; davacı İstanbul Valiliği İl Özel İdare Müdürlüğü tarafından, davalılar aleyhine tapu iptal ve tescil istemiyle 15.05.2001 tarihinde hakem sıfatıyla açılan davanın yargılaması sırasında, 3533 sayılı Kanunun 4. maddesini değiştiren 4916 sayılı Kanunun 19.07.2003 tarihinde yürürlüğe girmesi nedeniyle hakem, taşınmazların aynına yönelik uyuşmazlıklarda görevsiz duruma girmiş ve bu nedenle görevsizlik kararı verilmiştir. Bu haliyle davacının, davalı tarafın gider yapmasına sebebiyet verdiğinden söz edilemez.
Hal böyle olunca, sonradan çıkan Kanun ile benimsenen hukuk kuralına göre görevsiz hale gelen hakemin verdiği görevsizlik kararı ile, davalı yararına harç ve yargılama giderine hükmedilmemiş olması usul ve yasaya uygundur. Direnme kararı bu nedenle onanmalıdır.
SONUÇ: Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, 20.09.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.