YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2006/530
KARAR NO : 2006/560
KARAR TARİHİ : 20.09.2006
MAHKEMESİ : Ankara 24. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 23/02/2006
NUMARASI : 2005/182-2006/49
Taraflar arasındaki “Elatmanın önlenmesi, muarazanın önlenmesi, tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 24.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair verilen 19.11.2003 gün ve 2002/833, 2003/795 sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 1.Hukuk Dairesinin 10.2.2005 gün ve 2005/563-1160 sayılı ilamı ile; (.…Dava, çaplı taşınmazda paydaşlar arasında elatmanın önlenilmesi isteğine ilişkindir.
Mahkemece, yanlar arasındaki payların kullanımının engellenmesi dolayısı ile çıkan hukuki çekişmenin ihtarla giderilmesine, diğer isteklerin ise reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 17208 ada 11 parsel sayılı taşınmazın dükkan niteliğinde bulunduğu, bu taşınmaza davacılar P.. C.., S.. C.., E.. C..ve davalı R.. C.. ile birlikte dava dışı kardeşler F..ve E.. C..ın da elbirliği halinde malik oldukları, taşınmazın önceden davacı anne P.. ve bir kısım paydaşlar tarafından kiraya verildiği, kira parasını aldıkları, davalı R.. C..’ın da kiracıya ihtar çekerek kira parasının bir kısmını aldığı, yine davalı R.nın kiracıları taciz ettiği, çıkmalarını istediği, kiracıların çıktığı, taşınmazın kiraya verilmesini engellediği, devamlı olarak muaraza yarattığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, elbirliği ortaklığında paydaşlar arasında paylı mülkiyet kuralları uygulanmaktadır.
Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamıyan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman istiyebilir. Hatta elbirliği mülkiyeti de dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şuyun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir. Bilindiği üzere M.K.nun 706, B.K.nun 2l3, T.K.nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Nevarki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak ( fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya şuyun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, ” ahde vefa” kuralının yanında M.K.nun 2.maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pek çok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır.
O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, M.K.nun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir.
Somut olaya gelince; yukarıda açıklanan kurallar ve ilkelere göre bir araştırma inceleme yapılmamıştır. Öte yandan mahkemece kurulan hükmün Türk Medeni Kanununun 693/2.maddesine uygun düştüğü ve taraflar arasındaki çekişmeyi giderdiği de söylenemez.
Hal böyle olunca, müşterek mülkiyet hükümleri gereğince gerekli ve yeterli araştırma yapılmak, taraf delilleri toplanmak ve sonucuna göre bir karar vermek gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davacılar vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle; yerel mahkemenin bozma kararından sonra dosyaya sunulan Ankara 3.Sulh Hukuk Mahkemesinin 13.7.2005 gün ve 2005/1251-1102 sayılı olup, davacı F. G. tarafından davalılar P., E., S.ve E. C..’a karşı açılan, ..ada .. parsel sayılı dava konusu taşınmazdaki elbirliği mülkiyetinin izale-i şuyu suretiyle giderilmesi yönündeki ilamının direnme kararında irdelendiği ve direnmeye gerekçe yapıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece bozma aşamasında dosyada bulunmayan ve bozmadan sonra dosyaya ibraz edilen yeni bir delile de dayanarak direnme hükmünü kurduğundan, Yargıtay incelemesinden geçmeyen bu yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinin Özel Dairesince yapılması gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin kurulan yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Yargıtay 1.Hukuk Dairesine gönderilmesine 20.9.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.