Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2006/375 E. 2006/450 K. 21.06.2006 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2006/375
KARAR NO : 2006/450
KARAR TARİHİ : 21.06.2006

MAHKEMESİ : İzmir 2.Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 22/12/2005
NUMARASI : 2005/620-766
Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir Asliye 2. Ticaret Mahkemesince, davalılardan Narlıdere Belediye Başkanlığı hakkındaki davanın kabulüne, diğer davalı İzmir Büyükşehir Belediyesi hakkındaki dava bakımından mahkemenin görevsizliğine dair verilen 17.4.2003 gün ve 2001/1049-2003/258 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili ve davalı Narlıdere Belediye Başkanlığı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 23.2.2005 gün ve 2004/18773-2005/2763 sayılı ilamı ile, (…Davacı, davalı Narlıdere Belediye Bşk. ile 15.3.1998 başlangıç tarihli 3 yıl süreli reklam panosu dikim sözleşmesi yapıldığını, davalıların 15.7.2000 tarihinde reklam panolarını kaldırarak sözleşmeye aykırı davrandıklarını reklam panolarının kullanılmasına engel oldukları için kazanacak reklam gelirlerini engellediklerini ileri sürerek 62.155.350.000 TL. zararlarının tahsilini istemiştir.
Davalı İzmir Büyükşehir Belediye Bşk. İdare Mahkemesinin görevli olduğundan bahisle görev itirazında bulunmuş, sökme işlemi ile bir ilgisinin olmadığını ileri sürerek davanın reddini dilemiştir.
Davalı Narlıdere Belediye Başkanlığı, idare mahkemesinin görevli olduğunu, reklam panolarının diğer davalı tarafından söküldüğünü ileri sürerek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı aleyhine açılan davanın idare mahkemesinin görev alanına girdiğinden Mahkemenin görevsizliğine, diğer davalı belediye hakkındaki davanın bilirkişi raporu esas alınarak kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm davacı ve davalı Narlıdere Belediye Başkanlığı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava özel hukuk hükümlerine göre yapılan sözleşmenin yerine getirilmemesinden doğan tazminat istemine ilişkin olup, uyuşmazlığın özel hukuk hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. Davada ayrıca idari bir işlemin iptali veya hizmet kusurundan kaynaklanan tazminat isteği yoktur.
Bu nedenle davalı İzmir Büyükşehir Belediyesi hakkındaki davanın da adli yargı yerinde görülmesi gerekir. Mahkemece bu yön gözetilmeden yazılı gerekçe ile dava dilekçesinin görev yönünden reddedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
2-Davalı Narlıdere Belediyesinin temyizinde de; hükme esas alınan bilirkişi raporunda da sözleşme konusu 25 adet reklam panolarının kaldırılma tarihinden önceki yılın fiyatları ile yıllık gelir kaybının hesaplandığı ancak davacının yapmak zorunda olduğu masrafların nazara alınıp düşülmediği görülmüştür. Oysa ki net gelirin hesaplanması için tüm masrafların mahsubu suretiyle bulunacak net gelir üzerinden hesaplanma yapılması gerekir.
Mahkemece değinilen bu yön gözetilerek yeniden bilirkişiden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik bilirkişi esas alınarak karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, davacı ile davalılardan Narlıdere Belediyesi arasında düzenlenen ve davacının 25 adet Bilboard reklam panosuna 3 yıl süre ile müşterilerinin reklamlarını koymasını öngören sözleşmeye konu reklam panolarının, sözleşme süresi bitmeden, bu davalı ve diğer davalı İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından sökülüp kaldırıldığı ve böylece davacının zarara uğratıldığı iddiasına dayalı, tazminat istemine ilişkindir.
Davacı ….Turizm Fuarcılık Festival Reklamcılık Yayıncılık ve Tanıtım Birimleri Ltd. Şti. vekili, davacı ile davalılardan Narlıdere Belediyesi arasında düzenlenen 15.3.1998 tarihli ve üç yıl süreli Reklam Panosu Dikilme İşi Sözleşmesinde, 25 adet Reklam Panosunun bedeli karşılığında davacı tarafından kullanılmasının kararlaştırıldığını, davacının yükümlülüklerini yerine getirerek kullanım haklarını sürdürmekte iken, davalıların müştereken hareketle 15.7.2000 tarihi itibariyle sözleşmeye konu reklam panolarını herhangi bir mahkeme kararı olmaksızın ve hatta ihbar dahi yapmaksızın sökerek kaldırdıklarını, böylece sözleşme hükümlerinin uygulanmasını engellediklerini; davalıların, İzmir ilan ve Reklam Yönetmeliğini dayanak göstererek gerçekleştirdikleri bu tek taraflı eylemin sözleşmeye ve hukuka aykırı olduğunu, yazılı ve sözlü ihtarlara rağmen, sözleşmenin feshine ilişkin herhangi bir işlem de yapmaksızın hukuka aykırı davranışlarını sürdürdüklerini; oysa, anılan Yönetmeliğin Geçici 1.Maddesinde, Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihte yetkili firmaların sözleşme süreleri ile sınırlı olarak, mevcut ilan ve reklamlarına devam edecekleri yolunda hüküm bulunduğunu, bu şekilde kazanılmış hakların korunduğunu, anılan Yönetmeliğin 21.3.2000 günü yürürlüğe girdiğini, davalı Narlıdere Belediyesi ile davacı arasındaki sözleşmedeki sürenin ise 15.3.2001 tarihinde sona erdiğini; davacının 13.7.2001 tarihli ihtarnamesine davalılardan Narlıdere Belediyesi tarafından verilen cevapta, uygulamanın Büyükşehir Belediyesince yapıldığının ileri sürüldüğünü, ancak bu davalının kiralayan olarak sorumluluk altında olduğunu, diğer davalı Büyükşehir Belediyesinin ise ihtarnameye herhangi bir cevap vermediğini; davalıların hukuka aykırı tutumları ile davacının gelir kaybına, maddi zararlara uğramasına neden olduklarını; davacının, reklam alanlarının kullanımları karşılığı, 25 adet reklam Panosu için yıllık 65.000 USD reklam kullanım bedeli almakta olduğunu, panoların kaldırılması nedeniyle bunların sekiz ay kullanılamadığını, gerçekleşen gelir mahrumiyetinin toplam 46.041 USD olduğunu ileri sürerek, 46.041 USD karşılığı 62.155.350.000 TL. tazminatın, reeskont faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Narlıdere Belediye Başkanlığı vekili, müvekkili Belediyenin bir kamu kuruluşu olması nedeniyle “idare” konumunda bulunduğunu; idarenin eylem, işlem ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklarda görevin idari yargıya ait olduğunu, eldeki davaya konu tazminat isteminin, idarenin yaptığı bir işlemden doğduğu ileri sürülen bir zarara ilişkin olması karşısında, davanın idari yargıda görülmesi gerektiğini; öte yandan, olay tarihi üzerinden bir yıldan fazla zaman geçmesi nedeniyle dava zamanaşımının da gerçekleştiğini; müvekkilinin, davacıya kiralanan ilan reklam panolarının kaldırılması ile ilgili hiçbir eylem ve işleminin bulunmadığını, panoların diğer davalı İzmir Büyükşehir Belediye Meclisinin 9.3.2000 tarihli kararıyla kabul edilen İlan ve Reklam Yönetmeliğine istinaden İzmir Büyükşehir Belediyesince kaldırıldığını, bundan müvekkilinin haberdar edilmediğini, anılan panoların yasa ve yönetmelik gereğince kaldırılmış olması karşısında davacının tazminat isteminin yerinde bulunmadığını bildirmiştir.
Davalı İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili, sözleşmede taraf olmayan ve panoların kaldırılması ile ilgili hiçbir eylemi de bulunmayan müvekkiline husumet düşmeyeceğini, davanın zamanaşımına uğradığını, bir yıllık hak düşürücü sürenin de dolduğunu belirtmiştir.
Yerel Mahkeme, idarenin eylem ve işlemlerinden dolayı oluşan zararların tazmini istemine ilişkin davalara bakma görevi idari yargıya ait bulunduğu, görülmekte olan davada, reklam yönetmeliği nedeniyle ilan panolarının davalı İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından söküldüğünün ve bu nedenle zarara uğranıldığının ileri sürüldüğü; davacı şirket ile davalı İzmir Büyükşehir Belediyesi arasında sözleşme ilişkisi bulunmadığı, idarenin haksız bir eylemi varsa ve bundan bir zarar meydana gelmişse, davaya bakma görevinin İdare Mahkemesine ait olacağı; davalı Narlıdere Belediye Başkanlığı ile davacı arasında ticari boyutları olan bir sözleşmenin bulunduğu, mahkemenin bu davalı hakkındaki dava yönünden görevli olduğu; her ne kadar reklam panolarının hangi belediye tarafından söküldüğü dosyadaki delillerden tam olarak anlaşılamamış ise de, panoların davacının kullanımında olmadığının çekişmesiz bulunması karşısında bu yönün sonuca etkili olmadığı gerekçesiyle; idari yargının görev alanı içerisinde bulunması nedeniyle, davalı İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı hakkındaki dava yönünden görevsizliğe, davalı Narlıdere Belediye Başkanlığı hakkındaki davanın bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle kısmen kabulüne,9.825.000.000 TL. tazminatın dava tarihinden itibaren reeskont faiziyle birlikte bu davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar vermiş; bu karar Özel Dairece yukarıdaki gerekçeyle bozulduktan sonra, Yerel Mahkeme gerekçesini tekrarlayıp, genişleterek, davalılardan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı yönünden önceki kararında direnmiş, diğer davalı Narlıdere Belediye Başkanlığı hakkındaki bozmaya uyulmasına ve bu davalı hakkındaki davanın tefrikiyle ayrı bir esasa kaydedilmesine karar vermiş; direnme kararını da davacı vekili temyiz etmiştir.
Davacı ile davalılardan Narlıdere Belediyesi arasındaki “Protokol” başlıklı, 19.3.1998 tarihli sözleşmeyle, davacının Narlıdere Belediyesi sınırları içerisindeki 25 adet Bilboard reklam panosuna 3 yıl süre ile müşterilerinin reklamlarını koymasının, süre sonunda panoların bedelsiz olarak Narlıdere Belediyesi’ne devredilmesinin kararlaştırıldığı, ancak, bu süre bitmeden ve davacının onayı bulunmaksızın yerlerinden sökülerek kaldırıldıkları, bu şekilde, davacının, sözleşme süresinin kalan bölümünde panoları kullanamadığı çekişmesizdir.
Davadaki iddia, davalıların müştereken hareketle 15.7.2000 tarihi itibariyle sözleşmeye konu reklam panolarını sökerek kaldırdıkları yönündedir.
Davalı Narlıdere Belediye Başkanlığı da, panoların İzmir İlan ve Reklam Yönetmeliği’ne dayalı olarak diğer davalı İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından kaldırıldığını ileri sürmüştür.
Bozma ve direnme kararlarının içerik ve kapsamları itibariyle, direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, sözleşmenin tarafı olmayan davalı İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı hakkındaki davada, adli yargının mı, yoksa idari yargının mı görevli bulunduğu noktasında toplanmaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde idari dava türleri sayılmıştır. Bu hükme göre, idari davalar;
-İdari işlemler hakkında açılan iptal davaları,
-İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,
-Kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalardan ibarettir.
İzmir Büyükşehir Belediye Meclisinin 5.3.2000 tarih ve 534 sayılı kararı ile yürürlüğe konulan İzmir İlan ve Reklam Yönetmeliği’nin Geçici 1.maddesinde “Bu yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihte yetkili firmalar, sözleşme süreleri ile sınırlı olarak, mevcut ilan ve reklamlarına devam ederler.” hükmü bulunmaktadır. Yönetmeliğin bu hükmüne ve yürürlük tarihine göre, davacı ile davalılardan Narlıdere Belediyesi arasındaki 19.3.1998 tarihli sözleşmedeki üç yıllık sürenin sona ereceği tarihe kadar, davacının söz konusu panoları kullanma hakkının bulunduğu açıktır. Bu durumda, davadaki iddianın içeriğine ve ileri sürülüş şekline göre, sözleşmenin tarafı durumunda bulunmayan davalı İzmir Büyükşehir Belediyesi hakkındaki dava, diğer davalı ile davacı arasındaki sözleşmeye konu panoların, hukuka aykırı şekilde yerlerinden sökülmelerinden; başka bir ifadeyle anılan davalının haksız fiilinden kaynaklanan zararın tazmini istemine ilişkindir. Özel Daire bozma ilamında da belirtildiği üzere, davada, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinde düzenlenen idari dava türlerine özgü herhangi bir iptal veya tazminat istemi de bulunmamaktadır.
İdarenin haksız fiil niteliğindeki eylemlerinden kaynaklanan zararların tazmini istemiyle açılan davaların adli yargıda görülmesi gerektiği hususu, gerek Yargıtay’ın ve gerekse Uyuşmazlık Mahkemesi’nin kararlılık kazanmış içtihatlarında benimsenmiştir.
Öte yandan; davacı, görülmekte olan davayı kendisi ile davalı Narlıdere Belediye Başkanlığı arasındaki sözleşmeye dayalı olarak açmış; iddiasını ve taleplerini anılan sözleşmeye dayandırmıştır.
Her ne kadar, davalı İzmir Büyükşehir Belediyesi sözleşmenin tarafı değil ise de; davadaki iddianın ileri sürülüş şekline ve sonuçtaki talebin açıklanan içeriğine göre; davacının, her iki davalı hakkında da aynı sözleşmeye dayandırdığı dava iki ayrı yönde mütalaa edilmek ve adeta dayanılan sözleşme ikiye bölünmek suretiyle, davalılardan biri hakkındaki davanın adli yargıda, diğeri hakkındaki davanın ise idari yargıda görülmesi gerektiğinin benimsenmesi; yargı yoluna ve usul ekonomisine ilişkin hukuksal kural ve ilkelere uygun da düşmez.
Hal böyle olunca; her iki davalı hakkındaki davanın da adli yargının görev alanı içerisinde bulunduğunun kabulü gerekir.
Yerel Mahkemece, gerekçesi ve sonucu itibariyle aynı yönde bulunan ve Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma ilamına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usule ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 21.6.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.