YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2006/358
KARAR NO : 2006/322
KARAR TARİHİ : 31.05.2006
MAHKEMESİ : Yargıtay 4.Hukuk Dairesi
TARİHİ : 13/12/2005
NUMARASI : 2005/10302 E- 13463 K.
Taraflar arasındaki “tazminat” davasının yapılan incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 4.Hukuk Dairesince ;
“Davacı vekili 08.08.2005 tarihli dava dilekçesi ile; müvekkili hakkında, Tasarruf Mevduatı, Sigorta Fonu tarafından 4969 Sayılı Yasa uyarınca ihtiyati tedbir talebinde bulunulduğunu, Şişli 2.Sulh Ceza Hakimliği’nce 14.08.2003 tarihinde tüm malvarlığına tedbir konulduğunu, bu arada müvekkili hakkında “Banka Parasını Zimmete Geçirmek Suçuna iştirak” suçlamasıyla yapılan suç duyurusu sonucunda Şişli Cumhuriyet Savcılığı’nın 21.01.2004 tarihinde takipsizlik kararı verdiğini, bu durumda verilen tedbir kararının kendiliğinden kalkması gerektiğini, bu konuda icra müdürlüklerine gerekli talimatın yazılması için davalı hakimlerin görevli olduğu İstanbul 8.Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurduklarını, ancak mahkemenin bu taleplerini yasaya aykırı biçimde reddettiklerini belirterek maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalılar cevap dilekçelerinde; davacı hakkındaki ek takipsizlik kararının, sanıkların banka hakim ortakları ile yöneticileri adına mal ve hak edinmediklerinden dolayı verilmeyip, banka hakim ortakları ve üst düzey yöneticilerinin zimmet suçuna yasal bağlamda iştirak ettiklerinin ispatlanamamasından dolayı verildiği, tedbir kararının ise o tarihte yürürlükte bulunan 4969 Sayılı Yasa gereğince; banka hakim ortak ve yöneticileri adına hareket ederek mal ve hak edinildiğinden bahisle verildiği, bu nedenle anılan tedbirlerin, bankanın parasının bir kısım sanıklar tarafından zimmete geçirildiği iddiasıyla açılan ve İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2004/1 esas sayılı dosyasında devam eden davanın sonuna kadar veya davaya bakan mahkemenin kaldırma kararına kadar devam edeceği, bazı şahısların suça iştirak etmemesi nedeni ile verilen ek takipsizlik kararı ile tedbirlerin kendiliğinden ortadan kalkmasının söz konusu olmadığı, asıl soruşturmanın takipsizlikle sonuçlanmadığı, ayrıca işyeri aramalarında ele geçen delillere göre davacının mal kaçırmaya yönelik uygulamalarda bulunduğunun bildirilmesi nedeniyle verdikleri kararın usul ve yasaya uygun bulunduğunu belirterek davanın reddini istemişlerdir.
Dosyada bulunan tedbir kararı, takipsizlik kararı, 8.Ağır Ceza Mahkemesi kararı, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ve Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün emsal nitelikteki olayla ilgili kararları incelenmiştir.
Hakimlerin hakimlik görevini yaparken “Yargısal faaliyetleri nedeni ile vermiş oldukları zarar için HUMK.nun 573.maddesinde sayılan hallerde 573-576. madde hükümlerine göre hakime karşı tazminat davası açılabilir.
Eldeki dava, HUMK.nun 573.maddesinin 2.bendinde belirtilen “Kabili tevil ve izah olmayacak surette vazıh ve sarahati katiyei kanuniyeye mugayir karar verilmiş olması” hükmüne dayandırılmıştır.
Bu madde hükmü ve davalıların vermiş olduğu karar birlikte değerlendirildiğinde, davalıların sorumluluğunu gerektirecek açık ve kesin bir yasa buyruğuna aykırı bir karar verme durumu yoktur. Davalılar, verilen tedbir kararını ve takipsizlik kararını veriliş amaçlarına göre yorumlayıp, mevcut delil durumlarını da gözeterek karar oluşturmuşlardır.
Davalıların HUMK.nun 573.maddesinde belirtilen kurallara aykırı davranışları yoktur. Öyleyse davanın reddi gerekir.
Davanın reddi durumunda; HUMK.nun 576.maddesi uyarınca davalılar yararına tazminat takdiri gerekmiştir.
Açıklanan nedenler ve gerekçeler gözetildiğinde aşağıdaki hükmün kurulması yönünde bir sonuca varılmıştır.”
gerekçesiyle ;
“H Ü K Ü M :Yukarıda yazılı bulunan gerekçelerle;
1-Davalıların davacıya karşı varlığı iddia edilen eylem ve işlemlerinin HUMK’nun 573.maddesinde belirtilenlerden hiçbir ilkeye aykırılık oluşturmadığından davanın REDDİNE,
2-Aynı yasanın 576.maddesi gereğince takdiren her bir davalı için ayrı ayrı 1.000,00’er YTL olmak üzere toplam 3.000,00.- YTL manevi tazminatın davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
3-Ret kararının eklentisi olarak HUMK.nun 576/2.maddesi gereğince her bir davalı için takdir olunan 123,90 YTL para cezasının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
4-Davacı aleyhine hükmedilen tazminat miktarı için 162,00 YTL nisbi ilam harcı ile davanın reddi dolayısıyla alınması gereken 11,20 YTL red karar harcı olmak üzere toplam 173,20 YTL harcın peşin alınan 675,00 YTL’den mahsubu ile bakiye 501,80 YTL’nin istek halinde davacıya geri verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirmiş olduklarından Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 450,00 YTL. avukatlık ücretinin davacı C..C.. U..’dan alınarak davalılara ödenmesine,..”
dair oybirliği ile verilen 13.12.2005 gün ve 2005/10302-13463 sayılı kararın davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine kararın süresinde temyiz edildiğinin anlaşılmasından ve dosyadaki tüm kağıtların okunmasından sonra gereği düşünüldü:
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin hükmüne yönelik temyiz itirazları incelendi:
Dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın onanması gerekir.
S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile 4.Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli temyiz ilam harcı peşin alınmış olduğundan başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 31.05.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.