YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2006/322
KARAR NO : 2006/346
KARAR TARİHİ : 07.06.2006
MAHKEMESİ : İstanbul 3. Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 27/10/2005
NUMARASI : 2005/179-871
Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 3.Asliye Ticaret Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 17.4.2003 gün ve 2000/1524-2003/472 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 28.10.2004 gün ve 2602-8975 sayılı ilamı ile, (…Davacı vekili, müvekkilinin davalı banka merkez şubesinde üç ay vadeli döviz mevduat hesabından herhangi bir talimatları olmaksızın 91.000 DEM’in off-shore hesabına aktarıldığını ileri sürerek, 91.000 DEM’ in paranın bankaya yatırıldığı tarihten itibaren işleyecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, hesabın 08.12.1999 tarihli Hesap Açma Bilgileri Formu uyarınca talimatı ile off-shore hesaplarına havale edildiğini, davacının iddiasının aksine açılan hesabın üç ay vadeli değil vadesiz olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan kanıtlara göre; davacıların hesabındaki paranın off-shore hesaba aktarılması ile ilgili talimat yazısının davalı bankaca ibraz edilmediği, bu nedenle talimat verilerek aktarmanın yaptırıldığı savının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, (91.000) DEM’ in fiili tahsili, tarihindeki TL karşılığının kamu bankalarının bir yıl vadeli DEM hesabına uyguladıkları %9 faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, davacının davalı Egebank A.Ş. Merkez şubesi nezdinde açtırdığı mevduat hesabının, bu bankaca dava dışı K.K.T.C.’de mukim Egebank Off-Shore Ltd.Şti. hesabına havale edildiği, sorumluluklarının bulunmadığı gerekçesiyle ödenmediği iddiasına dayalı alacağın tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece davanın davalı banka yönünden kabulüne karar yerilmiştir.Uyuşmazlık, davacının işleminin niteliğinin ne olduğu hususunda toplanmaktadır. 3182 sayılı önceki Bankalar Kanunu’nun 74 ve yürürlükteki 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 7/5’nci maddelerinde düzenlenen Off-Shore bankacılık (“kıyı bankacılığı” veya “dıştan dışa bankacılık”) daha çok serbest bölgelerde faaliyet gösteren, ulusal bankacılık sisteminin dışında ve kanuni ihtiyatlar bakımından muafiyetler tanınmış, sözleşme faizi yönünden sınırlamalara tabi olmayan, diğer yasal sınırlamaların ise son derece yumuşatıldığı, vergi ve denetim kolaylıkları tanınan ve temel amacı yabancı para ve sermaye piyasalarıyla bütünleşme ve uluslararası bankacılık işlemleri hacmini genişletme amacı ile kurulan, bunun için de müşteri hizmetlerinde dinamizm ve esneklik sağlanan ve bankacılık lisansının alındığı ülkede ikamet edenlere kapalı olan bir bankacılık türüdür. Ülkemizde de, son yıllarda ulusal bankalar aracılığı ile tasarruf sahiplerince yurt dışındaki Off-Shore bankalarına hesap açtırma işlemlerinin yaygınlık kazandığı bilinmektedir.
Borçlar Kanunu’nun 1’nci maddesi hükmü uyarınca, tarafların karşılıklı ve birbirlerine uygun irade açıklamalarıyla yani hukuki bir sonucu sağlama amacı etrafında birleşmeleriyle sözleşme ilişkisi kurulmuş olur. Aynı Yasa’nın 18/1’nci maddesi hükmü ile de, bir sözleşmenin nitelik ve koşullarını belirlemede, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları deyimler ve tanımlara bakılmayarak gerçek ve ortak amaçlarını gözetmek gerekmektedir. Yani, sözleşme ilişkisini kuran irade açıklamalarının mahiyeti ve özü konusunda belirsizlik veya duraksama doğuran yönler varsa bunları aşabilmek için sözleşme taraflarının ortak ve gerçek amaçlarının ne olduğuna bakılarak yorum yapılması gerekir. Yorum, hukuki işlemde yer alan irade açıklamalarının içeriği ve bunların hukuki sonuçlarının saptanmasıdır. Bu yapılırken, irade açıklamalarının özü ve sözleşme ilişkisi süreci boyunca tarafların davranışlarının gözetilmesi, şayet bu veriler yeterli olmazsa güven ve objektif iyiniyet ilkelerinin denetleyici-sınırlayıcı ışığı altında sözleşmenin niteliğinin belirlenmesi gerekir.
Somut uyuşmazlığa gelindiğinde, davacı 08.12.1999 tarihinde Egebank Off Shore Ltd. başlıklı hesap açma bilgileri formuna göre DM cinsinden tasarrufunun anılan Off-Shore şirketi hesabında değerlendirilmesini istemiş, davalı banka tarafından davacının bu istemi doğrultusunda para Offshore Bankası hesabına havale edilmiştir. Davalı bankaya yatırılan miktarla, Offshore hesabına yatırılması istenen paranın aynı miktarlara ilişkin olması ve aynı miktarda iki ayrı para grubunun bulunmaması, davacının 07.12.1999 tarihinde davalı bankaya yatırdığı parayı, 08.12.1999 tarihinde off-shore hesabına yönlendirdiğini açıkça ortaya koymaktadır. Diğer deyişle, davacı yüksek faiz getirili ve fakat Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu kapsamı ve güvencesi dışında kalan bu hesap türünü seçip, benimsemiştir. Davacının, ayrıca, davalı bankaya hitaben havale formunu imzalayıp, imzalamamasının, 08.12.1999 tarihli talimatı doğrultusunda bir önemi bulunmamaktadır.
Dava konusu olayda davalı Egebank A.Ş., Egebank Off-Shore Ltd.Şti. nezdinde hesap açılması yönündeki davacı talimatı üzerine, davacının havale talimatını yerine getiren konumdadır. Dolayısıyla 20.10.1999 tarih 20730 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Serbest Bölgelerde Banka Kurulması ve Yabancı Bankaların Şube Açma Esaslarına Dair Bakanlar Kurulu Kararı ile 19.12.1990 tarih ve 20730 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 1 no’lu Tebliğ’de yer alan, “Kıyı Bankalarının Türkiye’de yerleşik kişilerden mevduat kabul edemeyeceğine dair” hükmüne aykırı davranan davalı Egebank A.Ş. değil, mevduatı kabul eden dava dışı Egebank Off-Shore Ltd.Sti.dir. Davacının yukarıda belirtilen tarihlerden önce davalı Egebank AŞ nezdinde hesabının bulunmaması, para yatırma tarihlerinden itibaren işlemin anılan Off-Shore şirketi muhatap alınarak gerçekleştirildiğinin bilindiğinin 08.12.1999 tarihli hesap açma bilgileri formu içeriği nedeniyle kuşkusuz bulunduğu, davalının bu ilişkideki işlevinin Off-Shore hesabına aracılıktan ibaret olduğu savunmasının aksine kanıt da bu aşamada bulunmamaktadır. Yukarıdan beri açıklanan nedenlerle, davacının öncelikle hesapların adına düzenlendiği Off-Shore bankası olan ve Kıbrıs’ta mukim, Egebank Off-Shore Ltd.Şti.ne başvurmadan, iş bu davanın o banka adına işlem yaptığını savunan Egebank A.Ş. aleyhine açılması ve böyle bir davanın bu aşamada dinlenmesi de mümkün değildir…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre,Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken,önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ:Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile,direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 7.6.2006 gününde oyçokluğu ile karar verildi.