YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2006/304
KARAR NO : 2006/311
KARAR TARİHİ : 24.05.2006
MAHKEMESİ : Ankara 18.Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 25/01/2006
NUMARASI : 2005/402 E- 2006/8 K.
Taraflar arasındaki “manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Asliye 18.Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 18.09.2003 gün ve 2002/846-2003/757 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 21.09.2004 gün ve 2004/325-10306 sayılı ilamı ile; (…1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davaya konu edilen gazetelerle ilgili temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davaya konu edilen mektupla ilgili temyiz itirazına gelince; davacı, davalının “Deli Bedriye’nin Kırıkkale Maceraları” adlı mektubu davacıyı tanıyan kişilere yollattığını ve mektubun Milliyet Gazetesinde de yayınlandığını belirterek manevi tazminat istemiştir.
Yerel mahkemece dava konusu mektubun davalı tarafından gönderildiğinin kanıtlanmadığı gerekçesi ile istem reddedilmiştir. Karar davacı yanca temyiz edilmiştir.
Davacı tanıklarının beyanları irdelendiğinde; tanık M..Ö.. talimatla alınan beyanında: “…Bedriye Saraçoğlu Rektörlüğe aday olunca bu olaylar başlaması nedeniyle Rektörlük seçimleri nedeniyle basında çıkan yazıların ilişkili olduğuna inanıyorum. Rektörlük seçimleri ve adaylığı gündeme geldiği zaman gerek bir takım toplantı ve yazışmalarda üslubun hoş olmadığı şeklinde davalı Rektör T.. N.. D..’yu hocam bu şekilde şeyler yakışmıyor şeklinde uyardım….Davalı tarafın bir toplantıda davacı tarafa kızdığını ve rencide ettiğine şahit oldum….Milliyet Gazetesinde yayınlanan bu mektubun Rektör tarafından verildiği yönünde hiçbir şey söyleyemem. Böyle bir görgü ve malumatım yoktur. Ancak bir toplantı esnasında gazetede çıkan Deli Bedriye’nin Kırıkkale maceraları deyimini bizzat davalının ağzından duydum. Yine o zaman Doçent olan Prof.T.. P..’nun varlığında davalının ağzından B..hanımı odasında bir profesörle uygunsuz bir şekilde görmüşler ibaresini duydum” demiştir. Tanık O.. B…15.5.2003 günlü celsedeki beyanında “Ben Kırıkkale Üniversitesi’nde Spor Yüksek Okulu müdürü idim. Rektör seçimlerinden evvel idi. Benden evvel davacı çıkmış ben girdim. Rektör T..N..D.. sinirli idi. Bir defterden bahsetti. B..Hanımın günlüğünü odasında unuttuğunu, o defteri B.. Hanımın bu odada unuttuğunu bilmediğini ve kendisinin bu defteri sakladığını, B.. hanımın rektörlüğe aday olması halinde o defteri kullanacağını, zira o defterde Bedriye Hanımın bazı notları ve düşünceleri olduğunu söyledi ve bu anlatımları sırasında B..Hanımı kastla salak kelimesini kullandı ve ilaveten B.. Hanıma karşı cephe alacağını söyledi. Bilahare rektörün odasında bulunduğum bir sırada telefon konuşmasına tanık oldum, çıkmak istedim, işaretle çıkmamamı bildirdi. Telefonda götürün verin dedi. Bana bakarak gülümseyip birkaç gün sonra okursun dedi. Birkaç gün sonra da yerel basında Deli B…’nin Maceraları şeklinde yayınlar yapıldı. Bu yayınlar üzerine ben rektörün o konuşmasıyla bu yayınla ilgili konuşulduğu sonucuna vardım…” dediği görülmektedir.
Tanıkların yukarıda açıklanan beyanları ve dava konusu mektubun davacının davalıya karşı rektörlüğe aday olmasından sonra gündeme gelmesi dikkate alındığında, bu mektubun davalı tarafından verildiği anlaşılmaktadır. Şu durumda mahkemece yapılacak iş, anılan mektupta davacının kişilik haklarına saldırı olup olmadığı belirlenerek varılacak sonuca göre karar vermektir. Bu yön gözetilmeden yazılı gerekçe ile davanın reddedilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.
3-Mahkemece takdir edilen vekalet ücretine, katma değer vergisi eklenerek hüküm kurulmuştur. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 21.maddesinde; “bu tarifede yer alan ücretlere 3065 sayılı Yasa hükümleri gereği katma değer vergisi ayrıca ilave edilir”. denilmekte ise de, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Yasası’nın 20/4.maddesinde, “belli bir tarifeye göre fiyatı tespit edilen işler ile biletle tahsil edilen hallerde tarife ve bilet bedeli, katma değer vergisi dahil edilerek tespit olunur ve vergi müşteriye ayrıca intikal ettirilmez.” hükmü ile Anayasa’nın 73.maddesinde belirtilen “vergi, resim, harç ve benzeri yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır.” şeklindeki yasa maddelerinin bu düzenleniş biçimine karşın, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 21.maddesindeki düzenleme biçiminin yer almış bulunması, normlar arasında aykırılık yaratmıştır. Bu gibi durumlarda ve Yargılama Hukuku bakımından öncelikle göz önünde tutulacak hüküm, Anayasa kuralıdır. Yukarıda yazılı olan Anayasa kuralına dayanılarak çıkarılan 3065 sayılı Yasanın 20/4.maddesinde, yukarıda açıklandığı üzere, bu nitelikteki tarifelerde öngörülen miktarın içinde Katma Değer Vergisi’nin de bulunduğu, diğer bir ifade ile Katma Değer Vergisi’nin, tarifede belirlenen miktar içinde yer aldığı belirtilmiştir. Şu durumda, yasa hükmü gözetildiğinde, tarifedeki ücrete ayrıca Katma Değer Vergisi’nin eklenmemesi gerektiği kabul edilmek gerekir.
Mahkemenin yukarıda yazılı olan yasal düzenlemeleri gözetmeden, tarifede belirlenen ücrete ayrıca Katma Değer Vergisi eklenmesi biçiminde vardığı sonuç doğru değildir…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı, 20.04.1999 tarihinde Kırıkkale Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesine dekan olarak atandığını, 2002 yılında yapılacak rektörlük seçimlerinde kendisine rakip olacağını düşünen davalı rektörün kendisi aleyhine çeşitli idari soruşturmalar başlattığını, cezalar verdiğini, bu işlemlerin kendisi tarafından açılan iptal davaları neticesinde Kırıkkale İdare Mahkemesince iptal edildiğini, yerel basın kanalı ile yaptığı haksız suçlamalarında Anadolu’nun Birikimi Bayrak Gazetesine gerçeğe aykırı bilgi ve belgeler vererek kendisi aleyhine kampanya başlattığını ve yürüttüğünü, öte yandan rektörlük seçimlerine yakın bir tarihte “Deli Bedriye’nin Kırıkkale Maceraları” adlı mektubun davalının talimatı ile birçok kişiye yollandığını ve Milliyet Gazetesinde yayınlandığını bu durumun kişilik haklarına saldırı oluşturduğunu ileri sürerek, 50.000.000.000 TL. manevi tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, asıl davacının çeşitli konuşmalarında kendisini karalamaya “Cumhuriyet Düşmanı” gibi göstermeye çalıştığını, davacının iddialarının doğru olmadığını, verilen haberin gizlilik niteliği taşımadığını, davacının devamsızlığının herkesçe bilinen bir olay olduğunu, sözü edilen mektubun kendisi tarafından gönderildiği iddiasının gerçek dışı olup, bu mektup olayını bir basın açıklaması ile kınadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini cevaben bildirmiştir.
Mahkemece; Milliyet Gazetesinde çıkan haberin davacının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ancak bu mektubun davalı rektör tarafından gönderildiği yolunda kesin bir bilgi ve belgeye rastlanmadığı, dinlenen tanıkların da o yolda bir bilgilerinin bulunmadığını anlattıkları, davalı rektörün iddialarla ilgili asılsız haberi basın toplantısı ile kınadığı, davalı aleyhine tanıklık yapan Mustafa Sağdıç ve Okşan Başoğlu ile davalı arasında çeşitli idari ve cezai davaların görüldüğü, hasım durumunda bulunmaları nedeni ile beyanlarına itibar etmenin mümkün olmadığı, bu durumda davacı aleyhine gazetelerde yapılan yayınların davalı tarafından gazeteye gönderildiği ve gazetelerin davalı tarafından yönlendirildiği hakkında yeterli delil bulunmadığı sonucuna varılarak,kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
Özel Dairece; Özellikle davacı tanıklarının beyanları irdelenerek, buna göre dava konusu mektubun davacının davalıya karşı rektörlüğe aday olmasından sonra gündeme gelmesi dikkate alındığında, bu mektubun davalı tarafından verildiğinin anlaşıldığı açıklanarak, mektupta davacının kişilik haklarına saldırı olup olmadığı belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile karar bozulmuştur.
Davalı vekilince yapılan karar düzeltme istemi de reddedilmiştir.
Yerel mahkemece; “Önceki gerekçelerle ve Özel Daire ilamında beyanları esas alınan davacı tanıklarının her biri ile ayrı ayrı davalı arasında idari, hukuki ve cezai davalar görülmesi nedeniyle husumet bulunduğu ayrıntılı olarak açıklanıp, bu tanıkların beyanlarına itibar edilemeyeceği sonucuna varılarak davanın reddine ilişkin ilk kararda direnilmiştir.
Kişilik haklarına saldırının koşul ve kapsamı, M.Y.nın 24.maddesinde belirtilmiştir.Borçlar Yasasının 49.maddesinde ise saldırının varlığı halinde yaptırımı düzenleme altına alınmıştır.Her iki maddenin temel öğesi hukuka aykırılıktır.Eylemin hukuka aykırılığının varlığı için öze ve biçime ilişkin koşulların irdelenmesi gerekmektedir.Öze ilişkin koşullar; gerçeklik, güncellik ve kamu yararıdır.Kamu yararı öğesi, toplumsal ilgi olarak da tanımlanabilir.Biçime ilişkin koşul ise, anlatımda ve konunun sergilenişindeki ölçülüktür.
Somut olayda; davaya konu mektupta ve mektubun yayınlandığı gazetede geçen ibareler değerlendirildiğinde özellikle gerçeklik unsuru yönünden ve anlatım ile konunun sergilenişindeki ölçülülük açısından hukuka aykırılık unsurunun gerçekleştiği ve davacının kişilik haklarına saldırı oluşturduğu yerel mahkemenin kabulündedir.Ne var ki, sözü edilen mektubun çeşitli kişilere gönderilmesinde ve Milliyet Gazetesinde yayınlanmasında davalının rolünün bulunup bulunmadığı uyuşmazlık konusudur.
Dosyadaki belge ve bilgiler birlikte değerlendirildiğinde sözü edilen mektubun davalının talimatı ile dağıtılıp yayınlandığı konusunda davacı tanıkları M..Ö…, M.. S..ve O..B..’nun beyanları dışında başkaca bir delil bulunmamaktadır.
Yerel mahkeme, davacı ile bu tanıklar arasında husumet bulunması nedeni ile beyanlarına itibar edilemeyeceği görüşünde olup, Özel Daire ise, bu tanıkların beyanlarını esas alma düşüncesindedir.
Bu durumda uyuşmazlığın çözümü için, tanıklarla davacı arasındaki ilişkilerin irdelenmesi zorunlu bulunmaktadır.
Tanık M..Ö..Kırıkkale Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi olup, Nisan 2001 tarihinde fakülteye hassas terazi alımı sırasında sahtecilik yapıldığı iddiası ile hakkında idari soruşturma açılmış, disiplin cezası verilmiş, tanık bu cezanın iptali için Kırıkkale İdare Mahkemesine dava açmış, mahkemece verilen red kararını Danıştay 2.Dairesi bozmuştur.Öte yandan aynı olay nedeni ile aralarında davalı rektöründe bulunduğu disiplin kurulu kararı ile hakkında son soruşturmanın açılması kararı verilmiş, bu işlemin iptali için açılan idari dava reddedilip,Danıştay 2.Dairesince onanmıştır. Arkasından tanığın terazi alımındaki eylem ve işlemi nedeniyle Kırıkkale 1.Asliye Ceza Mahkemesinde hakkında görevi kötüye kullanmak suçundan ceza davası açılmıştır.
Tanık M.. S.. yerel Anadolu’nun Birikimi Bayrak Gazetesinin imtiyaz sahibi olup, hakkında davalı T..N..D.. aleyhine 03.11.1998, 31.12.1998, 04.01.1999 ve 06.01.1999 tarihlerinde yaptığı yayınlarla basın yoluyla hakaret ettiği iddiasıyla cezalandırılması için Kırıkkale 2.Asliye Ceza Mahkemesinde kamu davası açılmış, bu davaya davalı müdahil olarak katılmış, sonuçta 20.09.2005 gün ve 1998/647 Esas, 2005/606 Karar sayılı mahkeme ilamı ile sanık Mustafa Sağdıç’ın cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Tanık O..B.., Kırıkkale Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Müdürü olarak görev yapmış ve bu görevi nedeniyle hakkında birçok adli ve idari soruşturmalar açılmıştır. Şöyleki, O.. B.. aleyhine davalı T.. N.. D.. tarafından kişilik haklarına saldırı da bulunduğu iddiası ile Ankara 17.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/581 E. sayılı dosyasında açılan davada O..B..’nun Cumhuriyet Savcılığına verdiği şikayet dilekçesi ile T.N.. D..’ya hakaret ettiği ve kişilik haklarına saldırıda bulunduğu anlaşılarak 4.000 YTL.manevi tazminata hükmedilmiştir. O.. B..davalı T.N.. D.. aleyhine Ankara 12.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/873 E. sayılı dosyasında manevi tazminat davası açmış, mahkeme 31.12.2003 gün ve 2003/1074 K. sayılı ilamı ile “başka mahkemelerde aynı davalı aleyhine dava açan ve bu nedenle aralarında husumet bulunan tanıkların beyanlarına itibar edilemez” gerekçesi ile davanın reddine karar vermiş, Yargıtay 4.Hukuk Dairesi bu kararı onamıştır.
Tanık O.. B..’nun Beden Eğitim ve Spor Yüksek Okulu Müdürü olarak görev yaptığı sırada, 2002 yılı Eylül ayında öğrenci alımı için yapılan sınavlarda çeşitli yolsuzluklar yaptığı iddiası ile hakkında pek çok kez idari soruşturma açılıp, aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması ve kamu görevinden çıkarma gibi değişik disiplin cezaları uygulanmış, bu işlemlerin iptali için açılan idari davaların pek çoğu redle neticelenmiş, bu nedenlerle hakkında lüzumu muhakeme kararı verilmiş ve Kırıkkale Ağır Ceza Mahkemesinde sahtecilik suçundan kamu davası açılıp, sanık Okşan Başoğlu’nun cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Yukarıda sözü edilen 12.Asliye Hukuk Mahkemesinde O.. B.. tarafından açılan davada olduğu gibi, M.. O.. Gerçekerol tarafından Ankara 21.Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan 2002/808 Esas sayılı dosyada ve M.. H.. S.. tarafından Ankara 6.Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan 2002/807 Esas sayılı dosyada da davalı T.N.. D..aleyhine açılan manevi tazminat davalarında tanıklarla davalı arasında görülen davalar nedeni ile tanıklar ile davalı arasında husumet bulunduğundan, tanıkların beyanlarına itibar edilemeyeceği gerekçesi ile, açılan manevi tazminat davalarının reddine karar verilmiş, Yargıtay 4.Hukuk Dairesince bu kararlar onanarak kesinleşmiştir.
Hal böyle olunca, davalı aleyhine tanıklık eden M..Ö.., M..S.. ve O.. B..ile davalı arasında çeşitli idari, hukuki ve cezai davaların bulunması nedeni ile husumet olduğu, bu durumda bu tanık beyanlarına dayalı olarak hüküm kurmanın mümkün olmadığı, bu tanık beyanları dışında da davalının davaya konu mektubu gönderttiği yada gazete haberinin yapılmasını sağladığı yönünde bir bilgi yada belgenin bulunmadığı, kaldı ki davalının Kırıkkale Üniversitesi Rektörü imzası ile bir basın açıklaması ile yapılan yayınların gerçek olmadığını ifade ederek yayını kınadığı anlaşılmakla, yerel mahkemenin direnme kararının doğru olduğu sonucuna varılmıştır.
S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerden ONANMASINA gerekli temyiz ilam harcı peşin alınmış olduğundan başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 24.05.2006 gününde, oyçokluğu ile karar verildi.