Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2006/287 E. 2006/336 K. 31.05.2006 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2006/287
KARAR NO : 2006/336
KARAR TARİHİ : 31.05.2006

MAHKEMESİ : Gaziantep İş Mahkemesi
TARİHİ : 24/03/2006
NUMARASI : 2005/1956-2006/324
Taraflar arasındaki “kurum işleminin iptali ve tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Gaziantep İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 21.4.2005 gün ve 2004/1375-2005/615 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 13.9.2005 gün ve 2005/5491-8558 sayılı ilamı ile, (…01.01.1988-31.12.1992 tarihleri arasındaki 2925 sayılı yasaya tabi sigortalılık sonrası, 16.4.1993 tarihli başvurusuna dayalı olarak, 01.5.1993-Aralık 1998 tarihleri arasında, 506 sayılı Yasanın 85. maddesi uyarınca isteğe bağlı sigortalılık primlerini düzenli şekilde yatıran davacının, 506 sayılı Yasa kapsamında tescilinin bulunmadığı gerekçesiyle, isteğe bağlı sigortalılık süresinin iptali yoluna giden Kurum işleminin ortadan kaldırılması ve isteğe bağlı sigortalılığının geçerli olduğunun tespitine ilişkin istemi nedeniyle sürdürülen yargılama sonucunda, yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İsteğe bağlı sigortalılığın koşullarını belirleyen 506 sayılı Yasanın 85. maddesinin, davacının isteğe bağlı sigortalılık başvurusunda bulunduğu tarihteki içeriği, “ b) müracaat tarihinden önce 506 sayılı Kanuna göre tescil edilmiş olmak,” koşulunu da öngörmekte olup, 2925 sayılı Yasa gereğince sigortalı olanların 506 sayılı Yasa gereğince tescil edildiğinin kabulüne olanak bulunmadığı ve yasal statü oluşmadan yapılan prim ödemeleri davacıya herhangi bir hak kazandırmayacağından, 506 sayılı yasanın 85. maddesinin öngördüğü koşullara sahip olmayan ve anılan madde uyarınca isteğe bağlı sigortalı sayılmasına olanak bulunmayan davacının isteminin reddine karar verilmesi gereğinin gözetilmemiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Davacının, 1988-1992 yılları arasında 2925 sayılı Kanun kapsamında Tarım sigortalısı olduğu, 506 sayılı Kanuna göre tescili yapılmadan, 1.5.1993 tarihinden itibaren isteğe bağlı sigortalı olarak prim ödediği uyuşmazlık konusu değildir.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık; 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanunu kapsamında sigortalı olup, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa göre tescili bulunmayan davacının, anılan Kanunun 85.maddesi kapsamında isteğe bağlı sigortalılığına geçerlilik tanınıp tanınamayacağı noktasında toplanmaktadır.
Bilindiği üzere Ülkemizde çalışanlar, sosyal güvenlikleri yönünden çeşitli Sosyal Güvenlik Kuruluşları kapsamına alınmış ve her güvenlik kuruluşu, kapsam ve koşullarını belirlemiştir. Sosyal güvenliğin sağlanması yönünden, iradi sistem değil, belli koşulların oluşumuna bağlı olarak zorunlu sistem öngörülmüştür.
Bunun sonucu, kamusal statüde, kamuda çalışanlar, temelde T.C.Emekli Sandığı bünyesinde yer alırken; bağımsız olarak, tarımsal faaliyet dışı kendi adına kazanç sağlayan işte çalışanlar Bağ-Kur, hizmet akdine tabi çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu, tarımsal alanda kendi adlarına çalışanlar Bağ-Kur kapsamında yer almışlardır.
Kapsamda bulunan sigortalıların zorunlu sigortalılıkları yanında, isteğe bağlı sigortalılıkları da öngörülmüş ve tüm sigortalılar kendi tabi oldukları Kanun çerçevesinde korunma altına alınmışlardır.
Nitekim, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunun 2.maddesinde, kimlerin Kanun kapsamında olduğu açıkça ortaya konulmuş; buna göre, bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar, sigortalı sayılmışlardır.
Öte yandan, davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Kanunun 85.maddesinde; bir kimsenin malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına isteğe bağlı devam edebilmesi için, diğer koşulların yanında, başvuru tarihinden önce 506 sayılı Kanuna göre Sosyal Sigortalar Kurumuna zorunlu sigortalı olarak tescili öngörülmüştür.
Bu noktada tescilden amaç, az yukarıda açıklanan, 506 sayılı Kanunun 2.maddesinde belirtildiği biçimde zorunlu sigortalılık statüsünün önceden gerçekleşmiş bulunmasıdır. Zorunlu sigortalılığın oluşabilmesi için, Kanunun gerekli gördüğü biçimde bir sigortalılık statüsünün meydana gelmiş olması gereklidir.
Şu hale göre, 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanununa tabi sigortalılar ile, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa tabi sigortalılar, kendi tabi oldukları Kanun çerçevesinde korunma altına alındıklarından; 2925 sayılı Kanuna göre tescil edilme işleminin, 506 sayılı Kanun açısından da, aynı tür tescil işlemi olarak kabul edilmesine olanak bulunmamaktadır.
Esasen, 2925 sayılı Kanunun 39.maddesinde, anılan Kanunda hüküm bulunmayan hallerde uygulanacak 506 sayılı Kanunun maddeleri arasında, isteğe bağlı sigortalılığın koşullarını düzenleyen 85.maddesi gösterilmemiştir.
Bu itibarla, 2925 sayılı Kanun gereğince sigortalı olanların, 506 sayılı Kanunun 85.maddesinin öngördüğü koşullara sahip bulunmadığı açıktır.
Nitekim, Hukuk Genel Kurulu’nun 8.6.2005 gün, E:2005/21-323, K:2005/374 sayılı kararında da aynı ilke benimsenmiştir.
Tüm açıklamalar çerçevesinde somut durum değerlendirildiğinde; isteğe bağlı sigortalılık öncesinde 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanunu kapsamında sigortalı olan davacının, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa göre tescili bulunmadığı anlaşıldığından, anılan Kanunun 85.maddesi kapsamında isteğe bağlı sigortalı olarak kabulüne olanak yoktur.
Hal böyle olunca, Yerel Mahkemece, aynı yöne işaret eden ve Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, 31.05.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.