YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2006/235
KARAR NO : 2006/334
KARAR TARİHİ : 31.05.2006
MAHKEMESİ : Şişli 3. Aile Mahkemesi
TARİHİ : 02/12/2005
NUMARASI : 2005/865-1031
Taraflar arasındaki “boşanma” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Şişli 3. Aile Mahkemesince boşanma davasının kabulüne; müşterek çocuğun velayetinin davalıya verilmesine ve davacı ile şahsi münasebet tesisine; davalı ve müşterek çocuk yararına nafaka takdirine; davacının nafaka ve manevi tazminat taleplerinin reddi ile maddi tazminat ve ecrimisil istemi yönünden karar verilmesine yer olmadığına; davalının manevi tazminat talebinin reddi ile, maddi tazminat, mal rejimi tasfiyesi ve taşınmazların yarı payının tesciline dair talepler yönünden karar verilmesine yer olmadığına dair verilen 12.05.2004 gün ve 2003/159 E, 2004/594 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekillerince istenilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 07.03.2005 gün ve 2005/2448 E, 2005/3436 K. sayılı ilamı ile ; (…1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davalı kadının usulüne uygun harcı verilerek açılmış bir dava ve karşı davasının bulunmamasına göre davalı kadının tüm, davacı kocanın aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Davacının talep etmiş olduğu maddi tazminat boşanmanın eki niteliğinde değildir. Bu konuda başvurma harcı alınmıştır. Eksik nisbi harcı tamamlattırılmadan (Harçlar Kanunu md. 30 – 32) işin esası hakkında yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava; evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma istemine ilişkindir.
Davacı dava dilekçesinde, davalı ile evlendikleri 1996 yılından beri devam eden şiddetli geçimsizliğin son zamanlarda dayanılmaz boyutlara ulaştığını ileri sürerek, tarafların boşanmalarına ve müşterek çocuğun velayetinin kendisine verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş; aşamalarda davacı ve vekilince ibraz edilen dilekçelerde, ecrimisil ve manevi tazminat ile, müşterek evin alınması sırasında davacının yaptığı katkı karşılığı 20.000.000.000 TL maddi tazminata hükmedilmesi talep edilmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının evlilik birliğinin gerektirdiği yükümlülükleri yerine getirmediğini savunarak, tarafların boşanmalarına, müşterek çocuğun velayetinin müvekkiline verilmesi ile iştirak nafakası takdirini talep etmiş; aşamalarda ibraz ettiği dilekçelerinde maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
Mahkemenin, “boşanma davasının kabulüne; müşterek çocuğun velayetinin davalıya verilmesine ve davacı ile şahsi münasebet tesisine; davalı ve müşterek çocuk yararına nafaka takdirine; davacının nafaka ve manevi tazminat taleplerinin reddi ile maddi tazminat ve ecrimisil istemi yönünden karar verilmesine yer olmadığına; davalının manevi tazminat talebinin reddi ile, maddi tazminat, mal rejimi tasfiyesi ve taşınmazların yarı payının tesciline dair talepler yönünden karar verilmesine yer olmadığına” dair verdiği karar, Özel Dairece yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş; Yerel Mahkemece “boşanmanın fer’i niteliğinde olmayan, davacının maddi tazminat talebine ilişkin, harcı ödenerek açılmış bir dava bulunmadığı gibi, usulüne uygun bir ıslah talebi de olmadığından, bu konuda hüküm tesisine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle, direnme kararı verilmiştir.
Davacının, dava dilekçesinde yalnızca boşanma talebinde bulunduğu ve buna göre başvurma harcı alındığı; yargılama sırasında gerek davacı tarafından gerekse vekilince ibraz edilen 30.1.2003; 29.4.2003 ve 1.7.2003 tarihli dilekçelerde, müşterek ev alınırken davacının yaptığı katkı ve onarım giderleri karşılığı 20.000.000.000 TL maddi tazminat talep edilmesine karşın nispi harcın yatırılmadığı anlaşılmaktadır.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık; davacının maddi tazminat istemine ilişkin usulüne uygun açılmış bir dava bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Bilindiği ve 6.2.1984 gün 7/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nda da belirtildiği üzere, harca tabi olmayan davalarda hâkimin dava dilekçesini havale tarihinde; harca tabi davalarda ise, harcın ödendiği tarihte dava açılmış sayılır.
Harca tabi davalara ait dilekçe, bu safhadan sonra, esas defterine kaydedilerek onu takip eden işlemlere başlanabilecektir. O halde davanın, ancak harcı yatırıldıktan sonra açılmış sayılacağı duraksamadan uzaktır.
Genel kural bu olmakla birlikte, asıl davanın eki niteliğindeki talepler ayrıca harca tabi olmadığı gibi, ayrıca vekâlet ücretine de hükmedilemeyeceği kuşkusuzdur.
Bu noktada, boşanma davasının asıl konusuna bir takım yan sonuçların eklenmesi, diğer bir ifadeyle boşanma nedeniyle nafaka, maddi ve manevi tazminat, çocukların ana baba ile münasebetleri, karı koca mallarının tasfiyesinin talep ve hüküm altına alınması mümkündür. Boşanmaya hükmedilmedikçe, ikinci derecede kalan bu talepler hakkında karar verilmesi olanaklı değildir.
Şu hale göre; ancak boşanmanın eki niteliğindeki taleplerin ayrıca harca tabi olmadığı açıktır.
Somut olayda, dava dilekçesinde salt boşanma isteminde bulunan davacı, aşamalarda ibraz ettiği dilekçelerde, müşterek evin alınması sırasında yaptığı katkı karşılığı maddi tazminat talep etmiş, ne var ki harca ilişkin işlemleri yerine getirmemiştir.
Davacının maddi tazminat istemi ile, boşanma davasının dayandıkları hukuki ilişki ve maddi olaylar tamamen ayrı olduğundan; davacının tazminat talebi ayrı bir davanın konusunu teşkil etmektedir.
Bu itibarla, boşanmanın eki niteliğinde olmayan davacının maddi tazminat talebine ilişkin, usulüne uygun açılmış bir davadan söz edilmesi olanaklı değildir.
Hal böyle olunca; Yerel Mahkemece, davacının maddi tazminat talebi ile ilgili hüküm tesisine yer olmadığına dair verilen direnme kararı usul ve yasaya uygundur. Direnme kararı bu nedenle onanmalıdır.
S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli temyiz ilam harcının peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına 31.05.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.