YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2006/165
KARAR NO : 2006/213
KARAR TARİHİ : 19.04.2006
MAHKEMESİ : İzmir 5.Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 22/09/2005
NUMARASI : 2005/421 E- 534 K.
Taraflar arasındaki “menfi tespit ve senet iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir Asliye 5.Ticaret Mahkemesince davanın reddine dair verilen 23.10.2003 gün ve 2002/401-2003/885 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 04.11.2004 gün ve 2004/1379-11057 sayılı ilamı ile; (…Davacı vekili, davalı tarafın toplam 23.370.000.000.- TL. bedelli dört adet bonoya dayalı olarak üç ayrı icra dosyası üzerinden müvekkili aleyhine takibe geçtiğini, bonolardaki keşideciye ait imzaların müvekkili şirketi temsile yetkili kişiye ait bulunmadığını belirterek bonolardan dolayı müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tesbitine ve bonoların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, takibe konu bonoların müvekkili tarafından dava dışı ….Mühendislik Ltd.Şti.nden ciro yolu ile devralındığını, bonoları keşide eden S.. T..’ın davacı şirketi temsile yetkili bulunduğunu bildirerek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuş ve %40 oranında tazminatın davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, bonoları keşide eden dava dışı S..T..’ın davacı şirketi temsile yetkili olduğu gerekçesiyle davanın reddine, bono bedelleri toplamının %40’ı oranında tazminatın davacıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava konusu, lehdarı dava dışı ….Mühendislik Mak.İnş.San.Tic.Ltd.Şti. hamili davalı olan 16.9.2002 vade tarihli 10.800.000.000.-TL. bedelli bononun davacı şirket adına S.. T..tarafından düzenlenip imzalandığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık adı geçen kişinin davacı şirket adına kambiyo senedi düzenlemeye yetkili olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davacı şirket tarafından S..T..’a İzmir …Noterliğince düzenlenen 11.02.2002 tarihli vekaletname uyarınca “şirket adına her türlü ihaleye katılma, ihale gereklerini yerine getirme” konusunda yetki verildiği halde kambiyo senedi düzenleme yetkisi verilmemiştir.
Uyuşmazlığın çözümünde anılan vekaletname içeriğine göre dava dışı S.. T..’ ın ticari vekil mi yoksa ticari mümessil mi olduğunun saptanması önem arz etmektedir. Zira B.K.nun 453/2.maddesine göre ticari vekil açık yetki verilmedikçe kambiyo taahhütlerinde bulunamayacağı halde aynı yasanın 450/1.maddesi uyarınca ticari mümessil, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı müessese sahibi hesabına kambiyo taahhütlerinde bulunma yetkisini haiz sayılır.
Somut olayda yukarıda sözü edilen vekaletnameye göre bonoyu düzenleyen S..T..ın davacı şirketin ticari mümessili olduğunun kabulü mümkün değildir. Adı geçen B.K.nun 453/2. maddesi hükmüne göre ticari vekildir. Kendisine kambiyo taahhütlerinde bulunma yetkisi verilmemiştir.
Mahkemece açıklanan bu yön gözetilmeden yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, icra takibine konu edilen bonolardaki imzaların, borçlu şirketi kambiyo taahhüdü altına sokmaya yetkili olan kişiye ait bulunmadığı iddiasına dayalı, menfi tespit ve senet iptali istemine ilişkindir.
Davacı ….Mutfak San. ve Tic.Ltd.Şti. vekili, davalı tarafından davacı aleyhine üç ayrı dosya üzerinden icra takibi yapıldığını, takiplere konu edilen bonolardaki imzaların, davacı şirketi kambiyo taahhüdü altına sokmaya yetkili kişi olan V..K..a ait bulunmadığını ileri sürerek, takibe konu senetlerden dolayı davacının borçlu olmadığının tespitine ve senetlerin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı A..Ö..vekili, davaya konu senetlerdeki imzanın, davacı şirketin yetkilisi V.. K..’a değil, onun tarafından 11.02.2002 tarihli vekaletnameyle şirket temsilcisi olarak geniş yetkilerle donatılan S.. T..’a ait olduğunu, vekaletnamede verilen yetkilerin şirket adına bono tanzimini de içerdiğini; dava konusu senetlerin, dava dışı bir firma ile davacı arasında mutfak yapımına ilişkin alım ve montaj sözleşmesi işinin bedeli karşılığında düzenlendiğini ve davalıya alacağına karşılık olarak senet lehdarınca ciro edildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davacı vekili, cevaba cevap dilekçesinde, vekaletnamede vekil S..T..’a senet düzenleme ve borçlanma yetkilerinin verilmediğini, bu kişinin ticari mümessil de olmadığını ileri sürmüştür.
Yerel Mahkemece; davacı şirketi temsile yetkili V.. K..tarafından, S.. T..’a verilen vekaletnamede S..T..’ın davacı şirket adına her türlü işlemi yapmak üzere en geniş yetkilerle senet imzalamaya, ahzu kabza yetkili kılındığı, dolayısıyla davacı iddialarının yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; Özel Daire bu kararı yukarıdaki gerekçeyle bozmuştur.
Davalı tarafından, davacı şirket aleyhine İzmir 12.İcra Müdürlüğünün 2002/15352, 15353, 15354 esas sayılı takip dosyaları üzerinden 19.09.2002 tarihli takip talepnameleriyle kambiyo senetlerine mahsus yolla başlatılan icra takiplerinde, tümünün borçlusu davacı şirket, alacaklısı ise dava dışı … Mühendislik Makine İnş. San. ve Tic. Ltd.Şti. olan ve davalıya ciro edilen bonolara dayanıldığı; bu bonolarda davacı borçlu şirket adına atılan imzaların, davacı şirketi temsile yetkili V..K..a değil, onun tarafından şirket adına verilen 11.02.2002 tarihli vekaletnameyle vekil olarak atanan dava dışı S.. T..a ait olduğu, çekişmesizdir.
Bozma ve direnme kararlarının içerik ve kapsamlarına göre, Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, vekaletname kapsamına ve tanınan yetkilere göre, S.. T..’ın davacı şirketin ticari vekili mi, yoksa ticari mümessili mi olduğu; bu konuda yapılacak saptamaya göre de, takip ve dava konusu bonoları düzenleme yetkisine sahip bulunup, bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Söz konusu 11.02.2002 tarihli vekaletnamenin, vekil S..T..’a verilmiş olan yetkilerle ilgili bölümü aynen “…Her nevi ihalelere, pazarlıklara, artırma ve eksiltmelere, müzayedelere şirketimizi temsilen iştirak etmeye, dilediği miktar kadar arttırma ve eksiltmelerde bulunmaya pey sürmeye, teminat bedellerini yatırmaya geçici teminatı kati teminata dönüştürmeye, gerektiğinde yatırmış bulunduğumuz teminat bedelleri ile banka teminat mektuplarını geri istemeye, almaya, ahzu kabza yatırılması gereken vergi resim, harç ve ceza ücretleri ile sair ücretleri yatırmaya, fazla yatırılanları veya iadesi gerekenleri geri almaya, ahzu kabza, sulh ve ibraya, ihalesi şirketimiz uhdesinde kalmış ve kalacak olan işler ile ilgili olarak ihale makam ve mercileri ile karşılıklı olarak düzenlenecek sözleşme, şartname, tutanak, mukavelename ve eklerini imza etmeye, neticelerini istemeye, teslim almaya, ihale konusu malların tesliminde hazır bulunmaya, kurulacak komisyon nezdinde alınacak kararları kabule veya redde, tutanak ve raporlarını imza etmeye, istihkak ve hak ediş rapor ve belgelerini düzenlemeye, imza almaya şirketimiz adına tahakkuk ettirilmiş veya ettirilecek olan istihkak hak ediş bedellerini istemeye, ahzu kabza, sulh ve ibraya, gerektiğinde ihalelerden çekilmeye, bu konuda beyan ve taahhütlerde bulunmaya, ihale konusu işlerle ilgili olarak ilgili idarelerce tarafımızdan düzenlenmesi istenilecek olan her türlü evrak kayıt ve kuyudatları beyan ve taahhütname, muvafakatname ve eklerini düzenlemeye, imzalar atmaya, ücretlerini ödemeye,ihale bedelleri çek olarak verildiğinde çekleri ilgili bankalardan tahsil etmeye, ahzu kabza, imzaya istihkak bedellerini dilediğine dilediği bedel ve şartlarla devir- teslim etmeye, sözleşmelerini imza etmeye, ilgili mercilere kayıt ve bildirimlerini yaptırmaya, imzalar atmaya,
Keza şirketimizin imal ederek satışını yapmış olduğu veya ileride satışını yapacak olduğu mallar ile ilgili olarak dilediği özel ve tüzel kişiler, şirketler, resmi kurum ve kuruluşlar, kooperatifler ve sair resmi kuruluş ve merciler ile ilgili sözleşmeler (imal, satış ve montaj sözleşmeleri), protokoller yapmaya, şartlarını tayin ve tespite ek ve düzeltmeler yapmaya, dilerse sözleşmeleri feshetmeye, fesihnameleri imzalamaya, taahhütlerde bulunmaya, sözleşme mukabili satılacak olan malları nakil ettirmeye,satım ve nakli yapılmış ve yapılacak olan mallar ile ilgili olarak doğmuş ve doğacak belgeli ve belgesiz her türlü alacaklarımızı tahsil etmeye, ahzu kabza, sulh ve ibraya, imzalanması gereken evrak ve belgeleri imzalamaya, ibra vermeye, icabında çek kabul etmeye, çekleri ilgili bankalardan tahsil etmeye, ahzu kabza, alacaklarımızın havale edilmesi durumunda ilgili bankalardan havaleleri tahsile, ahzu kabza, yukarıda yazılı hususlar veya sair hususlardan dolayı ihtarname, ihbarname keşide etmeye, cevap vermeye, tebliğ ve tebellüğe, teslim ve tesellüme mezun ve yetkili olmak üzere…S.. T..’ı şirketimiz adına vekil olarak tayin ettim…” şeklindedir.
Bu vekaletnamede dava dışı vekile verilen yetkilerin iki ana grupta toplandığı; vekaletnamenin birinci bölümünde davacı şirket adına ihalelere katılma ve gereklerini yerine getirme, ikinci bölümünde ise davacı şirketin imal ve satışını yaptığı mallar yönünden ve bu kapsamlarla sınırlı olmak üzere gerekli işlemleri yapma konusunda yetkiler verildiği; ancak, davacı şirket adına kambiyo taahhüdünde bulunma yetkisinin tanınmadığı açıkça görülmektedir.
Uyuşmazlığın üzerinde toplandığı yön itibariyle, öncelikle ticari vekil ve ticari mümessil kavramları hakkında şu genel açıklamaların yapılmasında yarar görülmüştür:
Ticari hayattaki yoğunluk ve karmaşıklık, ticari işletme sahibinin, belirli bir büyüklüğe ulaşmış olan işletmesini tek başına yönetmesini neredeyse imkansızlaştırdığı için, çeşitli yardımcıların kullanması zorunlu hale gelmektedir. Ticari mümessil ve ticari vekil, bu yardımcılardan ikisidir.
Gerek ticari mümessillik ve ticari vekillik; gerekse diğer yardımcılıklar (örneğin komisyoncu, acente gibi) Borçlar Kanunu’nun 32.maddesinde düzenlenmiş olan temsil müessesesinin, ticari hayatın söz konusu gereklerinden kaynaklanan, bu gerekliliklere uydurulmuş özel türleridir. Önemli bir ortak yön olarak, hem ticari mümessillik ve hem de ticari vekillik, tek taraflı bir hukuki işlemle verilen bir temsil yetkisini içerirler ve bu temsil yetkisinin verilmesinde etken olan alt ilişkiden bağımsız bir nitelik taşırlar.
Ticari mümessil, Borçlar Kanunu’nun 449/1.maddesinde, “Bir ticarethane veya fabrika veya ticari şekilde işletilen diğer bir müessese sahibi tarafından işlerini idare ve müessesenin imzasını kullanarak bilvekale imza vazetmek üzere sarih veya zımni kendisine mezuniyet verilen kimse” olarak tanımlanmış; maddenin 2.fıkrasında, “Müessese sahibi, vekaletnameyi ticaret siciline kaydettirmeye mecburdur. Ancak kayıttan evvel dahi mümessilin muameleleri ile mülzemdir.” hükmüne yer verilmiştir.
Ticari vekil ise, Borçlar Kanunu’nun 453/1.maddesindeki tanıma göre, “Ticari mümessil sıfatını haiz olmaksızın bir ticarethane veya fabrika veya ticari şekilde işletilen diğer bir müessese sahibi tarafından müessesenin bütün işleri veya muayyen bazı muameleleri için temsile memur edilen kimse”dir. Maddenin 2. fıkrasında, ticari vekilin yetkilerinin mutad işlerin tümünü kapsadığı, ancak, açık bir yetki verilmedikçe ticari vekilin bazı işlemleri yapamayacağı belirtilmiştir. Tahdidi olarak gösterilen, özel yetkiyi gerektiren işlerden biri de, kambiyo taahhüdünde bulunmaktır.
Borçlar Kanunu’nun bu tanımlamaları itibariyle, ticari mümessil ve ticari vekil arasında (görülmekte olan davaya konu uyuşmazlıkla sınırlı olarak), ana hatlarıyla şu farkların bulunduğu görülmektedir:
Ticari mümessilin, bir işletmenin tüm işlerini idareyle görevlendirilmesine ve böylece, işletmenin belirli yetkilere sahip “idarecisi” niteliğinde olmasına ve adeta işletmenin sahibi imiş gibi işletme konusuna giren tüm işlemleri (B.K. nun 451.maddesindeki sınırlamalar dışında) yapabilme yetkisine sahip bulunmasına karşın, ticari vekilin temsil yetkisi, işletmenin olağan işleriyle sınırlıdır; ticari vekil, işletmenin yönetimine ve yürütülmesine ilişkin yetkilere sahip değildir. Dolayısıyla, ticari mümessil işletmenin olağan ve olağanüstü nitelikteki bütün işlerini yapma yetkisine sahip olduğu halde, ticari vekil, kural olarak sadece olağan işleri yapabilir; ticari vekilin, olağan işler dışında kalan alanlarda işletmeyi temsilen işlem yapabilmesi, ancak, işletme sahibince o konuda özel olarak yetkilendirilmesiyle mümkündür. Bir başka fark da şudur: Ticari temsilcinin tersine ticari vekil, ticaret siciline tescil edilemez.
Borçlar Kanunu’nun 453/2. maddesindeki açık hükme göre de, ticari vekilin müvekkilini kambiyo taahhüdü altına sokabilmesi için, bu konuda kendisine açıkça yetki verilmiş olması şarttır. Oysa, ticari mümessilin kambiyo taahhüdünde bulunabilmesi, o yönde açık ve ayrıca verilmiş bir yetkinin varlığına bağlı değildir (Tacir yardımcıları, ticari mümessil ve ticari vekil kavramları hakkında, bu kararın yazımında da yararlanılan ayrıntılı açıklamalar için, bkz: Prof. Dr. Feyzi Necmeddin Feyzioğlu, Ticari Mümessiller ve Diğer Ticari Vekiller, Ord. Prof. Dr. Halil Arslanlı’nın Anısına Armağan, İ.Ü.H.F. Yayını, Fakülteler Matbaası, İstanbul 1978, sh: 407 ve devamı; Prof. Dr. Sabih Arkan, Ticari İşletme Hukuku, 6. Baskı, Sözkesen Matbaası, Ankara 2001, sh: 167 ve devamı; Prof. Dr. Ünal Tekinalp, Kambiyo Senetlerinde Temsile İlişkin Bazı Sorunlar, Temsil ve Uygulamada Vekalete İlişkin Sorunlar Semyozyumu, 14-16 Haziran 1976, İÜHF Yayını, Sulhi Garan Matbaası, İstanbul 1977, sh: 35 ve devamı; Dr. İsmail Kırca, Ticari Mümessillik, Yetkin Yayınları, Ankara 1996, sh: 33 ve devamı).
Yukarıda değinildiği üzere, gerek ticari mümessilin ve gerekse ticari vekilin temsil yetkisi, işletme sahibinin (tüzel kişiliğe sahip işletmelerde, temsile yetkili olanın) taraflı bir hukuki işlemine dayalıdır. Herhangi bir şekil şartına tabi olmamakla birlikte, Yasal düzenlemeler çerçevesindeki yerleşik uygulamada, işletme sahibinin bu konudaki tek taraflı hukuki işleminin, genellikle yazılı bir vekaletname verilmesi şeklinde tezahür ettiği bilinmektedir. Nitekim, somut olayda da, davacı şirket yetkilisince dava dışı S.. T..’a verilmiş bir vekaletname söz konusudur.
Vurgulanmalıdır ki; yukarıda yapılan açıklamaların da ortaya koyduğu gibi, bir kişinin ticari vekil mi, yoksa ticari mümessil mi olduğunun çekişmeli bulunduğu hallerde, öncelikle, o kişiye işletme sahibi (veya işletmeyi temsile yetkili kişi) tarafından verilen yetkilerin içerik ve kapsamları dikkate alınarak bir değerlendirme yapılmalıdır.
Eğer, verilen yetkiler, işletmenin hem olağan ve hem de olağanüstü nitelikteki bütün işlerinin idare edilmesine olanak tanıyan bir içerik ve genişlikte ise, ortada ticari mümessilin bulunduğu; buna karşılık, sadece olağan işlerle sınırlı bir yetki verilmiş ise, ticari vekilden söz edilmesi gerektiği kabul edilmelidir. Yeri gelmişken şu da belirtilmelidir ki; olağan işlerin neler olduğunun belirlenmesinde, hem işletmenin niteliği, iş hacmi gibi unsurlar, hem de, yapılacak işlemlerin türü ve değeri göz önüne alınmalıdır. Örneğin, işletmenin satış politikasında değişikliğe gitmek, işletmede kullanılan makineleri daha yeni teknolojiyle üretilmiş olanlarla değiştirmek konusunda sözleşmeler yapmak, olağanüstü nitelikteki işlemlerden sayılmaktadır.
Somut olay bu çerçevede değerlendirildiğinde:
Davacı şirket yetkilisi V.. K.. tarafından, davadaki menfi tespit istemine konu bonoları davacı şirket adına imzalayan dava dışı S..T..’a verilen 11.2.2002 tarihli vekaletnamede tanınan yetkiler; davacı şirket adına ihalelere katılıp, ihalelerin gerektirdiği işlemleri gerçekleştirmekle ve davacı şirketin imal ederek sattığı mallarla ilgili bazı işleri yapmakla sınırlıdır. Bu kapsama göre, S.. T’ın işletmenin tüm.. işlerini idareyle görevlendirilmiş olduğundan ve böylece, işletmenin belirli yetkilere sahip “idarecisi” niteliğini taşıdığından söz edilemez. Dolayısıyla, anılan kişinin ticari mümessil olmadığının, şirketin ticari vekili durumunda bulunduğunun kabulü zorunludur. Verilen vekaletnamede, kendisine, mutad işler yönünden geniş yetkiler tanınmış olması da bu sonuca etkili değildir.
Ticari vekil, yukarıda değinildiği üzere, açıkça yetki verilmedikçe, müvekkili adına kambiyo taahhüdünde bulunamaz. Yine yukarıda değinildiği gibi, anılan vekaletnamede, ticari vekil durumundaki Sıtkı Talas’a, davacı şirket adına kambiyo taahhüdünde bulunma yetkisi verilmemiştir.
Hal böyle olunca, S..T.. tarafından düzenlenen davaya konu bonoların, davacı Şirketi borç altına sokması mümkün değildir.
Yerel Mahkemece, aynı gerekçeye dayalı Özel Daire bozma ilamına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile,direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine; 19.04.2006 gününde, bozmada oybirliğiyle, bozma sebebinde oyçokluğuyla karar verildi.