YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2006/128
KARAR NO : 2006/133
KARAR TARİHİ : 05.04.2006
Mahkemesi : Şanlıurfa 1.Asliye Hukuk Mahkemesi
Günü : 29.11.2005
Sayısı : 677-643
Taraflar arasındaki “tapu iptali tescil“ davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Şanlıurfa 1.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 29.3.2005 gün ve 2003/435 E, 2005/222 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 11.7.2005 gün ve 2005/4802 E. 5305 K. sayılı ilamı ile, (…Davacı vekili, davaya konu 2338 parselin 42 yıl önce davacı tarafından imar ihya edildiğini, o tarihten beri davacının zilyet ve tasarrufu altında bulunduğunu; ancak, taşınmazın Karaköprü Belediye Başkanlığı tarafından Hazine aleyhine açılan tescil davası sonucunda Şanlıurfa 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/377 esas ve 2002/1055 karar sayılı kesinleşmiş ilamı ile davalı Belediye adına tescil edildiğini açıklayarak, davalı Belediye üzerindeki tapu kaydının iptali ile vekil edeni adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Karaköprü Belediye Başkanlığı vekili, taşınmazın hükmen belediye adına tescil edildiğini, böyle bir yerin zilyetlikle kazanılmayacağını, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Belediye temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Davaya konu taşınmazın 1962 yılında yapılan kadastro çalışmaları esnasında taşlık olarak tespit dışı bırakıldığı, Karaköprü Belediye Başkanlığı tarafından Hazine aleyhine açılan ve Hakem sıfatı ile karara bağlanan Şanlıurfa 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 01.10.2002 gün 2000/180 esas ve 2002/977 karar sayılı mülkiyetin tespiti davası ve buna bağlı olarak açılan ve Şanlıurfa 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 23.10.2002 gün 1999/377 esas ve 2002/1055 karar sayılı dosyası ile görülen tescil davası neticesinde Karaköprü Belediye Başkanlığı adına tapuya tescil edilmiştir. Bilahare imar çalışmaları sonucu bu parsel 3718 ve 3704 parsellere revizyon görmüştür. Davacının tescil talep ettiği yer iki parseli de kapsamaktadır.
Az önce bahsedilen Şanlıurfa 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/180 esas, 2002/977 karar sayılı Belediye Başkanlığı ile Hazine arasında görülen 21.10.2002 tarihinde kesinleşen hakem kararına göre dava konusu taşınmaz Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden bulunması, 775 sayılı Yasanın 3/1.maddesi gereğince mülkiyeti de Belediyeye geçtiğinden bahisle Belediye adına tesciline karar verilmiştir. Bu dosya üzerinden yapılan keşifte dinlenen mahalli bilirkişi H.. K..ve tanık M..D.. dava konusu yerin köylülerin hayvan otlattığı kıraç bir yer olduğunu, buraların hiçbir zaman özel mülkiyete konu olmadığını ifade etmişlerdir. Bu keşif sırasında dinlenen Ziraat Mühendisi A.. Ç..de aynı şekilde “… parselin sürülmemiş, yer yer kayalık, toprak kısımlarının yoğun bir şekilde küçük küçük yapıda taşlarla ve çakıllarla kaplı olduğunu, arazinin toprak üstü veriminin toprak işlemeye elverişli olmadığını ve parselin herhangi bir yerinin imar-ihya edilmediğini; taşlardan temizlenmediğini, ayrıca parsel üzerinde bitki örtüsünün de olmadığını, bu hali ile tarımsal faaliyetlere elverişli olmadığını…” beyan etmiştir. Bu açıklamalar ve deliller her ne kadar hakem sıfatı ile görülen davada davacı bakımından kesin hüküm sonuçlarını doğurmaz ise de taşınmazını niteliği bakımından güçlü delildir. Eldeki bu dosyada dinlenen ziraatçi bilirkişi N.. C..’ın 22.02.2004 tarihli keşfi müteakip hazırladığı 22.03.2005 tarihli raporunda taşınmazın niteliğini çok farklı bir biçimde tarif etmesi ve taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında olmayan üçüncü sınıf tarım arazisi bağ ve fıstık bahçesi olarak göstermesi açık bir çelişki olup bu rapora değer verilemez.
Gerek hakem sıfatı ile görülen davada dinlenen mahalli bilirkişi ve tanıkların beyanları ve gerekse Ziraat Mühendisi bilirkişi A.. Ç..’nin hakem sıfatıyla görülen davada hazırladığı rapor davacının bu yeri dava tarihinden 20 yıl önce imar-ihya etmediği ve zilyetlik suretiyle elinde bulundurmadığı kanaatini uyandırmaktadır. Bu nedenle davanın reddine karar vermek gerekirken kabulüne karar verilmiş olması doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Belediye temsilcisinin temyiz itirazları yerindedir…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre,Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken,önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ:Davalının temyiz itirazlarının kabulü ile,direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA,istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 5.4. 2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.