YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2006/110
KARAR NO : 2006/122
KARAR TARİHİ : 05.04.2006
MAHKEMESİ : İzmir 4.İcra Mahkemesi
TARİHİ : 14/09/2005
NUMARASI : 2005/483 E- 562 K.
Taraflar arasındaki “takibin iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 4.İcra Mahkemesince istemin kabulüne dair verilen 02.12.2004 gün ve 2004/382-567 sayılı kararın incelenmesi karşı taraf/alacaklı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 04.03.2005 gün ve 2005/878-4439 sayılı ilamı ile; (…4389 Sayılı Kanuna 5020 S.K.nun 27.maddesi ile eklenen Ek. 5.maddesinde (Kamu bankalarında “tasfiye halindeki Emlak Bankası A.Ş. dahil” ve sermayesinin yarıdan fazlası kamu kurum ve kuruluşlarına ait olan yada hisselerinin çoğunluğu üzerinde bu kurum ve kuruluşların idare ve temsil yetkisi bulunan ve özel kanunla kurulmuş bankalarda bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce bankacılık teamüllerine göre teminatlı ve/veya yetersiz teminatlı kredi kullanıp da vadesi geçtiği halde henüz ödenmemiş, süresi uzatılmamış veya yeniden yapılandırılmamış kredileri kullananlar yada yeniden yapılandırma şartlarını ihlal edenler ile münferit veya karşılıklı verilen banka teminat mektupları, kabul kredileri ve avaller, taşınır ve taşınmaz rehni, ipotek, üst hakkı, intifa hakkı ve oturma hakkı gibi her türlü sınırlı ayni hak tesisine ilişkin sözleşmeden doğan haklarında diğer bankaların ve üçüncü kişilerin muvazaadan ari hakları aleyhine olmamak üzere Fon ve Hazine alacaklarına ilişkin tedbir, takip ve tahsil hükümleri bankalarınca uygulanır.) hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda alacaklı, T. Vakıflar Bankası A.Ş. yasanın anılan maddesi kapsamındadır. “5020 Sayılı Bankalar Kanununu ek madde 3 ‘te bu kanundan kaynaklanan fon alacaklarına ve bu kanuna göre hazine alacağı sayılan alacaklara ilişkin dava ve takiplerde zamanaşımı süresi 20 yıldır. Fon alacakları ve bu kanuna göre hazine alacağı sayılan alacaklar bakımından bu sürenin başlangıcı fon tarafından ödeme yapılmasına veya yapılacak olmasına sebebiyet veren kişilerin fiillerinin gerçekleştirdiği tarihten itibaren başlar.” hükmünü içermektedir. Somut olayda fiilin gerçekleştiği tarih takip konusu çekin keşide tarihi olup bu tarihten itibaren de yasada belirtilen 20 yıllık süre henüz dolmamış ve zamanaşımı gerçekleşmemiştir. Zira, yasa zamanaşımını hazine alacakları için geriye çekmiş bulunmaktadır 0 halde, Mahkemece, istemin reddi yerine kabulüne karar verilmesi yukarıda açıklanan yasal düzenleme karşısında isabetsizdir…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir
TEMYİZ EDEN : Karşı taraf/alacaklı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
İstek, özü itibariyle çeke dayalı takibin zamanaşımına uğradığı iddiasına dayalıdır.
Mahkemece, takipten sonra 6 (altı) aylık zamanaşımının gerçekleştiği kabul edilerek “şikayetin kabulüne icra takibinin davacı yönünden iptaline, icranın geri bırakılmasına..” karar verilmiş; Özel Daire ise 5020 sayılı Yasayla değişik 4389 sayılı Kanunun Ek Madde 5 ve Ek Madde 3 maddelerine dayanarak, çek keşide tarihinden itibaren 20 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar vermiştir.
Mahkeme önceki kararında direnmiş; hükmü karşı taraf/alacaklı banka vekili temyize getirmiştir.
Davanın devamı sırasında 4389 sayılı Kanun ve bunu değiştiren tüm kanunlar 01.11.2005 gün ve 25983 sayılı resmi gazetede yayımlanan 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ile yürürlükten kaldırılmıştır. 5411 sayılı Kanun 5472 sayılı Kanunla değişikliğe uğramış, bu değişiklik 14.03.2006 tarih ve 26108 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık;
Açıklanan yasal düzenlemeler de nazara alınarak şikayete konu çeke dayalı takipte uygulanacak zamanaşımı süresinin; takip dosyasındaki son işlem tarihinden itibaren 6 ay mı, yoksa Bankacılık Kanunu hükümleri de nazara alınarak çekin keşide tarihinden başlayarak 20 yıl mı olduğu, noktasında toplanmaktadır.
Öncelikle; alacaklı bankanın ve alacağının yasal konumunun belirlenmesine yönelik olarak, 4389 sayılı Bankalar Kanunu ve bu kanunu değiştiren tüm kanunlar ile 01.11.2005 gün ve 25983 sayılı resmi gazetede yayımlanarak bu kanunları yürürlükten kaldıran 5472 sayılı kanunla değişik 5411 sayılı Bankacılık Kanununun ilgili hükümlerinin irdelenmesinde yarar vardır.
4389 Sayılı Bankalar Kanunu’na 5020 S.K.nun 27.maddesi ile eklenen Ek. 5.maddede;
“Kamu bankalarında “tasfiye halindeki Emlak Bankası A.Ş. dahil” ve sermayesinin yarıdan fazlası kamu kurum ve kuruluşlarına ait olan yada hisselerinin çoğunluğu üzerinde bu kurum ve kuruluşların idare ve temsil yetkisi bulunan ve özel kanunla kurulmuş bankalarda bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce bankacılık teamüllerine göre teminatlı ve/veya yetersiz teminatlı kredi kullanıp da vadesi geçtiği halde henüz ödenmemiş, süresi uzatılmamış veya yeniden yapılandırılmamış kredileri kullananlar yada yeniden yapılandırma şartlarını ihlal edenler ile münferit veya karşılıklı verilen banka teminat mektupları, kabul kredileri ve avaller, taşınır ve taşınmaz rehni, ipotek, üst hakkı, intifa hakkı ve oturma hakkı gibi her türlü sınırlı ayni hak tesisine ilişkin sözleşmeden doğan haklarında diğer bankaların ve üçüncü kişilerin muvazaadan ari hakları aleyhine olmamak üzere Fon ve Hazine alacaklarına ilişkin tedbir, takip ve tahsil hükümleri bankalarınca uygulanır.”
Denilmekte;
5020 Sayılı Kanunla eklenen ek madde 3 ‘te de;
“…Bu kanundan kaynaklanan fon alacaklarına ve bu kanuna göre hazine alacağı sayılan alacaklara ilişkin dava ve takiplerde zamanaşımı süresi 20 yıldır. Fon alacakları ve bu kanuna göre hazine alacağı sayılan alacaklar bakımından bu sürenin başlangıcı fon tarafından ödeme yapılmasına veya yapılacak olmasına sebebiyet veren kişilerin fiillerinin gerçekleştirdiği tarihten itibaren başlar.”
Hükmü yer almaktadır.
Davanın devamı sırasında 01.11.2005 gün ve 25983 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ile 4389 sayılı Bankalar Kanunu ve bunu değiştiren tüm kanunlar, bu kanunun geçici maddelerindeki düzenlemeler hariç olmak üzere yürürlükten kaldırılmış; 5411 sayılı kanun 5472 sayılı kanunla değişikliğe uğrayarak, bu değişiklik de 14.03.2006 tarih ve 26108 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.
5411 sayılı Bankacılık Kanununun;
“Yürürlük “ başlıklı 170. maddesinde;
“Bu kanunun;90 ve 91 inci maddeleri bu Kanunun yayımı tarihinden iki ay içinde, 168 inci maddesinin (B),(C),(D) ve (E) fıkraları 01.01.2006 tarihinde, diğer maddeleri yayımı tarihinde yürürlüğe girer.”
“Zamanaşımı” başlıklı 141. maddesinde;
“Bu kanundan kaynaklanan fon alacaklarına ilişkin dava ve takiplerde zamanaşımı süresi yirmi yıldır.”
“Kaldırılan ve Değiştirilen Hükümler” başlıklı 168. maddesinde A fıkrasında;
“Bu kanunun geçici maddelerindeki düzenlemeler hariç olmak üzere, 18.06.1999 tarihli 4389 sayılı Bankalar Kanunu ile ek ve değişiklikleri yürürlükten kaldırılmıştır.”
Geçici madde 11’de;
“Bu Kanunun yayımı tarihinden önce, 26.12.2003 tarihine kadar temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi Fona intikal eden ve/veya bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izin ve yetkileri ilişkili Bakan, Bakanlar Kurulu veya Kurul tarafından kaldırılarak tasfiyeleri Fon eliyle yürütülen veya Fon tarafından tasfiye işlemleri başlatılan bankalar hakkında başlatılan işlemler sonuçlanıncaya ve her türlü Fon alacakları tahsil edilinceye kadar bu Kanunla yürürlükten kaldırılan 4389 sayılı Kanunun 14, 15, 15/a, 16, 17, 17/a ve 18 inci maddeleri, ek 1, 2, 3, 4, 5 ve 6 ncı maddeleri ile geçici 4 üncü maddesi hükümlerinin uygulanmasına devam edilir…..”
Geçici Madde 13’te;
“Sermayesinin yarıdan fazlası kamu kurum ve kuruluşlarına ait olan ya da hisselerinin çoğunluğu üzerinde bu kurum ve kuruluşların idare ve temsil yetkisi bulunan ve özel kanunla kurulmuş bankalarda (Tasfiye Hâlinde T. Emlak Bankası A.Ş. dâhil ) 26.12.2003 tarihinden önce bankacılık teamüllerine göre teminatlı ve/veya yetersiz teminatlı kredi kullanıp da vadesi geçtiği halde henüz ödenmemiş, süresi uzatılmamış veya yeniden yapılandırılmamış kredileri kullananlar ya da yeniden yapılandırma şartlarını ihlal edenler ile münferit veya karşılıklı verilen banka teminat mektupları, kabul kredileri ve avaller, taşınır ve taşınmaz rehni, ipotek, üst hakkı, intifa hakkı ve oturma hakkı gibi her türlü sınırlı aynî hak tesisine ilişkin sözleşmeden doğan hakların da diğer bankaların ve üçüncü kişilerin muvazaadan arî hakları aleyhine olmamak üzere Fon alacaklarının tahsiline ilişkin 123, 134, 136, 137, 138, 140, 142 ve 165 inci madde hükümleri, tasarrufun iptali davalarında aciz vesikası şartı aranmaması, tüzel kişilerin kanunî temsilcileri ile borçlu ve borçla diğer ilgililerin yurt dışına çıkmasını yasaklama dâhil bankalarınca uygulanır.”
Geçici madde 16’da;
“Bu kanun ile Fon alacağının tahsili bakımından yarar görülerek zamanaşımı ve diğer konularda fon lehine getirilen hükümler makable şamildir.”
Hükümleri yer almaktadır.
Görüldüğü üzere; 5411 sayılı Bankacılık Kanunu, bu kanunun geçici maddelerindeki düzenlemeler hariç olmak üzere, 18.06.1999 tarihli 4389 sayılı Bankalar Kanunu ile ek ve değişikliklerini yürürlükten kaldırmıştır. Yukarıya içerikleri aynen alınan geçici maddeler hükümlerinde ise, açıkça 4389 sayılı Kanunun ek 1, 2, 3, 4, 5 ve 6 ncı maddeleri ile geçici 4 üncü maddesi hükümlerinin uygulanmasına devam edileceği ifade edilmiştir.
Uygulanmaya devam edilecek hükümlerden 4389 sayılı Kanun ek 5.madde kapsamına alacaklı T.Vakıflar Bankası A.Ş. de girmektedir. Bunun sonucu olarak, yine aynı Kanunun 5020 sayılı yasa ile eklenen Ek madde 3’te yer alan; bu kanundan kaynaklanan fon alacaklarına ve bu kanuna göre hazine alacağı sayılan alacaklara ilişkin dava ve takiplerde zamanaşımı süresinin 20 yıl olduğunu ifade eden hükmün de alacaklı yönünden uygulanacağının kabulü gerekir. Zira, açıklanan bu hükümleri ayakta tutarak yürürlüğe giren 5411 sayılı Bankacılık Kanunu, yukarıya aynen alınan Geçici Madde 16’da da açıkça bu alacaklar yönünden getirilen fon lehine hükümlerin fon alacakları yönünden geçmişe etkili olacağını düzenlemiştir. Bu hükümden hazine alacaklarını ayrı düşünmek, ayakta tutulan eski yasa hükümleri de birlikte değerlendirildiğinde olanaklı değildir. Bu bakımdan 5411 sayılı Kanunun geçici madde 16’nın hazine alacakları yönünden de geçerli olduğu belirgindir.
Uyuşmazlığın çözümünde ayakta bırakılan eski yasa hükümleri ile 5411 sayılı Bankacılık Kanunu hükümlerinin birlikte ele alınıp, sonuca varılması gerekmektedir. Zira, yasa koyucunun geriye etkililik unsurunu açıkça getirmiş olması, bu alacakların tahsilinin sağlanması amacını ortaya koymaktadır. Şu durumda, geriye etkililiği (makable şamil olmayı) kabul eden 5411 sayılı yasanın bu açık hükmü karşısında yürürlük tarihi bu hükümler yönünden yayım tarihi olmakla birlikte, etkisini yayım tarihinden önceki alacaklar yönünden doğuracağının kabulü gerekir.
Eş söyleyişle; ayakta tutulan 4389 sayılı Kanun ve bu kanunu değiştiren 5020 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde alacaklı bankanın alacağı hazine alacağı sayılmaktadır ve bunlar tıpkı fon alacakları hükmünde kabul edilerek fon alacaklarına ilişkin dava ve takipler için 5020 sayılı Kanun ek madde 3 hükmünde yer alıp, 5411 sayılı Kanunun 141.maddesinde de aynen kabul edilen 20 yıllık zamanaşımı süresi bunlar için de uygulanacaktır. Bu süre, yine 5411 sayılı Kanun geçici madde 16’da yer alan açık hüküm gereği, geçmişe etkisi kabul edilerek fiilin gerçekleştiği tarihten başlayacaktır.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında;
Alacaklı Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O. 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ile kaldırılmayarak yürürlükte bırakılan 4389 sayılı Kanuna 5020 sayılı Kanunun 27. maddesi ile eklenen Ek 5.maddesi kapsamında olup, hazine ve fon alacaklarına uygulanan hükümlerin bu banka alacaklarına da uygulanacağı kabul edilmiştir. Yine aynı kanun Ek madde 3’te getirilen 5411 sayılı Kanunun 141.maddesi ile de kabul edilen 20 yıllık zamanaşımı süresi bu bankanın alacağı yönünden de uygulanacaktır. Geçmişe etkili olacağı 5411 sayılı Kanunda açıkça kabul edilen bu lehe hükümler gereğince, fiilin gerçekleştiği takip konusu çekin keşide tarihi olan 31.12.2000 tarihinden itibaren kanunda belirtilen 20 yıllık süre henüz dolmamış ve zamanaşımı gerçekleşmemiştir. Mahkemenin, Hazine alacakları için zamanaşımını geriye çeken açık kanun hükmünü nazara alarak talebin reddi yerine, bu hükümlere aykırı olarak takibin kesinleşmesinden sonraki zamanaşımı itirazının kabulü ile icranın istekli borçlu yönünden geri bırakılmasına karar vermesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
S O N U Ç : Karşı taraf/alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 05.04.2006 gününde, oybirliği ile karar verildi.