Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2005/766 E. 2006/16 K. – T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2005/766
KARAR NO : 2006/16
KARAR TARİHİ : –

Mahkemesi : Ankara 10.İş Mahkemesi
Günü : 23.06.2005
Sayısı : 2004/1329 E- 2005/673 K.
Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 10.İş Mahkemesince davanın kısmen reddine karar verilmesine yer olmadığına dair verilen 16.03.2004 gün ve 2002/968 E-2004/77 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10.Hukuk Dairesinin 14.09.2004 gün ve 2004/5097-7405 sayılı ilamı ile;
(…06.02.1990 tarihinden itibaren Türk Ticaret Bankası A.Ş. çalışanıyken, 15.09.2001 tarihinde hizmet akdi feshedilen davacının, ücretlerinden yapılan kesintiler ile işveren iştirak payı olarak davalı Türk Ticaret Bankası Munzam Sosyal Güvenlik Emekli ve Yardım Sandığı Vakfı’na yatırılan paranın, tam olarak tespitiyle fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak koşuluyla 200.000.000 liralık kısmının, iş akdinin haksız feshine bağlı olarak, sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca davalı Vakıf’tan yasal faiziyle tahsili istemine yönelik davasının yargılaması sürecinde, mahkeme ara kararı doğrultusunda yapılan başvuru üzerine davalı Vakıf tarafından 3.295.823.000 lira ödemede bulunulması nedeniyle, “…davacı keseneği ve iştirak paylarının davacıya ödendiği hususu da dikkate alındığında, davalı vakıf hakkındaki davanın da konusuz kaldığı…” gerekçesinden hareketle, karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Dosya içeriğindeki belgelerden, davacının aylıklarından yapılan kesintiler toplamının 2.991.842.243 lira, banka iştirak payı toplamının ise 3.080.373.181 lira olduğu anlaşılmakta olup, davalı Vakıf vekilinin 30.10.2003 tarihli dilekçesindeki, “Davacının maaşından kesilen kesenek tutarı olan 2.991.842.000 lira ile %5 faiz tutarı olan 303.981.000 lira olmak üzere toplam 3.295.823.000 lira 14.10.2003 tarihinde davacı vekilince bildirilen… hesaba ekli dekont ile yatırılmıştır.” Bilgisi de, karar gerekçesinde belirtilen meblağın dava konusunu oluşturan miktarın tümünü kapsamadığı, uyuşmazlığın ağırlıklı yönünü oluşturan banka iştirak paylarına ilişkin herhangi bir ödeme yapılmadığı, bu bilgiler ışığında davanın tümüyle konusuz kaldığından söz etmeye olanak bulunmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca, keseneklerin iadesinde %5 faiz oranı uygulanması gereğine ilişkin düzenleme ve konuya, ilişkin içtihatlar karşısında bu yöndeki yaklaşım yerinde olmakla birlikte, dava dilekçesinde yer alan ve iadesi istenen miktara yasal faiz yürütülmesi yönündeki istemin de karşılanıp karşılanmadığı üzerinde durulmamıştır. Sıralanan maddi ve hukuki olgular ışığında, dava dilekçesinde dile getirilen istemler yönünden, konuya ilişkin mevzuat ve dosya içeriğindeki kanıtları ayrıntılı değerlendirmeye tabi tutularak esasa ilişkin bir karar verilmesi gereğinin gözetilmemiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir…)
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davacı
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle HUMK.2494 sayılı Yasa ile değişik 438/II.fıkrası hükmü gereğince duruşma isteğinin reddine karar verilip dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
A-DAVACININ İSTEMİNİN ÖZETİ : Davacı, 06.02.1990 tarihinde davalı Türk Ticaret
Bankasında hizmet akti ile çalışmaya başladığını, iş aktinin ihbar ve kıdem tazminatı ödenmek suretiyle 15.09.2001 tarihinde feshedildiğini, bankada çalıştığı süre içinde Türk Ticaret Bankası Munzam Sosyal Güvenlik Emekli ve Yardım Sandığı Vakfına ücretlerinden kesinti yapıldığını, ayrıca işveren katkı payı olarak bankaca vakfa para yatırıldığını, davalı bankanın bankacılık faaliyetlerinin TMSF tarafından önce durdurulup, sonra da tasfiyesine karar verildiğini, bu nedenle davalı vakıfla olan ilişkisinin de sona ereceğini, davacının bir kısım sosyal haklarının vakıf bünyesinde kaldığını açıklayarak, davalı banka bakımından 1475 sayılı İş Kanunun 13/son maddesine göre tazminata, ayrıca davalı Yardım Sandığı Vakfı bakımından ise; kendi ücretinden kesilen kesenekler ile birlikte işveren katkı payı olarak banka tarafından vakfa yatırılan paranın tam olarak tespit ile, fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak şimdilik 200.000.000 TL.sinin 3095 sayılı Kanuna göre dönemlere göre hesap edilecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
B-DAVALININ CEVABININ ÖZETİ : Davalı Türk Ticaret Bankası TAŞ. Vekili; Kendileri hakkında açılan davanın haksız olduğunu ileri sürerek reddini talep etmiştir.
Diğer davalı Türk Ticaret Bankası Munzam Sosyal Güvenlik Emekli ve Yardım Sandığı Vakfı vekili ise; Davacının koşulları oluşmadan işveren katkı payını isteyemeyeceğini, ayrıca iştirakçilerden kesilen keseneklerin geri ödenmesinde %5 faiz uygulanacağına dair yönetmelikte yer alan düzenlemenin uygulanması gereken bir akit niteliğinde olduğunu açıklayarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
C-YEREL MAHKEME KARARI ÖZETİ : Davacının davalı banka hakkındaki davadan feragat etmesi nedeniyle, bunun hakkındaki davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Davalı Munzam Sosyal Yardım Vakfı bakımından ise; Davacının gerek vakıf senedi gerekse vakıf yönetmeliği gereği talep edebileceği miktarın işçilerin ücretinden kesilen keseneklerin %5 faizi ile ödenmesinden ibaret bulunduğu, vakfın bunu ödemeye hazır olması nedeniyle davacıya bu konuda vakfa başvurması için kesin süre verildiği ve vakıfça hesaplanan miktarın davacıya ödendiğinden açılan davanın da konusuz kaldığı açıklanarak, karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
D-TEMYİZ EVRESİ VE DİRENME : Davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece yukarıya aynen alınan gerekçelerle karar bozulmuştur.
Yerel mahkeme ise; Yönetmeliğin 8.maddesine göre ödenme koşulları oluşmadığından davacının işveren katkı payı bedellerini talep edemeyeceği, %5 faiz ödenmesine ilişkin yönetmelik düzenlemesinin ise taraflar arasında uygulanması gerekli bir akit niteliğinde olduğu yönündeki emsal içtihatlar da nazara alınarak karar verilmesine yer olmadığına ilişkin ilk hükümde direnilmesine karar verilmiştir.
E-UYUŞMAZLIK : Mahkemece davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü taleplerinin tümünün karşılanıp karşılanmadığı, dolayısıyla davanın konusuz kalıp kalmadığı noktalarında toplanmaktadır.
F-GEREKÇE : Dava açıldıktan sonra ortaya çıkan bir olay nedeniyle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilebilir. Böyle bir durum söz konusu olduğunda mahkemenin yargılamaya devam etmesine gerek yoktur. Bu durumda mahkemenin bir tespit hükmü niteliğinde olarak esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermesi gerekir. Burada dava konusu hakkın davacıya ödenmesi, verilmesi yada müdahalenin kaldırılması, davacı ve davalı sıfatının birleşmesi, yeni çıkan bir kanun yada Anayasa Mahkemesi kararı ile ya da kişiye sıkı sıkıya bağlı ve mirasçılara geçmeyen bir hakka ilişkin davalarda taraflardan birinin ölümü gibi nedenlerle dava konusuz kalabilir.
Bununla birlikte bir davada davacının talebi asıl talep ve yardımcı talepler olmak üzere iki bölümden oluşur. Bundan başka objektif dava birleşmelerinde, birden fazla asıl talep vardır. Bu taleplerden yalnız birinin ya da bir kaçının veya asıl talebin bir bölümünün konusuz kalması halinde, diğer talepler hakkında yargılamaya devam edilip karar verilmesi gerekir.
Bu ilkelerin ışığında somut olaya bakıldığında davacı dava dilekçesinde;
a)Kendisinin ücretinden kesilen keseneklerin,
b)İşveren tarafından vakfa ödenen katkı paylarının,
c)Her ikisinin 3095 sayılı Kanuna göre hesap edilecek yasal faizi ile birlikte tam olarak saptanmasını ve hesaplanacak tutardan şimdilik 200.000.000 TL.sinin tahsiline karar verilmesini istemiştir. Vakıf tarafından yapılan hesaplama, mahkeme ve Dairenin kabulüne göre, davacının ücretinden kesilen kesinti toplamının 2.991.842.000 TL. olduğu, bunun %5 faiz tutarının ise 303.981.000 TL. olduğu ve toplam 3.295.823.000 TL.’nin davacının hesabına yatırıldığı anlaşılmaktadır. Yukarıda açıklanan davacının talepleri ile kendisine ödenenler karşılaştırıldığında, davacının dava dilekçesindeki taleplerinin kısmen karşılandığı, işveren katkı payı ve yasal faiz ödenmesi yönündeki davacı taleplerinin karşılanmadığı açıkça ortaya çıkmaktadır. Öyle ise, davacının tüm taleplerinin karşılanmaması karşısında davanın konusuz kalması söz edilemez.
Dava dilekçesinde talep edilen tüm istek kalemlerinin konusuz kalması söz konusu olmadığından, mahkemenin nihai kararını kurarken, davacının her bir talebi konusunda olumlu ya da olumsuz bir hüküm vermelidir.
Bu durumda, dava dilekçesinde dile getirilen istemler yönünden, konuya ilişkin mevzuat ve dosya kapsamının ayrıntılı değerlendirmeye tabi tutularak esasa ilişkin bir karar verilmesi gereğine işaret eden Özel Daire bozma kararı doğru olup, direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 25.01.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.