Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2005/753 E. 2006/13 K. – T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2005/753
KARAR NO : 2006/13
KARAR TARİHİ : –

Mahkemesi :İstanbul 9.İcra Hukuk Mahkemesi
Günü :15.9.2005
Sayısı :2005/746-1387
Taraflar arasındaki “şikayet” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 9. İcra Mahkemesince davanın reddine dair verilen 2.12.2004 gün ve 2004/1308-1741 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 18.3.2005 gün ve 2005/2009-5742 sayılı ilamı ile,
(…İstanbul Barosu Başkanlığının 26.8.2004 tarih ve 32938 sayılı yazılarından itiraz eden …Taşımacılık ve Lojistik Tic. A.Ş. vekili Av. H…D….un Baro levhasında 14078 sicil sayısında kayıtlıyken 1136 sayılı Avukatlık Yasasının 63 ve 72/d maddeleri gereğince 28.3.2002 tarihinde Baro levhasından silinmiş olduğu ve 26.8.2004 tarihinde yeniden kayıt için müracaat etmiş olduğu ve henüz kayıt işlemlerinin tamamlanmadığı anlaşılmaktadır. Baro yazılarından da anlaşıldığı gibi 26.7.2004 itiraz tarihi itibariyle borçlu vekilinin Baro’ya kaydının bulunmadığı ve HUMK ve Avukatlık Kanunu hükümlerine göre avukat niteliğine sahip olmadığı için borçlu adına vekil olarak yaptığı itirazın geçersiz olacağı düşünülmeksizin şikayetin kabulüne karar vermek gerekirken yazılı şekilde şikayetin reddine karar verilmesi isabetsizdir…)
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı (şikayetçi) Vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, icra müdürlüğü işlemini şikayete ilişkindir.
Yerel Mahkemece dava reddedilmiş, davacı vekilinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece yukarıdaki gerekçeyle bozulmuş;Yerel Mahkemenin direnme kararı da davacı vekilince temyiz edilmiştir.
A-ÖN SORUN VE DEĞERLENDİRMESİ: Hukuk Genel Kurulundaki görüşme sırasında, esasa geçilmeden önce, temyiz incelemesine konu direnme kararının gerçekte yeni bir hüküm niteliğinde bulunup, bulunmadığı hususu bir ön sorun olarak incelenmiştir.
Ön sorunun konusunu oluşturan olgu şudur:
Davacı alacaklı şirket tarafından, davalı borçlular hakkında 20.7.2004 tarihli takip talebiyle ilamsız icra takibi yapılmış, her iki davalı adına vekilleri Av. H..D… tarafından verilen 26.7.2004 tarihli dilekçeyle borca itiraz edilmiş, takip durmuştur.
Alacaklı vekili, takip dosyasına verdiği dilekçeyle, Av. H…D…’un Baro levhasında kaydının bulunmadığını, o nedenle yapılan itirazın geçersiz olduğunu, takibin kesinleştiğini ileri sürüp, haciz kararı verilmesini istemiş; istek icra müdürünce reddedilmiştir. Eldeki davada, icra müdürünün bu işleminin şikayet yoluyla iptali istenilmektedir.
Av. H… D…’un adının, mali yükümlülüklerini yerine getirmediği gerekçesiyle, İstanbul Barosu Yönetim Kurulu’nun 28.3.2002 günlü kararıyla Baro Levhasından silindiği, gerek icra takibinde borca itiraz dilekçesinin verildiği 26.7.2004 tarihinde ve gerekse eldeki davanın açıldığı 17.8.2004 tarihinde, levhada adının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Eldeki davada Yerel Mahkemece verilen davanın (şikayetin) reddine dair 2.12.2004 günlü karar, Özel Dairece 18.3.2005 günlü ilamla bozulmuştur. Bozma gerekçesinde, yukarıda açıklanan olgulara işaret edildikten ve anılan avukatın yeniden kayıt için yaptığı müracaatın sonuçlanmadığına dair Baro yazısına da atıf yapıldıktan sonra, “…26.7.2004 itiraz tarihi itibariyle borçlu vekilinin Baro’ya kaydının bulunmadığı ve HUMK ve Avukatlık Kanunu hükümlerine göre avukat niteliğine sahip olmadığı için borçlu adına vekil olarak yaptığı itirazın geçersiz olacağı…” vurgulanmıştır.
Av. Hamit Düzyol’un, levhadan silinme kararına karşı Türkiye Barolar Birliği’ne 02.11.2004 günlü dilekçeyle yaptığı itirazın, 19.02.2005 günlü Yönetim Kurulu kararı ile kabul edildiği de dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Av. H…D.. tarafından bozmadan sonra dosyaya sunulan 12.9.2005 tarihli dilekçe ekindeki karar örneğine göre, İstanbul Barosu Yönetim Kurulu, bu karara uyarak, anılan Avukatın adının baro levhasından silinmesine dair 28.03.2002 tarihli kendi kararının iptaline, daha sonraki 02.09.2004 tarihli levhaya yeniden yazılma kararı yok hükmünde sayıldığından bu konuda yeniden karar alınmasına yer olmadığına; 28.4.2005 günü karar vermiştir. Aynı dilekçe ekinde yine bozmadan sonra dosyaya sunulan İstanbul Barosu Başkanı Av. K.. K.. imzasıyla davayı gören mahkemeye hitaben düzenlenmiş 4.5.2005 günlü yazıda, söz konusu 28.4.2005 günlü karara atıf yapılarak, Av.H..D..l’un 28.03.2002 tarihi ve sonrası itibariyle Baroya kayıtlı avukatlık halinin kesintisiz devam ettiği belirtilmiştir.
Yerel Mahkemenin 15.9.2005 günlü direnme kararında, bozmadan sonra dosyaya girdiği yukarıda açıklanan 28.4.2005 günlü karar ile 4.5.2005 günlü yazıya atıfta bulunularak; levhadan silinme kararının, daha sonra itiraz tarihini de kapsayacak şekilde iptal edilmiş olması karşısında, Avukatlık Kanunu’nun 63. ve 72/a maddelerinin olayda uygulanma zeminlerini yitirdikleri gerekçesine dayanılmış ve buna bağlı olarak, takip dosyasına yapılan itirazın geçerli bulunduğu kabul edilmiştir.
Bu durumda, Yerel Mahkemenin temyiz incelemesine konu 15.9.2005 günlü kararı, gerçekte bir direnme kararı değil; bozmadan sonra dosyaya sunulan, o nedenle de Özel Dairenin temyiz incelemesi sırasında değerlendirilmemiş olan yeni belgelere ve onların ortaya koyduğu yeni hukuksal duruma dayalı olarak kurulmuş yeni bir hüküm niteliğinde olup, ortada bir direnme kararı bulunmadığından, hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kurulu’na değil, Özel Daireye aittir.
B-ULAŞILAN ÇÖZÜM:
Yukarıda belirtilen nedenlerle ortada direnmeye konu bir hükümden söz edilemeyeceğinden, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekir.
SONUÇ: Açıklanan gerekçeyle, davacı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 12. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, 25.1.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.