YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2005/643
KARAR NO : 2005/675
KARAR TARİHİ : 30.11.2005
Mahkemesi
:
Kadıköy 2.Asliye Hukuk Mahkemesi
Günü
:
21.4.2005
Sayısı
:
2005/23-175
Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda;Kadıköy 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 8.5.2003 gün ve 1998/522-2003/583 sayılı kararın incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4.Hukuk Dairesi’nin 25.3.2004 gün ve 10520-3829 sayılı ilamıyla;
(…1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davalıların diğer temyiz itirazlarına gelince; dava, trafik kazası nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. Yerel mahkemece dava kısmen kabul edilmiş, karar davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı taraf kafada çökme kırığı oluşması nedeniyle ilerde olabilecek ameliyat ve tedavi giderlerini de içeren maddi tazminat kaleminden oluşan zararının da hüküm altına alınmasını istemiştir. Davalılar ise bir kısım tedavi giderlerinin kendilerince karşılandığını ileri sürmüşler, bilirkişi incelemesine itirazla birlikte iki adet çekle davacı tarafa ödeme yaptıklarını belirterek bu iddialarını yinelemişlerdir. Davalıların bu savunmalarına dayanarak yaptıkları ödemelerle ilgili çeklerin belirtilmesi savunmayı genişletme olarak düşünülemez. Şu durumda mahkemece yapılacak iş, mevcut yaralanmadan dolayı tedavi giderinin ne miktarda olabileceğini hesaplattırdıktan sonra, davalılarca yapılan ödemelerin düşülmesi suretiyle zararın belirlenmesi ve hüküm altına alınmasıdır. Davalılarca yapılan ödemelerin gözardı edilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan kararın bozulması gerekmiştir.
3-Yargılama ile küçüğün ilerde yapılması gerekli ameliyat nedeniyle 1 Temmuz 2002 tarihli “B grubu Ameliyat Fiyatı” listesine göre yapacağı ameliyat giderinden oluşan zararı belirlenmiş olup, bu kalem isteme henüz harcama yapılmadan olay tarihinden itibaren faiz yürütüldüğü gibi, davacının diğer faturalı harcamalarına da harcama tarihlerine bakılmaksızın olay tarihinden itibaren faiz yürütülmesi doğru değildir. Ameliyat ve tedavi giderlerinin daha sonra yapılacağı ve yapıldığı gözönüne alındığında bu kalem istemlerden ameliyat giderinin hesaplandığı tarife tarihinden diğer faturalı harcamaların fatura tarihinden itibaren yasal faizi hüküm altına alınması gerekirken, bu kalem istemlere olay tarihinden faiz yürütülmesi de bozma nedeni sayılmıştır…)
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davalılar vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü;
A-DAVACININ İSTEMİNİN ÖZETİ:
Davalı Serhat’ın kullandığı araçla davacı K…’e çarptığı ve ağır derecede yaralanmasına neden olduğunu, olayda davalının asli ve tam kusurlu olduğunu, bu kaza sonucu kafa kemiğinde çökme olup bu nedenle psikolojik travma geçirdiğini ileri sürerek 3.000.000.000 TL. maddi 1.500.000.000 TL manevi tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
B-DAVALININ CEVABININ ÖZETİ:
Meydana gelen kazada davacının da kusurlu bulunduğunu, davanın haksız olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
C-YEREL MAHKEME KARARININ ÖZETİ:
Yerel mahkemece; davalının meydana gelen kazada 8/8 oranında kusurlu olduğunun alınan raporla saptandığı, ceza dosyasında ise davalının mahkum edildiği, alınan bilirkişi raporuna göre maddi zararının tespit edildiği belirtilerek, 1.882.752.537 TL maddi, ve 1.500.000.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiştir.
D-TEMYİZ EVRESİ VE DİRENME:
Hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiş ve Özel Dairece yukarıya aynen alınan gerekçelerle bozulmuştur.
Yerel Mahkeme; faizin başlangıç tarihinin olay tarihi olması gerektiği gerekçesi ile bozma kararının bu bölümüne direnmiştir.
E-UYUŞMAZLIK:
Haksız eylemde faizin başlangıç tarihinin masrafın yapıldığı tarih mi, yoksa olay tarihi mi olması gerektiği noktasında toplanmaktadır.
F-GEREKÇE:
Hemen belirtilmelidir ki, zarar verici olay neticesinde hak konusu varlıkta olumsuz yönde bir değişiklik meydana gelmektedir. Bu durum aynı zamanda hak sahibinin malvarlığında azalmaya yol açmaktadır. Örneğin; antik bir vazo kırıldığında, vazo sahibinin malvarlığı vazonun değeri kadar azalmıştır. Fakat aynı anda vazonun değeri miktarında bir tazminat alacağı doğmuş ve malvarlığında meydana gelen eksilmenin yerini almıştır. Bu itibarla zararın tespitinde esas alınacak an, tazminat alacağının doğduğu yani hak konusu varlıkta değişikliğin meydana geldiği an olmalıdır.
İsviçre Federal Mahkemesi de malvarlığının şimdiki durumu ile zarar verici olay meydana gelmeseydi içinde bulunacak olduğu durum arasındaki farkın zararı meydana getireceğini açıklamaktadır(BGE 116 II 444; 115 II 481; 104 II 199; 97 II 176; 87 II 291 (=Pra.51, Nr.29) 64 II 138; Aynı Yönde Merz, H.Schweizerisches Privatrecht, Sechster Band:Obligationenrecht, Allgemeiner Teil, Erster Teilband, Basel und Frankfurt am Main 1984, Oftinger K/Stark E.W 2, N.9; Oğuzman M.K./Öz M.T. Borçlar Hukuku Genel Hükümler İstanbul 1995 s.528, 529, 546; Tekinay S.S./Akman S./Burcuoğlu H./Altop A., Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 7. Baskı, İstanbul 1993 s.602; Tandoğan H.Türk Mesuliyet Hukuku, Akit Dışı ve Akdi Mesuliyet Ankara 1961 s.265).
Temerrüt faizi en erken borcun muaccel olduğu andan itibaren işlemeye başlar.Tazminat borçlarında borcun muaccel olduğu an, genellikle zarar verici olayın meydana geldiği andır.(BGE 81 II 519) Zarar henüz doğmamış olsa bile, gelecekte gerçekleşmesi beklenen zararlar için tazminat alacağı doğar ve bu alacaklar, zararın doğacağının belli olmasından itibaren muaccel hale gelir. Dolayısıyla tazminat borçlarında temerrüt faizi en erken zarar verici olayın meydana geldiği veya zararın doğacağının tahmin edildiği andan itibaren işlemeye başlar.
Tazminat, malvarlığında oluşan eksilmeden borçlunun sorumlu olduğu tutardır. Bu tutar genellikle olay tarihindeki yahut özellikle insan zararlarında olay tarihine döndürülmüş değeri ifade eder. Ne var ki, bu tazminatın ödenmesinin olay tarihinde yapılmaması nedeniyle olay tarihi ile ödeme tarihi arasındaki zamanda bu alacaktan mahrum kalınması nedeniyle bir ek zarar oluşmaktadır.İşte bu ek zarar faizle karşılanmaya çalışılmaktadır. Haksız eylemlerde temerrüt olay anında oluştuğundan, temerrüdün oluşması için ayrıca ihtara gerek yoktur.
“Müşterek hukukun “Gasp eden daima temerrüt halindedir” prensibi gereğince, bir şeyi iadeye veya haksız bir fiil sebebiyle zarar ve ziyan ödemeye mecbur olan kimse hakkında, hukukun umumi prensiplerine göre mütemerrit bir borçlu gibi muamele yapılacaktır. Borçlu haksız fiilin işlenmesinden itibaren zararın faizinden sorumlu olur.”(Tuhr, A.V.Borçlar Hukukunun Umumi Kısmı, Cevat Edege Tercümesi, Yargıtay Yayınları, Ankara 1983 s.611, Fevzioğlu, N.F. Borçlar Hukuku Genel Hükümler İstanbul 1977 c.2 s.232 vd.)
Bu ilkelerin ışığında somut olaya bakıldığında; Serhat’ın kullandığı araçla davacı Kerem’e 24.7.1996 tarihinde çarptığı, bu kaza neticesinde 45 gün mutad iştigaline engel olacak ve uzuv tatili olacak nitelikte yaralandığı, davacının bu olay nedeni ile 29.7.1996 ila 13.4.2001 tarihleri arasında çeşitli hastanelerde tedavi gördüğü ve toplam 857.752.537 TL masraf yaptığı, bununla birlikte davacının kafatasında mevcut olan defekt’in doldurulması için ameliyat yapılması gerektiği, 1.7.2002 tarihli fiyat çizelgesine göre ameliyat giderinin 1.025.000.000 TL. alacağının belirlendiği anlaşılmaktadır.
Meydana gelen kaza anında zarar oluştuğundan ve bu tarihte davalı temerrüde düştüğünden, haksız eyleme maruz kalan kişinin daha sonra tedavi ettirilmesi ve harcamanın tedavi zamanında yapılması, zararın tedavi anında oluştuğu anlamına gelmez. Zarar olay anında oluşmuştur. Hal böyle olunca hesaplanan tüm giderlere olay tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiği yönündeki mahkeme kararı doğru olup onanması gerekir.
Bununla birlikte yerel mahkemenin davalılar tarafından çek karşılığı yapıldığı bildirilen ödemenin araştırılarak, bulunacak miktarın zarardan mahsup edilmesi gerektiği yönündeki Özel Daire bozma ilamına uyduğu, araştırma yaptığı ve yeni bir hüküm kurduğu anlaşılmaktadır. İşte kurulan bu yeni hükme yönelik davalılar vekilinin temyiz itirazlarının Özel Dairece incelenmesi gerekir.
S O N U Ç : 1-Haksız eylem nedeniyle yapılan masraflara uygulanacak faizin başlangıç tarih ile ilgili olarak davalılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA ve aşağıdaki dökümü yazılı (136.98)YTL. bakiye temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına oyçokluğu ile, ikinci görüşmede,
2-Davalılarca yapılan ödeme iddiası üzerine Özel Daire bozma ilamına uyularak yapılan araştırma sonucu kurulan bölüme ilişkin davalılar vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Yargıtay 4.Hukuk Dairesine gönderilmesine oybirliği ile, 30.11.2005 gününde karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Uyuşmazlık haksız fiil tarihinden çok sonraki tarihte yapılması düşünülen ameliyat masrafı ile, diğer faturalı harcamaların faiz başlangıcının olay tarihinden mi? yoksa fatura/ihtimali ameliyat değerlerinin hesap edildiği tarihten mi? başlayacağı noktasında toplanmaktadır.
Hukukumuzda insana verilen zararlardan dolayı iki temel zarar türü vardır. Birincisi maddi zarar. İkincisi ise manevi zarardır. Maddi zarar kendi içerisinde ikiye ayrılır. İlki tedavi masrafları, ikincisi çalışma gücünün azalmasından doğan zarardır(B.K. md.46).Dolayısı ile maddi tazrninatla-manevi tazminat, masraflarla, çalışma gücünün azalmasından doğan zarar kalemleri farklı amaca hizmet ederler.
Tedavi giderleri, sağlık durumunun düzelmesi ve iyileşmesi için gerekli muayene, tahlil, teşhis, tedavi, hastane, ilaç, bakım vs.. içerir.
Çalışma gücünün kaybından doğan zarar ise kişinin çalışma gücünden doğan kaybın olumsuz ekonomik sonuçlarıdır.
Manevi zararlar, zarar görenin kişilik değerlerindeki azalmadır(B.K. md. 49).
İşte bu zararların giderimi tazminat yolu ile sağlanır(Kategorik ayrımlar ve ayrıntılı bilgi için bkz. TANDOGAN,Haluk, Türk Mesuliyet Hukuku, Ankara 1961, s 283 vd; EREN, Fikret, Borçlar Hukuku, C.1, R6, Ankara 1998, s 739 vd; DESCHENAUX, Henri/TERCİER, Pierre, Sorumluluk Hukuku, (Çev.Salim ÖZDEMİR, Ankara 1983, s 187 vd).
Faiz, tazminatın bir parçasıdır. Amaç, tazminat borcu doğduğu anda zarar telafi edilmiş olsaydı, zarar gören şimdi hangi durumda olacak idi ise, o durumun yaratılmasıdır(NOMER, N. Haluk, Haksız Fiil Sorumluluğunda Maddi Tazminatın Belirlenmesi, Doktora Tezi, İstanbul 1996, s 215 ve ayın sayfanın 1 ve 2 nolu dipnotunda yer alan Keller/Gabi-Bulliger, Brelım, Merz gibi yazarlar ve eserleri).
Uyuşmazlıkta yeri olmamasına rağmen çalışma gücünden doğan zararların dönemsel zararlar olduğu, çekilen acı ve üzüntülerin manevi zararlar olduğunu göz önünde tutmak gerekir.
Tedavi giderleri nedeni ile yapılan masrafların, giderlerin yapıldığı andan itibaren faiz başlatılır(Bkz. DESCHENAUX/TERCİER,s.182), faturalar için başlangıç noktası, bunların düzenlendiği andır(Bkz. DESCHENAUX/TERCİER,s.183 ve bu düşünceyi paylaşan ATF 82/1956 II 25-JdT 1956 i 324; ATF 1969 87-JdT 1971 i 432).
Önemli olan tedavinin yapılacağı veya yapıldığı an, o tarihteki değerlerdir. Aksi halde tazminat sınırları aşılmış ve zarar veren yönünden bir fakirleşme, zarar gören açısından bir zenginleşme sözkonusu olacaktır.
Örneğin, enflasyonun %10 olduğu bir ülkede 100 birimlik bir ameliyat sene sonunda 110 birime ulaşır. Ameliyat sene başında yapılsa faiz 100 birimden başlayacak, sene sonunda zarar görenin eline 110 birim geçecektir. Eğer zararı sene sonundaki değerden alırsak, faiz yıl sonundaki 110 birimden başlayacaktır. Her iki sonuçta değişmez. Ancak sene sonundaki 110 birime tekrar sene başındaki tarihten itibaren % 10 faiz işletilirse 111,1 gibi bir sonuç çıkar. İşte bu aradaki 1,1 birimlik fark zenginleşme sonucunu doğurur. Çoğunluk görüşünün vardığı sonuç da budur. Çünkü olay 1999 yılında meydana gelmiş, ameliyat giderleri 2002 yılında belirlenmiş, faiz olay tarihinden başlatılmıştır.
Zarar görenin çektiği acı ve üzüntünün karşılığı maddi zarar olmadığı gibi, faizin her türlü haksız fiillerde olay tarihinden başlayacağına dair bir tazminat prensibi de yoktur. Zarar ve tazminat farklı kavramlardır. Avrupa Birliği ülkelerinde faiz hüküm tarihi, dava tarihi gibi çeşitli tarihlerde başlar(Ayrıntı için bkz. Mc Intash, David/Holmes/Marjorie, Personel Injury Awards in Ec Countries, Lloyd’s of London Pres Ldt Davies Amold Cooper 1990, s.15).
Sadece sorumluluk ve tazminat hukuku tekniklerine yaklaşım biçimine özgü olarak çoğunluk görüşüne katılamıyorum.