Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2005/636 E. 2005/688 K. 30.11.2005 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2005/636
KARAR NO : 2005/688
KARAR TARİHİ : 30.11.2005

Mahkemesi : Babaeski Asliye Hukuk Mahkemesi
Günü : 21.06.2005
Sayısı : 2005/156 E- 171 K.
Taraflar arasındaki “muhdesatın aidiyetinin tespiti” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Babaeski Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabul, kısmen reddine dair verilen 19.07.2004 gün ve 2003/76 E. 2004/280 K. sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 7.Hukuk Dairesinin 12.04.2005 gün ve 2005/871-1120 sayılı ilamı ile;
(…Davacı Z.. S.. ve paydaşlarının karar düzeltme istekleri Babaeski Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.7.2004 günlü hükmünün 4. numaralı bendinde belirtilen “……Beldesi pafta 3 parsel, 195 üzerindeki yeni deponun T. S.. tarafından yaptırıldığı belirtilmiş ise de bu depo hakkındaki Belediyenin ruhsat vermeden İmar Kanununa aykırı olarak yapılması nedeni ile iş bu yeni depo hakkındaki talebinin reddine” ilişkin hükme yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Taşınmaz üzerindeki yeni deponun davacı T. S.. tarafından yaptırıldığı, meydana getirildiği dosya kapsamı ile belirlendiği gibi saptanan bu hukuksal olgu davalı A.S..’in de kabulündedir. Nitekim bu olgu karar düzeltmeye konu daire kararında da açıkça vurgulanmıştır. Mahkemece saptanan maddi ve hukuki olgular gözönüne alınarak yeni deponun davacı T.S..’e ait olduğunun tesbitine karar verilmesi gerekirken, bu olgular gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir. Gerçekten 16.12.2004 günlü Onama ilâmında da aidiyetinin tesbiti istenen muhtesatların ruhsatsız ve imar yasasına aykırı biçimde kaçak yapı niteliğinde olmasının sonuca etkili olmadığı vurgulandığı dikkate alındığında davacıların karar düzeltme isteklerinin kabulü gerekir. Açıklanan nedenlerle davacıların yerinde görülen karar düzeltme isteklerinin kabulüne dairenin 16.12.2004 günlü 2004/4072-4621 E.K. sayılı onama kararının kaldırılmasına, az yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün bozulmasına…)
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davacılar vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
A-DAVA KONUSU: Dava, tapulu taşınmaz üzerindeki muhtesatın aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir.
B-DAVACININ İSTEMİNİN ÖZETİ: Davacılar vekili, dava konusu taşınmazlardan ev, eski ev ve eski deponun davacıların babası Şaban Söpçeler tarafından, yeni deponun ise davacılardan Tevfik Söpçeler tarafından yapıldığını ve mülkiyetlerinin belirtilen kişilere ait olduğunu ileri sürerek adı geçen ev, eski ev ve eski deponun davacıların mülkiyetinde, yeni deponun ise davacı Tevfik Söpçelerin mülkiyetinde olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
C-DAVALILARIN CEVABININ ÖZETİ:Bir kısım davalılar, müşterek taşınmaz üzerinde yapılan binaların taraflarından izin alınmaksızın yapıldığını ileri sürerek davanın reddini savunmuşlardır.
D-YEREL MAHKEME KARARININ ÖZETİ:Yerel Mahkeme, Tevfik tarafından yaptırıldığı iddia edilen depo hakkında Belediye Başkanlığınca İmar Yasasına aykırılık nedeniyle ruhsat verilmediği halde
inşaatın yapıldığı gerekçesiyle yeni deponun mülkiyetinin aidiyetinin tespiti ile ilgili davanın reddine; ev, eski depo ve eski ev hakkındaki inşaatların davacıların babaları Ş.. tarafından yapıldığının belirlendiği gerekçesiyle davanın kabulü ile taşınmazların Şaban’a ait olduğunun tespitine karar vermiştir.
E-TEMYİZ EVRESİ, BOZMA VE DİRENME:Mahkemece verilen hüküm davacılar vekilinin temyizi üzerine Yüksek Özel Dairece usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle önce onanmış olmakla birlikte davacılar vekilinin karar düzeltme talebi üzerine yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmuştur.
Taraflar Yargıtay bozma ilamına uyulmasını istemişler, Yerel Mahkeme ruhsatsız ve kaçak olan yapı hakkında aidiyetin tespiti kararı verilemeyeceği gerekçesiyle kararında direnmiş, direnme kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
F-GEREKÇE :
a-Ön sorun değerlendirilmesi;
Yukarıda da açıklandığı üzere dava muhdesatın aidiyetinin saptanmasına ilişkin olup; bozma sonrasında yapılan yargılamada taraflar açıkça Özel Dairenin bozma kararına uyulmasını istemelerine rağmen yerel mahkemece kamu düzenine aykırı bir uygulamanın söz konusu olduğu gerekçesiyle uyma kararı verilmeyerek ilk kararda direnilmiştir.
Bu durumda her iki tarafın uyma kararı verilmesini istemeleri halinde, yerel mahkemece direnme kararı verilip verilemeyeceği hususu öncelikle çözümlenmesi gereken bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bilindiği gibi H.U.M.K.nun 429. maddesi hükmüne göre, Yargıtay bozma kararı üzerine hakim, tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra bozma ilamına uyulup uyulmayacağına karar verir. Görülüyor ki hakim, kural olarak Yargıtay bozma ilamına uymak ya da bu karara karşı direnme kararı vermek konusunda tarafların istekleri ile bağlı olmayıp serbest takdir yetkisine sahiptir. Eş anlatımla hakim bozma ilamına uymak zorunda olmayıp eski kararında direnebilir.
Ancak ana kural bu olmakla birlikte bozma nedenlerinin kamu düzenine ilişkin ve dolayısıyla hakimin kendiliğinden (re’sen) göz önünde bulundurması gereken hususlardan olmaması halinde, taraflar veya vekilleri, bozma kararına uyulmasını istemişlerse, artık mahkeme bu bozmaya uymak zorunda olup, direnme kararı veremez. Yargıtay’ın çekişmeli yargıda yerleşmiş ve kurallaşmış uygulaması bu doğrultudadır (Hukuk Genel Kurulu’nun 25.06.1997 gün 313-569, 18.10.1989 gün 541-534, 21.02.1990 gün 10-117, 19.02.1992 gün 635-82, 23.02.1994 gün 936-94, 27.01.1999 gün 26-4, 25.6.2003 gün 428-426 sayılı kararları).
Dava muhdesatın aidiyetinin tespiti istemiyle açılmış çekişmeli yargıya ilişkin bir davadır ve taraf iradelerinin hukuki sonuç doğurabileceği niteliktedir. Her ne kadar 3194 sayılı İmar Kanunu kural olarak kamu düzeni ile ilgili olup emredici hükümler taşımakta ise de somut olaydaki istem sonucu verilecek karar, imara aykırı ifraz ve bunun gibi kamu düzenini etkileyen bir nitelikte değildir.
Kamu düzenine ilişkin olmayan ve dolayısıyla hakimin kendiliğinden (re’sen) göz önünde bulundurması gerekmeyen temyize konu bu davada, Özel Dairece Mahkeme kararının bozulmasını takiben, taraflar bozma ilamına uyulmasını istediklerine göre; tarafların bu kabulleri hukuki sonuç doğurabilecek niteliktedir. Mahkemenin her iki tarafın bozmayı kabul yönündeki irade açıklamalarını nazara almadan direnme kararı vermesi olanaklı değildir.
b-Esasın değerlendirilmesi;
Hal böyle olunca, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi doğru bulunmamıştır. O halde, direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır.
S O N U Ç :Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı HUMK.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre işin esasına yönelik diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.11.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.