YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2005/605
KARAR NO : 2005/575
KARAR TARİHİ : 12.10.2005
Mahkemesi : Ankara 19.As.Huk.Mah.
Günü : 23/3/2005
Sayısı : 45-100
Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 19.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın K. S. yönünden red, Belediye Başkanlığı ve ….sigorta bakımından kısmen kabulüne dair verilen 14/11/2003 gün ve 2002/880-2003/982 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 30/11/2004 gün ve 2004/11934-12689 sayılı ilamı ile;
(…Davacı vekili; müvekkili idaresinde bulunan 06 PS 580 plakalı araca davalı Belediye adına kayıtlı olup davalı K.S. idaresinde bulanan ……NF 413 plakalı aracın arkadan çarpması nedeniyle meydana gelen 2.665.000.000 TL. hasar bedelinin kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalı belediye vekili; kusur oranı ve tazminat miktarını kabul etmediklerini, davanın reddini savunmuştur.
Davalı K. S.ve …. Sigorta AŞ. duruşmalara katılmamış savunma yapmamışlardır.
Mahkemece, toplanan deliller, benimsenen bilirkişi raporuna göre davalı K. S..’a yönelik davanın husumet nedeniyle reddine, davalılar Kutludüğün Belediyesi ve … Sigorta AŞ.ne yönelik davanın kısmen kabulü ile 3.056.400.000.TL. tazminatın davalı Kutludüğün Belediyesi yönünden kaza tarihinden, davalı … Sigorta yönünden dava tarihinden itibaren değişken orandaki yasal faizi ile birlikte davalılardan sigorta şirketi, poliçe limiti olan 946.051.800 TL.den sorumlu olması ve 90.000.000 TL onarım süresindeki zarardan sorumlu olmaması kaydıyla müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı Belediye vekilince temyiz edilmiştir.
1-Mahkemece toplanıp değerlendirilen delillere, özellikle oluşa ve dosya içeriğine uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının ve tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Mahkemece davalı K. S.. hakkında açılan dava, davalının 657 sayılı Devlet Memurlar Kanununa tabi memur olması ve Anayasa’nın 129/5.maddeleri gereğince husumet yöneltilemeyeceğinden reddine karar verilmiştir. Ancak Anayasa’nın memur ve kamu görevlileri için öngördüğü teminat idari işlem ve eylem olarak nitelendirilebilecek davranışlarda söz konusudur. Memurlar kamu görevini yerine getirirken kendi kişisel kusurları nedeniyle verdikleri zarardan zarar görene karşı doğrudan doğruya sorumludurlar. Davalının somut olayda kazaya karışan araç sürücüsü 8/8 oranında kusurlu olduğu belirlendiğine göre davalının kişisel kusuru nedeniyle kazanın meydana geldiği sabit olup davacının zararından işleten ile birlikte müteselsilen sorumlu olduğu gözetilmeden yazılı şekilde davalı hakkındaki davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesi isabetli görülmemiştir…)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN :Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, trafik kazasından kaynaklanan hasar nedeni ile maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı, davalılardan belediyenin mülkiyetinde olup, davalı şoför Kudret yönetimindeki aracın kendilerine ait araca arkadan çarpması sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini ve zarara uğradıklarını iddia ederek, 2.665.000.000 TL. maddi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece; Davalı şoför K. S..’a yönelik davanın; K..’in Devlet memuru olması nedeni ile Anayasanın 129/5.maddesi gereğince husumetin idareye yöneltilmesi gerektiği gerekçesi ile husumet nedeni ile reddine, davalılar Belediye Başkanlığı ve Sigorta Şirketine yönelik davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı yalnızca, davalılardan Belediye Başkanlığı, “davalı K..’in de sorumlu olması gerektiğini ve ayrıca yerel mahkemenin kusur ve hasar yönünden araştırmasının yerinde olmadığını” ileri sürerek temyiz etmiştir.
Özel Daire yukarıya aynen alınan gerekçelerle hükmü bozmuştur. Mahkemenin önceki kararda direnilmesi yönünde verdiği hüküm bu kez yalnızca davacı vekilince; “davalı Kudret Saraç’ın da sorumlu tutulması gerektiği” gerekçesi ile temyiz edilmiştir.
Açıkca görüleceği üzere; bozulan ilk hükmü davacı temyiz etmemiştir. Bu durumda artık usule ilişkin işlemler onun aleyhine olarak kesinleşmiştir.
Bozmadan sonra tesis edilen direnme kararı ilk hükmün tekrarından ibarettir. Davacıya yeni bir külfet yüklenmemiştir. Artık davacının direnme kararını temyiz etme hakkı ve yetkisi kalmamıştır. Bu husus öğretide ve süregelen Yargıtay uygulamalarında da bu şekilde kabul edilmektedir.
( Y.H.K’nun 11.10.1967 gün ve 1967/1-960 – 446 sayılı ilamı, 23.10.1971 gün ve 1971/7-695-603 sayılı ilamı, 19.4.1995 gün ve 1995/4-140-402 sayılı ilamı, 13.10.1999 gün ve 1999/8-667-833 sayılı ilamı )
Bu itibarla ilk hükmü temyiz etmeyen davacı vekilinin direnme kararına yönelik temyiz isteği bu nedenle reddedilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hakkındaki hüküm kesinleşmiş olan davacı vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE, istek halinde temyiz peşin harcının iadesine 12.10.2005 tarihinde oybirliği ile karar verildi.