Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2005/597 E. 2005/652 K. 30.11.2005 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2005/597
KARAR NO : 2005/652
KARAR TARİHİ : 30.11.2005

Mahkemesi

:

Ankara 1.Tüketici Mahkemesi

Günü

:

29.3.2005

Sayısı

:

2372-448

Taraflar arasındaki “menfi tespit ve istirdat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 1.Tüketici Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 19.02.2004 gün ve 2003/421-2004/81 sayılı kararın incelenmesi davalı/alacaklı banka vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 23.09.2004 gün ve 2004/10610-12693 sayılı ilamı ile;
(…Davacı, davacı ile aralarında düzenledikleri kredi kartı üyelik sözleşmesi üzerine kendisine 4155 6501 4634 7924 numaralı kredi kartının verildiğini kartın kullanımından kaynaklanan harcamalara ilişkin borcu sebebiyle temerrüde düştüğünü toplam 1.422.000.000TL. ödeme yaptığını 4822 sayılı kanunun geçici maddesinden istifade etmek için yaptığı başvurunun yanıtlanmadığını ileri sürerek davalıya borçlu olmadığının tesbiti ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla fazla ödediği 27.620.000 TL.nin istirdadını istemiştir.
Davalı, davacının henüz temerrüde düşmediği için hesabın kat edilmediğini bankalarına vaki müracaatın ise 4822 sayılı kanunun geçici 1. maddesinin kapsamı dışında olması nedeniyle kabul edilmediğini ileri sürerek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1— Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2—Davalı banka ile davacı arasında kredi kartı üyelik sözleşmesinin bulunduğu uyuşmazlık konusu değildir. Davacı kendisine bildirilen 22.10.2002 tarihli son ödeme tarihli hesap ekstresinden sonra her hangi bir alışveriş yapmadığını, 4822 sayılı kanunun geçici maddesinden istifade etmek için başvurduğunu ancak bankanın bu istemini kabul etmediği için yapmış olduğu ödemelerin de gözetilerek borçlu olmadığının tesbiti ile fazla ödemelerinin istirdadını istemiş olup, banka temerrüt şartlarının oluşmadığını bildirmiştir. Dosyada yer alan hesap ekstrelerinde gerçekten davacının 2002 Eylül ayında en son harcamaları yaptığı o tarihten sonra kredi kartı ile mal veya hizmet almadığı açık ve belirgindir. Ne var ki davacının az yukarıda açıklanan hesap ekstresinin tebliğinden sonra 11.12.2002 tarihinde 100.000.000 TL. 22.1.2003 tarihinde ise 550.000.000 TL ödemiş olduğu belgelerin incelenmesinden anlaşılmaktadır. 4822 sayılı kanununun yürürlüğe girmesi üzerine davacı 20.3.2003 tarihinde bankaya başvurarak 4822 sayılı kanunun geçici maddesinden istifade etmek istediğini bildirmiş ancak istem cevapsız bırakılmıştır. Hükme dayanak alınan bilirkişi raporu davacının iddiasını esas alarak 13.10.2002 tarihindeki son hesap kesim bakiyesindeki ana paraya 4822 sayılı kanun gereğince %50 faiz uygulayarak ana parayı bulmuş ve bu ana paradan davacının yaptığı ödemeleri düştükten sonra davacının başka bir borcu olmadığı gibi 25.695.379 TL. fazla ödeme yapıldığını bildirmiş, mahkeme ise bu rapora dayanarak hüküm kurmuştur. Oysa 13.10.2002 tarihli hesap kesiminden sonra davacı 11.12.2002 tarihinde 100.000.000 TL., 22.1.2003 tarihinde 550.000.000 TL. ödemiş olup, bu ödemeler nedeniyle banka davacı hakkında bakiye alacağı yönünde her hangi bir talepte bulunmamıştır. Hal böyle olunca mahkemece, bilirkişiden ek rapor alınarak davacının en son ödeme yaptığı açıklanan 13.2.2003 tarihli hesap kesim ekstresinde belirtilen 1.162.182.642 TL. ana para borcuna başvuru tarihi olan 20.3.2003 tarihine kadar %50 faiz uygulanması ve bu suretle belirlenecek toplam borcun yasanın öngördüğü biçimde taksitlendirilmesi gerekir. Davacının iş bu başvurusundan sonra yapmış olduğu ödemelerin ise az yukarıda açıklanan yöntemle belirlenecek toplam borçtan mahsup edildikten sonra bakiye miktar üzerinden ödenmesi gereken borç tutarı saptanıp bunun dışındaki borcundan dolayı davacının borçlu olmadığının tespitine, saptanan miktarın da 12 eşit taksitte ödenmek üzere ödeme planında gösterilmesine karar verilmesi gerekirken değinilen bu yönlerin göz ardı edilmesi sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, hükmün bozulmasını gerektirir…)
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davalı/alacaklı banka vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle bankaca hesabın kat edilmemiş olmasının Türk Medeni Kanununun 2. maddesi karşısında tüketicinin yasal başvuru olanağını kısıtladığını kabule olanak bulunmamasına göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davalı/alacaklı banka vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 30.11.2005 gününde, oyçokluğu ile karar verildi.