YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2005/515
KARAR NO : 2005/599
KARAR TARİHİ : 26.10.2005
Mahkemesi : İstanbul Asliye 8.Hukuk Mahkemesi
Günü : 1.6.2004
Sayısı : 487-192
Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Asliye 8.Hukuk Mahkemesince yetkisizliğe dair verilen 11.04.2002 gün ve 2002/88-207 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 28.01.2003 gün ve 2002/8221-2003/834 sayılı ilamı ile ;
(….Davacı vekili, davalıların işleten ve zorunlu trafik sigortacısı olduğu aracın, müvekkilin kasko sigortacısı olduğu araca çarparak hasarlandığını ileri sürerek, % 80 kusura göre, 800.000.000-liranın davalıdan rücuen tahsilini istemiştir.
Davalı M. k.. Konya’da meydana geldiği gibi ikametgahının da Konya olduğundan mahkemenin yetkisiz olduğunu, esas açısından da davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı ….Sigorta A.Ş. yanıt vermemiştir.
Mahkemece, haksız eyleme dosyanın davanın birden fazla Davalı bulunduğu takdirde HUMK’nun 9/2-1 madde fıkra ve cümlesi gereğince ortak yetkili yer olan kaza yeri mahkemesinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
HUMK’nun 9/f.2 maddesi hükmü uyarınca birden fazla davalı bulunduğu taktirde davalılardan birinin ikametgahının bulunduğu yer mahkemesinde davanın açılması mümkündür.Ancak sırf davalılardan birini kendi mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla açıldığına ilişkin belirti veya delil varsa, onun hakkındaki davanın tefriki ile yetkisizlik kararı verilmesi gerekir.Somut olayda dava … Sigorta A.Ş.nin merkezinin bulunduğu yer mahkemesinde açıldığı, bu davalının yetki itirazının olmadığı, yetki itirazında bulunan Davalı M..’ün salt kendisinin başka bir mahkemeye getirilmesi için diğer davalının ikametgahında da açıldığını öne sürmediği gibi bu konuda delil ve emaresinin de mevcut olmadığı anlaşılmaktadır.
0 halde usul hükümlerine uygun olarak yetkili mahkemede açılan dava için davalı M..’ün vaki yetki itirazının reddedilmesi gerekir iken kabulü ile yetkisizlik kararı verilmesi doğru görülmediği gibi, yetki itirazında bulunmayan Davalı … Sigorta A.Ş. hakkında da yetkisizlik kararı verilmesi doğru görülmemiştir…)
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir.
A- Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili 22.1.2002 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete sigortalı …..NK 033 plaka sayılı aracın; davalıların malik, sürücü ve sigortacısı olduğu …..BT 057 plaka sayılı aracın çarpması sonucu hasarlandığını, meydana gelen hasarın 1.000.000.000.—lira olduğunu ve 19.9.2001 tarihinde sigortalısına ödediklerini, davalıların % 80 kusuru oranında 800.000.000.—liranın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
B- Davalı Tarafın Cevabının Özeti:
Davalı M… Y. süresi içinde verdiği 15.02.2002 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davalının kanunen yetkili olmayan mahkemede dava açtığını, davalı olarak Konya , F.Ç… Mah. … Sok. No: 57 de ikamet etmekte olduğunu, davanın trafik kazası sonucunda meydana gelen hasarı tazmine yönelik olarak açılmış olması nedeniyle kazanın meydana geldiği yer mahkemesinin yetkili olduğunu, kazanın Konya Merkez ilçesi Adana Çevreyolu üzerinde olduğunu, HUMK ilgili maddeleri gereğince genel kuralın davalının ikametgahının bulunduğu yer mahkemesi olmakla ayrıca kazanın olduğu yer mahkemesinin yetkili olduğu kuralı da birlikte dikkate alındığında Konya Asliye Hukuk Mahkemesinin yetkili olduğunu, ifadeyle yetki itirazında bulunarak yetkisizlik kararı verilmesini , dosyanın yetkili Konya Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine; esas yönünden de davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
-Davalı M..’ün yetki itirazı davacı tarafa 11.03.2002 tarihinde davacı vekiline tebliğ edilmiştir.-
Davacı vekili 11.04.2002 tarihli celsede yetki itirazını kabul etmediklerini bildirmiştir.
Davalı…. Sigorta A.Ş. ; Davaya cevap vermemiş; davacı tarafından bu davalı hakkında açılan dava takip edilmemiştir.
C- Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Yerel Mahkeme;
“Davalı M… Y. adresi Konya olup çıkarılan davetiyenin bu adreste tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Davalı Konya 2.Asliye Hukuk Mahkemesi kanalı ile göndermiş olduğu cevap dilekçesinde ikametgahının Konya olduğunu ve kazanın Konya-Adana çevreyolu üzerinde olduğundan bahisle yetki itirazında bulunmuştur.
Davalı M.. Y.’ın ikamet adresi ve olay mahalli Konya’dır. Kaldı ki Davalı …Sigorta A.Ş.nin ikametgahı da Kadıköy adresine nakledilmiştir.
Bir haksız eylem birden fazla kişi tarafından işlenmiş ise bu kişilere karşı açılacak tazminat davası için ortak yetkili mahkeme haksız eylemin meydana geldiği yer mahkemesidir. Bu nedenle birden fazla kişiye karşı açılan tazminat davası için yetkili mahkeme HUMK.nun 9. maddesinin, 2. fıkrasının 1. maddesi uyarınca davalılardan birinin ikametgahı değil, ortak yetkiyi taşıyan haksız eylemin işlendiği yer mahkemesidir Bu yön yukarıda anılan maddenin 2.fıkrasının 2.cümlesinde vurgulanmış olmakla, Davalı M… Y.’ın müddeti içinde yapmış olduğu yetki itirazının kabulü ile taraflar için olayın cereyan ettiği yer olan Konya Asliye Hukuk Mahkemesi ortak yetkili mahkeme olduğundan karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın bu yer mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 24.2.1984, 11/772-153)”
gerekçesiyle “Davalı M… Y.’ın müddeti içinde yaptığı yetki itirazının kabulü ile mahkememizin yetkisiz olması nedeniyle dava dilekçesinin reddine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın müşterek yetkili Konya Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine” karar vermiştir.
D-Temyiz Evresi, Bozma Ve Direnme:
Davacı vekilince hüküm temyiz edilmiş;diğer hususlar yanında, davalılardan … Sigorta A.Ş. nin davadan sonra adresini Kadıköy’e naklettiği, ancak dava tarihinde mahkemenin yetkili olduğu ifade edilmiştir.
Özel Dairece; yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçe ile mahkemenin yetkili olduğu vurgulanarak hüküm bozulmuştur.
Mahkemece; bozma ilamı ve duruşma günü davacı, davalılardan gerçek kişi ve müflis davalı sigorta şirketinin iflas masası memurlarına tebliğ edilmiş; 20.01.2004 tarihli bozma sonrası ilk celseye davacı vekili gelmiş davalılardan ise gelen olmamıştır.
Davacı vekili bozmaya uyulmasını istemiştir. Yargılama 23.03.2004 gününe bırakılmış; yargılamaya gelen olmadığından dosya yenileninceye kadar işlemden kaldırılmıştır.
Davacı vekili 25.03.2004 tarihli dilekçesiyle; Davalılardan … Sigorta A.Ş. hakkındaki davalarını atiye terk ettiklerini, diğer davalı hakkındaki davanın yenilenerek taraflara duruşma günü bildirilmesini istemiştir.
25.03.2004 tarihli yenileme zaptı ile yargılama 01.06.2004 tarihine bırakılmış ve davacı vekili ile davalılardan gerçek kişi M…’e tebligat çıkarılmış; davalı M…’e çıkan tebligat adresten ayrılması nedeniyle tebliğ edilememiş; 35. madde açıklaması olmadığından 06.04.2004 tarihinde merciine iade edilmiştir.
35. maddeye göre tebligat yapılmamış; yargılamanın 01.06.2004 tarihli celsesinde davacı vekili gelmiş; davalı taraf gelmemiştir.
Davacı vekili; “Biz davalı … Sigorta hakkında açılan davayı takip etmiyoruz. İşlemden kaldırılsın. Diğer davalılar yönünden bozmaya uyularak yargılamaya devam edilsin.” Şeklinde imzalı beyanda bulunmuştur.
Mahkemece, yargılama bu celse davalının yokluğunda sonlandırılmış; ….Sigorta hakkında açılan davanın HUMK.nun 409 maddesi gereğince işlemden kaldırılmasına, eski kararda direnilmesine, sonucu itibariyle davalı M.. Y. ‘ın müddeti içinde yaptığı yetki itirazının kabulü ile mahkemenin yetkisiz olması nedeniyle dava dilekçesinin bu yönden reddine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın yetkili Konya Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, karar verilmiştir.
Hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
Bu karar ve davacı vekilinin temyiz dilekçesi davalı M.. Y.’e tebliğe çıkarılmış ; adresten ayrılması nedeniyle tebliğ edilemediğinden, Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre 02.06.2005 tarihinde tebliğ edilmiştir.
E- Gerekçe:
Ön sorunlara ilişkin inceleme :
Esasa girişilmezden evvel, öncelikle;
a) Bozmadan sonra takipsiz kalan davanın, davalı M.. hakkında yenilenmesi ile duruşma gününün adı geçene usulünce tebliğ olunmadan yargılamaya devam olunmasının, direnme kararı ile temyiz dilekçesinin Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre usulünce tebliğ edilmiş olması, adı geçenin temyiz isteminde bulunmamış olması karşısında usule aykırı olup olmadığı,üzerinde ön sorun olarak durulmuş; davalı M..’e yenileme sonrası duruşma günü usulünce tebliğ edilmemişse de direnme kararı ve temyiz dilekçesinin usulünce tebliğ olunması, buna karşın adı geçenin usule yönelik her hangi bir temyiz talebinde bulunmaması; mahkemece adı geçenin lehine ve talebi doğrultusunda yetkisizlik kararı verilip; savunma hakkının kısıtlanması anlamında bir işlem ve kararın da bulunmaması karşısında temyiz edenin sıfatı da gözetilerek anılan tebligat eksikliği usule aykırı ise de sonuca etkili görülmemiştir.
b)Bozmadan sonra davacı sigorta şirketinin diğer davalı muflis sigorta şirketi hakkındaki davasını takipsiz bırakması ve direnmede diğer gerekçeler yanında bu yeni durumun da değerlendirilmiş olmasının yeni hükmün varlığı anlamına gelip gelmediği de ikinci ön sorun olarak ele alınmış; uyuşmazlığın yetkisizliğe ilişkin bulunması; daha sonra hakkındaki dava takip edilmeyen sigorta şirketinin davanın açıldığı aşamada taraf olması; yetkiye ilişkin değerlendirmenin ise davanın açıldığı tarihteki durum esas alınarak yapılması gereği karşısında sonradan gerçekleşen bu olgu sonuca etkili görülmediğinden yeni bir hükmün bulunmadığı; kararın temel gerekçesinin direnmeye ilişkin bulunduğu kabul edilerek bu ön sorunun da reddi ile direnme kararına yönelik diğer temyiz itirazlarının irdelenmesine geçilmiştir.
Yetkisizlik kararına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi:
Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Motorlu Kara Taşıtları Birleşik Kasko Sigortacısı/ davacı şirket tarafından, davalılardan sigorta şirketinin merkezinin bulunduğu yer (Gayrettepe/İstanbul) itibariyle yetkili bulunan İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmış olup; davacı şirket sigortaladığı araca, Konya’da meydana gelen kazada davalı Mevlüt’ün maliki ve sürücüsü olduğu araçla verilen hasar nedeniyle sigorta ettirenine ödediği miktarın, %80 kusuru oranında davalı araç maliki/sürücüden ve mecburi mali mesuliyet (trafik) sigortacısı diğer davalı sigorta şirketinden rücuan tahsilini istemiştir.
Davalı M..; kendisinin ikametgahının Konya’da olduğunu ve kazanın da burada vuku bulduğunu, davanın ortak yetkili yer olan Konya Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğini ifadeyle yetkisizlik kararı verilmesini istemiştir.
Yargılamanın devamı sırasında davalılardan “Sigorta Şirketi” şirket merkezini, yani yasal ikametgahını Kadıköy ilçesine nakletmiştir.
Mahkemenin davalı M..ün itirazını kabulle “yetkisizliğe ve Konya Mahkemelerinin yetkili olduğuna” ilişkin kararı, davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece, yukarıda ilgili bölümünde ayrıntısı açıklandığı üzere “mahkemenin yetkili olduğu, işin esasının incelenmesi gerektiği” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece önceki kararda direnilmiş; davalı sigorta şirketi hakkındaki davanın takip edilmemiş olması da gözetilerek diğer davalı M.. yönünden yetkisizliğe, dosyanın yetkili Konya Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine; sigorta şirketi yönünden ise davanın HUMK.409 maddesi gereğince işlemden kaldırılmasına, şimdilik bu davalı hakkında başkaca karar ittihazına yer olmadığına, karar verilmiştir.
Hükmü davacı vekili temyize getirmektedir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; mahkemenin yetkisine ilişkin olup;davacı şirketçe dava dışı sigortalısına “kasko sigortası kapsamında yapılan trafik kazasından kaynaklanan hasar tazminatı ödemesinin” rücu edilmesine yönelik olarak, ikametgahları farklı olan davalılardan Zorunlu Mali Sorumluluk sigortacısı şirketin ikametgahı mahkemesinde açtığı davada; diğer davalının (haksız fiilin olduğu yer ve kendi ikametgahı mahkemesinin yetkili olduğu yönündeki ) yetki itirazının dinlenip dinlenemeyeceği; direnme aşamasında davalılardan sigorta şirketi hakkındaki davanın takip edilmemiş olmasının onun sigortalısı durumundaki diğer davalının yetki itirazına etkisinin olup olmayacağı, noktasında toplanmaktadır.
Öncelikle uyuşmazlığın çözümüne esas alınacak yasa hükümlerinin irdelenmesinde yarar vardır.
1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun “Salahiyet” başlıklı 9.maddesinde;
“Her dava, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça açıldığı tarihte davalının Türk Kanunu Medenisi gereğince ikametgahı sayılan yer mahkemesinde görülür. Davalının ikametgahı belli değilse, davaya Türkiye’de son defa oturduğu yer mahkemesinde bakılır.
Davalı birden fazla ise, dava bunlardan birinin ikametgahı mahkemesinde açılır. Şu kadar ki, kanunda dava sebebine göre davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belli edilmiş ise, davaya o mahkemede bakılır.
Ancak davanın, sırf davalılardan birini kendi mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla açıldığı belirtiler veya başka delillerle anlaşılırsa mahkeme onun hakkındaki davayı ayırarak yetkisizlik kararı verir.”
Denilmektedir.
Yine, Aynı Yasanın 21. maddesinde ise;
“Haksız bir fiilden mütevellit dava o fiilin vuku bulduğu mahal mahkemesinde ikame olunabilir.”
Hükmü yer almaktadır.
Bu yasal düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında;
Trafik kazası nedeniyle oluşan hasar nedeniyle, sigortalısının zararını karşılayan kasko sigortacısı şirketi , ödediği miktarın davalı araç maliki/sürücüden ve mecburi mali mesuliyet (trafik) sigortacısı diğer davalı sigorta şirketinden rücuan tahsili istemiyle eldeki davayı açmış olup; dava temelinde motorlu araç kazasından kaynaklanan hukuki sorumluluğa dayanmaktadır.
Eş söyleyişle; dava, davacı sigorta şirketine sigortalı olan araca davalıların sürücü ve maliki olduğu ve diğer davalıya zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ile sigortalı aracın çarpmasından kaynaklanan tazminat (rücu) istemine ilişkin bulunmaktadır.
TTK.nun 1301 nci maddesi hükmü gereğince Kasko Sigortacısı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve bu sebeple sigortalı mal sahibinin hak ve yetkilerine sahip olur.
Bu halefiyet ilkesi gereğince, sigortalı zarar sorumlusuna karşı tazminat davasını hangi yer mahkemesinde açması gerekiyor ise, kasko sigortacısının da rücu davasını aynı yer mahkemesinde açması gerekir.
Yukarıya metni alınan HUMK.nun 9.maddesinde açıkça belirtildiği üzere; dava kural olarak, davalının ikametgahı mahkemesinde; davalı sayısı birden fazla ise, bunlardan birisinin ikametgahı mahkemesinde açılır. Aynı Kanunun 21. maddesi uyarınca haksız fiilin vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir.
Bir dava için açıklanan şekilde, birden fazla (genel ve özel) yetkili mahkeme varsa; davacı, bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir.
Davacı, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiçbirinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede açar ise, o zaman seçme hakkı davalılara geçer.
Oysa eldeki dava, yetkili mahkemelerden birisi olan Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısının yasal ikametgahı mahkemesinde açılmıştır. Davacının daha sonra iflas eden bu şirket hakkındaki davayı, iflas prosedürünün davayı geciktirmemesi amacıyla takipsiz bıraktığını ifadeyle takipsiz bırakmış olmasının, davanın açıldığı tarihte yetkili olan mahkemenin yetkisiz hale gelmesine neden olmayacağı da belirgindir.
Diğer yandan, davalı yetki itirazında davanın, sırf kendi mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla açıldığı iddiasında bulunmadığı gibi buna dair belirti veya bu durumu ortaya koyacak herhangi bir delil de bulunmadığından, davalı Sigorta şirketinin dava tarihindeki ikametgahı mahkemesinde dava açılmasında yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Davalı Sigorta şirketinin davanın görüldüğü aşamada adres değiştirmesi de sonuca etkili görülmemiştir.
Yargıtay’ın kararlılık gösteren uygulamasında da, davada Zorunlu Mali Sorumluluk sigortacısının yer alması halinde, sigorta rücu davasının bu davalının ikametgahında da açılmasının mümkün olduğu kabul edilmektedir.
Eldeki dava, “Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısı” davalının dava tarihindeki yasal ikametgahı mahkemesinde açıldığına göre, yerel mahkemenin, yargılama sırasında meydana gelen adres değişikliği ve bu davalı hakkındaki davanın takipsiz bırakılmasını dayanak alarak davanın diğer davalının ikametgahı ve haksız fiilin vuku bulduğu ortak yetkili yer mahkemesinde görülmesi gerektiğini kabulle yetkisizlik kararı vermiş olması isabetli görülmemiştir.
O halde, yetkili mahkemede açılan davada, davalı M..’ün yetki itirazlarının reddi ile işin esasının incelenmesi gerekirken yetkisizlik kararı verilmesi ve bu kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının bozma ilamında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429.maddesi uyarınca BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 26.10.2005gününde oybirliği ile karar verildi.