YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2005/474
KARAR NO : 2005/510
KARAR TARİHİ : 21.09.2005
Mahkemesi
:
Konya İş Mahkemesi
Günü
:
24.03.2005
Sayısı
:
1087-291
Taraflar arasındaki “işe iade” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Konya İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 19.02.2004 gün ve 2003/730 Esas, 2004/75 sayılı kararın incelenmesi taraflar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin 04.10.2004 gün ve 2004/5648-21649 sayılı ilamı ile;
(…İş sözleşmesi feshedilen davacı, feshin geçerli nedenle yapılmadığını belirterek feshin geçersizliğine ve işe iadesini talep etmiştir.
Davalı işveren iş sözleşmesinin şirkette uygulanmakta olan yeniden yapılanma sürecindeki personel politikasına istinaden Yönetim Kurulunca ihbar önel ücreti peşin ödenerek feshedildiğini, feshin işyerinin ve işletmenin gereklerinden kaynaklandığını ve geçerli nedene dayandığını savunmuştur.
Mahkemece bir gerekçe kurulmadan feshin geçersizliğine ve işe iadeye karar verilmiştir.
Anayasanın 141. maddesinde, yargı kararlarının gerekçeli olarak yazılacağı belirtildikten başka, aynı zorunluluk HUMK.nun 388. maddesinde de düzenleme altına alınmıştır. Hatta bu yasal düzenlemede yargıcın, uyuşmazlık konusu olan olay hakkında tüm kanıtları toplaması, tartışması, bu kanıtlardan hangilerine değer vermediğinin nedeni, hangilerini üstün tuttuğunun dayanaklarını değerlendirdikten sonra bir sonuca varmasının zorunlu ve gerekli olduğu vurgulanmıştır. İşte, böyle bir yöntemin izlenmesi durumunda ancak kararın gerekçeli olduğunun kabul edilebileceği sonucuna varılabilir. Hükmü kuran yargıcın böyle bir yöntemi izlemesi halinde maddi olgularla hüküm fıkrası arasında bir bağlantı kurulmuş olabilecektir. Ayrıca gerekçe sayesinde kararın doğruluğu denetlenmiş ve davanın yanları tatmin ve inandırılmış olacaktır. Tüm bunlardan başka ve en önemlisi adil bir yargılamanın yapıldığı sonucuna varılacaktır. Yerel mahkeme kararında verilen karar gerekçesiz olup, yukarda belirtilen hükümlere uyulmadığından, sair temyiz yönleri incelenmeksizin kararın bozulması uygun görülmüştür…)
Gerekçesiyle oybirliği ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Taraflar vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
A-Davacının isteminin özeti; Davacı vekili, davacının, davalı şirketteki iş akdinin 25.8.2003 tarihinde feshedildiğini, oysa feshin 4857 sayılı İş Kanununun 20. maddesi uyarınca geçerli bir sebebe dayanmadığı belirtilerek; “feshin geçersizliğinin tespitine, davacının işe iadesine ve işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süre için ücret alacağına” karar verilmesini istemiştir.
B-Davalının cevabının özeti; Davalı vekili, bilgisayar teknolojisinin kullanılmaya başlanması ile şirketin personel politikasında değişiklik yapıldığını, feshin geçerli nedene dayandığını savunmuştur.
C-Yerel Mahkemenin Kararının Özeti; Yerel mahkemece, “davanın kabulüne” karar verilmiştir.
D-Temyiz Evresi ve Direnme; Hüküm, taraflar vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece yukarıya aynen alınan gerekçeyle bozulmuş, yerel mahkeme bu bozmaya karşı “önceki kararda ısrar edilmesi gerekmiştir” denilerek, direnme kararı vermiştir.
E-Maddi Olay: Davacı işçi, davalı şirkette çalışmakta iken, işverence iş akdinin 25.8.2003 tarihinden geçerli olmak üzere feshedildiği, davanın yasal süre içinde açılmış olduğu görülmektedir.
F-Gerekçe; 4857 sayılı İş Kanununun “Fesih bildirimine itiraz ve usulü” nü düzenleyen 20.maddesi;
“İş sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde iş mahkemesinde dava açabilir.Toplu iş sözleşmesinde hüküm varsa veya taraflar anlaşırlarsa, uyuşmazlık aynı sürede özel hakeme götürülür.
“Feshin geçerli bir sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.
“Dava seri muhakeme usulüne göre iki ay içinde sonuçlandırılır, mahkemece verilen kararın temyizi halinde Yargıtay bir ay içinde kesin olarak karar verir.
“Özel hakemin oluşumu çalışma esas ve usulleri bu yönetmelikle belirlenir.”
Hükmünü getirmiştir.
Genel Kurulun önüne gelen uyuşmazlıkta ön sorun, 4857 sayılı İş Kanununun 20/3.maddesinde yer alan “mahkemece verilen kararın temyizi halinde Yargıtay ilgili Dairesinin vereceği kararın kesin olması” kuralından ne anlaşılması gerektiği noktasında toplanmaktadır.
Anılan düzenlemede yer alan, iş akdinin feshinin geçersizliğine ilişkin olarak açılacak bir davanın seri yargılama usulüne göre kısa süre içerisinde sonuçlandırılması düşüncesi, işçinin emek gelirinden olanaklar ölçüsünde en kısa süre yoksun kalması ilkesinden doğmuş, bu nedenle de Yargıtay Özel Dairesince verilecek kararın kesin olması amaçlanmıştır.
Benzer nitelikteki düzenlemelere; 2821 sayılı Sendikalar Yasasının 4.maddesi, 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanununun 3, 12, 15 ve 60. maddelerinde de yer verilirken iş hukukuna yön veren temel ilke ve düşüncelerden hareket edildiği, Hukuk Genel Kurulu’nun 13.03.1985 gün 1984/9-834 Esas ve 1985/201 Karar sayılı kararında da, benzer bir konunun ele alındığı görülmüş ve 2822 sayılı Kanunun 15. maddesinde yer verilen “Yargıtay’ca … kesin karara bağlanır.” hükmü ile yasa koyucunun burada bozma kararına karşı direnme yolunu kapamayı amaçladığının vurgulandığına işaret edilmiştir.
Açıklanan nedenlerle, kesin karar verme hususundan, Yargıtay Özel Daire kararının kesin olduğu, bunun için de direnmeye konu edilemeyeceğini kabul etmek gerekir. Yasa koyucu burada açıkça, “Yargıtay’ca kesin olarak karara bağlanır” demek suretiyle, bozma kararına karşı direnme yolunu kapamış bulunmaktadır.
O halde Özel Dairenin bozma kararına bu nedenle uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Taraflar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda açıklanan ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harçlarının geri verilmesine, 21.09.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.