Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2005/457 E. 2005/512 K. 21.09.2005 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2005/457
KARAR NO : 2005/512
KARAR TARİHİ : 21.09.2005

Mahkemesi

:

Büyükçekmece 1.Asliye Hukuk Mahkemesi

Günü

:

8.3.2005

Sayısı

:

1500-158

Taraflar arasındaki “mirasta iade“ davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Büyükçekmece Asliye 1.Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 23.11.2000 gün ve 1993/880 E. 2000/1544 K. sayılı kararın incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 28.1.2003 gün ve 2002/14001- 2003/1176 sayılı ilamı ile,
(…4722 sayılı kanunun 1.maddesi hükmü de dikkate alındığında olaya 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi hükümlerinin uygulanması gerekir.
Dava mirasta iadeye ilişkindir. Davanın konusunu oluşturan 778 numaralı parsel hakkında 23.10.1973’te tesbit yapılmış, bu tesbit 29.4.1974’te kesinleşmiştir. Taşınmazın muris H..in zilyetliğinde iken bağış sonucu çocukları B.. ve H..a intikal ettiği tutanak ve diğer deliller ile sabittir.
743 sayılı Medeni Kanunun 603/1. maddesi; kanuni mirasçıların miras hisselerine mahsuben miras bırakanın sağlığında almış oldukları teberruları terekeye iade sorumlu olduklarını açıklamış, ikinci fıkrada ise füruları hakkında özel düzenleme getirmiş ve miras bırakan tarafından aksi açıkça beyan ve kastedilmiş olmadıkça furua verilen çeyiz, iş kurma ve borçtan kurtarma gibi kazandırmaların iade edileceğini vurgulamıştır.
Muris taşınmazını çocuklarına bağışlamıştır. Ancak bu karşılıksız kazandırma cihaz, tesis masrafı, borçtan kurtarmaya matuf olmadığı gibi bu sayılanların benzerlerinden olmadığı da açıktır. Murisin ölümünde terekesine dönsün şeklinde bir iradesi de yoktur. Bu açıklama karşısında kazandırma 743 sayılı Medeni Kanunun 603/2. maddesi kapsamında kabul edilemez. Karşılıksız kazandırmanın iadeye tabi olduğu isbat yükü genel kural çerçevesinde davacılara düşmektedir (MK md.6). Davacıların bağışın iadeye tabi olduğunu gösteren herhangi bir delil getirememişlerdir. Gerçekleşen bu durum karşısında davanın reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır…)
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalılar vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava,mirasta iade istemine ilişkindir.
A-DAVACI İSTEMİNİN ÖZETİ: Davacılar,tarafların murisi olan Hüseyin Işıkların 1987 yılında vefat ettiğini, murisin sağlığında oğulları olan davalılara miras hisselerine karşılık olmak üzere 778 parsel sayılı 20 dönüm büyüklüğündeki arazisini bağışladığını, muvazaa nedeniyle bu işlemin iptali için açılan davanın bağışın şeklen geçerli olduğundan bahisle reddedildiğini ve kararın kesinleştiğini, tapulama sırasında gösterilen bağış şeklen geçerli olduğuna göre MK.603 maddesi gereğince mirasta iadeye tabi olduğunu ileri sürerek tereke dışına çıkarılmış dava konusu taşınmazın terekeye dahil edilerek mirasçılar arasındaki eşitsizliğin denkleştirme suretiyle giderilmesine karar verilmesini talep etmişlerdir.
B-DAVALI CEVABININ ÖZETİ
Davalılar, dava konusu taşınmazın terekeye dahil olmadığını, kadastro tespiti sırasında 20 yıllık zilyetlik nedenine dayalı olarak adlarına tespit ve tescil edildiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuşlardır.
C-YEREL MAHKEME KARARININ ÖZETİ: Yerel Mahkeme, tarafların kök murisin müşterek mirasçıları olup, davalıların kendilerine yapılan bağışın miras hissesine mahsuben yapılmadığını kanıtlayamadıkları gerekçesiyle, asıl ve birleşen davaların kabulüne karar vermiştir.
D-TEMYİZ EVRESİ BOZMA VE DİRENME:
Davalılar vekili tarafından temyiz edilen karar, Özel Dairece yukarıdaki gerekçe ile bozulmuştur. Bozma üzerine Yerel Mahkeme aynı gerekçeyi tekrarlayarak önceki kararında direnmiş, direnme kararını davalılar vekili temyiz etmiştir.
E-MADDİ OLAY VE UYUŞMAZLIK:
Dava konusu taşınmazın müşterek muris tarafından miras payına mahsuben davalılara bağışlandığı iddiasıyla taşınmazın terekeye iadesi talep edilmiş olup, Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, ispat yükünün hangi tarafa ait olduğu noktasında toplanmaktadır.
F-GEREKÇE:
743 sayılı Medeni Kanunun 603/1. maddesinde kanuni mirasçılara müteveffa tarafından yapılan teberrulara ilişkin olarak “…kanuni mirasçılar, miras hissesine mahsuben müteveffanın sağlığında almış oldukları bütün teberruları terekeye iadeye birbirlerine karşı mükelleftirler”, 2.fıkrada ise “müteveffa tarafından hilafına açıkça bir teberru yapılmış olmadıkça füru lehine bağşedilen cihaz, tesis masrafı, borçtan ibra suretiyle ve bu kabilden sair suretlerle bağşedilen menfaatler iadeye tabidir” hükmüne yer verilmiştir.Medeni Kanunun 6.maddesi ispat yükü konusunda genel bir kural koyarak “kanun hilafını emretmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur”, demiştir.
Füruu yararına yapılan bağış konusu Medeni Kanunun 603.maddesinin ikinci fıkrasında özel olarak düzenlemiştir. Hukuk Genel Kurulunun 06.02.1991 gün, 1990/2-576 E., 1991/45 K. sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere asıl olan miras bırakanın arzusuna saygı göstermektir. Miras bırakanın açık bir irade beyanında bulunması halinde bu irade esas alınacaktır. Aksi halde yasal düzenlemenin getirdiği ilkelerden hareket olunmalıdır. Füruu yararına bağışları düzenleyen 2.fıkra bütün olarak değerlendirildiğinde görülecektir ki yasa koyucu ortaya bir karine koymuştur. “Füruu yararına yapılan bağışlar onun miras payına mahsuben yapılmıştır ve iadeye tabidir”. Bu karine aslında bir babanın çocukları arasında eşit davranması yolundaki tabii duyguya da uygun düşmektedir. Yasa Koyucu, babanın çocukları arasında bir ayrım yapma gereğinin de hayatın olağan akışı içerisinde belirebileceğini göstererek miras bırakanın bu yolda hareket edebilme olanağını da, getirdiği düzenlemede “hilafına açıkça bir teberru yapılmış olmadıkça” sözlerini kullanmak suretiyle açmıştır. O halde iade borcunda Medeni Kanununun 6.maddesindeki genel kural uyarınca ispat yükü öncelikle iade isteyen fürua düşerse de iade isteyen, iadeye tabi olduğunda uyuşmazlık olmayan mallarda az önce açıklanan yasal karineden yararlanacağından ispat yükü yer değiştirerek karinenin aksini savunan, lehine tasarrufta bulunulan füruun bağışın iadeye tabi olmadan yapıldığını ispat zorunda bulunduğunun kabulü gerekir. Bu kurallar bağışın iadeye tabi mallardan bulunduğunun uyuşmazlık konusu olmaması halinde uygulanacaktır.
603. maddenin 2.fıkrası “müteveffa tarafından hilafına açıkça bir teberru yapılmış olmadıkça füru lehine bahşedilen cihaz , tesis masrafı , borçtan ibra suretiyle ve bu kabilden sair suretlerle bahşedilen menfaatler iadeye tabidir.”hükmünü getirmiştir.Demek ki burada sayılan menfaatler söz konusu olduğunda asıl olan bunların iadeye tabi olduğundur ve yukarıda açıklanan hukuki esaslar uyarınca iadeye tabi olmadan bahşedildiğini yararına tasarrufta bulunulan füruu ispat zorundadır. Bahşedilen menfaatler 2.fıkrada sayılanlar dışında ise durum ne olacaktır? Bu taktirde tabiatıyla yasal karinenin devreye girmesinden söz edilemeyeceğinden Medeni Kanunun 6.maddesindeki genel kural uyarınca iadeye tabi olarak yapıldığını ispat yükü iade isteğinde bulunan fürua düşecektir.İsviçre Federal Mahkemesi de bu görüştedir. jdt. 1951-I-324; jdt 1951-I-348 (Prof.Dr. M. Kocayusufpaşaoğlu, Miras Hukuku sh.472) Yasa Koyucu 2.fıkrayı genel bir kural olarak benimsemek isteseydi bu durumda bahşedilen menfaatler açısından çeyiz, iş kurma yardımları gibi bir yoruma girmezdi. Her nekadar metinde “gibi” sözü kullanılmış ise de yasa koyucu nitelik yönünden bir sınırlama getirmiş, bu sınırlamadan vazgeçmeksizin “gibi” sözcüğü kullanılmak suretiyle aynı nitelikteki menfaatleri de maddenin kapsamına almıştır.
O halde somut olayda Medeni Kanunun 6.maddesinde düzenlenen genel kural uygulanacak olup ispat yükü iade isteyen fürua düşer, bu durumda davacıların yasal karineden yararlanması mümkün değildir.
Bu nedenle Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire Bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının iadesine 21.09.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi