YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2005/450
KARAR NO : 2005/445
KARAR TARİHİ : 06.07.2005
Mahkemesi : AkşehirAsliye Hukuk Mahkemesi
Günü : 7.03.2005
Sayısı : 363-133
Taraflar arasındaki “Tapu iptali ve terkin” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Akşehir Asliye Hukuk Mahkemesince Sorkun Köyü Tüzel Kişiliği aleyhine açılan davanın kabulüne, diğer davalılar aleyhine açılan asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne dair verilen 15.07.2004 gün ve 1999/527 E.,2004/636 K.sayılı kararın incelenmesi davacı ve davalı vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 1.Hukuk Dairesi’nin 22.12.2004 gün ve 13964-14228 sayılı ilamıyla bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
(…Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 388.maddesinde belirtilmiştir. Hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
Aynı kural HUMK.nun 389.maddesinde de tekrarlanmıştır. Keza HUMK.nun 381.maddesi (kararın tefhimi en az 388.maddede belirtilen hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçilerek okunması suretiyle olur). Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denebilir ki, dava içinden davalar doğar,Hükmün hedefine ulaşılmasını engeller, Kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz. Ayrıca bozma kararı ile ilk hüküm hayatiyetini yitirdiğinden ona atıf suretiyle hüküm tesisinin yukarıda açıklanan kurallara uygun düşmeyeceği de aşikardır.
Öte yandan Yargıtay’ın yerleşmiş görüşü de bu yöndedir (Hukuk Genel Kurulu’nun 19.6.1991 gün 323/391 sayılı ve 10.9.1991 gün 281-415 sayılı ve 25.9.1991 gün 355-440 sayılı kararları).
Somut olayda da kısa ve gerekçeli kararda, sadece yargılama giderlerine ilişkin hüküm kurulmuş olup davanın esası hakkında hüküm fıkrası oluşturulmamış; yalnızca “bozma dışında kalan hususlarda yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına” denilmekle yetinilmiştir.
O itibarla mahkemece HUMK.nun 388.maddesinin açık hükmü gözetilmeksizin yazılı biçimde karar verilmesi doğru değildir. Direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır.
S O N U Ç :Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 06.07.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.