YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2005/446
KARAR NO : 2005/393
KARAR TARİHİ : 22.06.2005
Mahkemesi : Ankara 4.İş Mahkemesi
Günü : 28.4.2005
Sayısı : 845-483
Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 4.İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 30.12.2003 gün ve 28-1750 sayılı kararın incelenmesi Davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin 06.07.2004 gün ve 3776-17119 sayılı ilamı ile; bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece 30.11.2004 gün ve 2004/768-1489 günlü kararla önceki kararda direnilmiş; bu karar Hukuk Genel Kurulunun 16.03.2005 gün ve 2005/9-191-144 sayılı ilamıyla kısa kararda hüküm fıkrası oluşturulmadığından bahisle bozulmuş; mahkemece Hukuk Genel Kurulunun bozma ilamına uyularak hüküm kurulmuştur.
TEMYİZ EDEN : Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Mahkemenin 30.11.2004 tarihli direnme kararının bozulmasına ilişkin 16.03.2005 gün ve 2005/9-191-144 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere;
Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 388.maddesinde belirtilmiştir. Hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
Aynı kural HUMK.nun 389.maddesinde de tekrarlanmıştır. Keza HUMK.nun 381.maddesi (kararın tefhimi en az 388.maddede belirtilen hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçilerek okunması suretiyle olur). Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denebilir ki,dava içinden davalar doğar,Hükmün hedefine ulaşılmasını engeller, Kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz. Ayrıca bozma kararı ile ilk hüküm hayatiyetini yitirdiğinden ona atıf suretiyle hüküm tesisinin yukarıda açıklanan kurallara uygun düşmeyeceği de aşikardır.
Öte yandan Yargıtay’ın yerleşmiş görüşü de bu yöndedir (Hukuk Genel Kurulu’nun 19.6.1991 gün 323/391 sayılı ve 10.9.1991 gün 281-415 sayılı ve 25.9.1991 gün 355-440 sayılı kararları).
Ceza Genel Kurulu’nca da C.M.U.K.nun benzer hükümleri taşıyan 261 ve 268 maddelerinin uygulanmasında bozulan kararın geçerliliğini ve yerine getirilme yeteneğini yitirdiğinden “önceki hükümde direnilmesine” denilmekle yetinilerek ve atıf suretiyle hüküm kurulamayacağı kabul edilmiştir (Ceza Genel Kurulu’nun 2.2.1976 gün 22-25 sayılı kararı).
Somut olayda da, kısa kararın açıklanan usule uygun olmadığına ilişkin 16.03.2005 gün ve 2005/9-191-144 sayılı kararına uyulmasına karar verilmiş olmasına karşın açıklanan yasal gereklere uyulmamış; aslolan kısa kararda, hüküm fıkrası oluşturulmayarak; yalnızca “G.D.Açıklaması gerekçeli kararda gösterileceği üzere Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin 06.07.2004 gün 2004/3776 esas,17119 karar sayılı bozma ilamının % 5 fazlalıklarla ilgili alacaklar için daha çok yüksek oranda indirim yapılması gerekçesi ve mahkememizce yapılan takdiri indirimin dosya kapsamına, hak ve nasafet kuralları ile usul ve yasaya uygun olduğunun kabulü ile bozma gerekçesine uyulmayarak önceki kararda direnilmesine,
Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin bozma ilamına kısmen uyularak bozma ilamında gösterildiği gibi davacının günlük çalışma saatinin 8 saat olduğu gözetilerek yeniden bilirkişi hesaplaması yaptırılarak belirlenen miktarlardan mahkememizce benimsenen takdiri indirim oranına göre mahkemece yapılan hesaplamalarla belirlenen miktara göre davacının davasının temerrüt tarihi ve bakiyeleri yönünden ıslah dilekçesi gözetilerek taleple bağlı kalınarak kısmen kabulü ile,
Belirlenen fark ihbar tazminatının geç ödenmesinden doğan % 5 fazlalıkların mesai alacağının,hafta tatili alacağının,ulusal bayram genel tatil günleri çalışma alacağının ve bu fazla mesai alacağı % 5 fazlalığı hafta tatili alacağının %5 fazlalığı,ulusal bayram genel tatil çalışma alacağının % 5 fazlalığının davalıdan tahsiliyle davacıya ödenmesine,kanıtlanamayan yıllık izin ücreti alacağı ve fazlaya ilişkin hafta tatili ve bu alacağın % 5 fazlalık taleplerinin reddine,davacının olacaksa fazlaya ilişkin talep ve dava hakkının saklı tutulmasına ” denilmekle yetinilmiştir.
O itibarla mahkemece HUMK.nun 388.maddesinin açık hükmü gözetilmeksizin yazılı biçimde karar verilmesi doğru değildir. Direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının iadesine, 22.06.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.