YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2005/433
KARAR NO : 2005/508
KARAR TARİHİ : 21.09.2005
Mahkemesi : İstanbul 4.İş Mahkemesi
Günü : 17.05.2005
Sayısı : 2005/207 E- 414 K.
Taraflar arasındaki “tespit-iptal” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 4. İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 07.05.2003 gün ve 2002/1075 Esas, 2003/372 Karar sayılı kararın incelenmesi davalı SSK vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10.Hukuk Dairesinin 27.12.2004 gün ve 2004/6413-12562 sayılı ilamı ile;
(…Dava 506 sayılı Kanunun geçici 20.maddesi kapsamında olan sandığın ek 36. maddeye göre Sosyal Sigortalar Kurumuna devri sonucu devirden önceki yaşlılık aylığının aynı miktar üzerinden devamı gerektiğinin tesbiti istemine ilişkindir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir.
Davalılardan Ankara Anonim Türk Sigorta Şirketinin Bütün personelini kapsayacak şekilde 506 sayılı Kanunun geçici 20. maddesine göre Ankara Anonim Türk Sigorta Şirketi Memur ve Hizmetlileri Sağlık ve Emeklilik Sandığı adıyla, yardım sandığı kurduğu 26.07.1983 tarihinde değiştirilen Sandık Tesis–Tadil Sözleşmesi Yönetmeliğinin 36. maddesi ile üyelerine, 506 sayılı yasanın 60. maddesine göre yaşlılık aylığı bağlanacağı, 38. maddesi ile de bağlanacak yaşlılık aylığının hesap şekli gösterilmekte olup, bu düzenleme ile 506 sayılı Kanuna göre Sosyal Sigortalar Kanunu’nun öngördüğü kazanç üst sınırına kadar olan kazançlar üzerinden kanunun 61. maddesine göre hesaplanacak miktara Sosyal Sigortalar Kanununun öngördüğü prime esas üst sınır ile, sandığın öngördüğü üst sınır arasında kalan kazançlara göre hesaplanacak miktar eklenerek yaşlılık aylığı bağlanacağı belirtilmektedir ki bu yöntem ve hesaplama sonucu sandık üyelerinin yaşlılık aylıklarının Sosyal Sigortalar Kurumu’ndaki emsallerinden fazla olduğu görülmektedir. O nedenle 26.07.1995 tarihinde değiştirilen Vakıf Tadil Sözleşmesinin 15. maddesine göre, teknik bilanço açık gösterdiğinde aidatların artırılacağı, aidatlardaki artışa rağmen açık kapanamaz ise, faal ve emekli üyelere karşı mükellefiyetleri sosyal sigortalar kanunlarında derpiş edilen teminatın altına düşmemek şartıyla indirilebileceği, bu tedbirlere rağmen açık kapanmaz ise, kalan açığın derecesi nazara alınarak şirket idare meclisinin gereken kararı vereceği, 36. maddesinde ise, fesih ve tasfiyeye karar verildiği takdirde faal ve aylık alanlar ile dul ve yetimler hakkında alaka dereceleri nazarı itibari alınmak şartıyla bir aktüer tarafından yapılacak teknik hesaplara istinaden ve şirket idare meclisince tensip edilecek tevziat esas ve şartları dahilinde adilane bir suretle taksim edileceği düzenlemesi getirilmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Bu cümleden olarak Ankara Anonim Türk Sigorta Şirketi Yönetim Kurulu, 14.11.2001 tarihinde aldığı kararla “sandığın aktif ve pasif dengesinin üyeler aleyhine bozulması nedeniyle, 31.12.2001 tarihinden geçerli olmak üzere ödenen aylıklar ve sosyal yardımların “Sosyal Sigortalar Kanununun öngördüğü sınırlar içinde ödenmesine” karar vermiştir.
Öte yandan, Bakanlar Kurulu 20.12.2001 tarih 33286 sayılı kararı ile de sandığın 506 sayılı Kanunun ek 36. maddesine göre Sosyal Sigortalar Kurumuna devrini kararlaştırmıştır.
Bu bağlamda, Sosyal Sigortalar Kurumu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığınca oluşturulan Kurulun yaptığı aktüeryal hesaplar sonucunda 7.536.874.462.160 TL teknik açık olduğu belirlenmiş bulunmaktadır.
Belirtelim ki, 506 Sayılı Kanunun ek 36. maddesi 3. bendinde devredilen sandıklardan yararlanan personelin hizmet yılları ve primleri ödenmek veya ödenmiş olmak suretiyle 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa göre emsallerine uygun olarak intibaklarının yapılması da dahil olmak üzere, devire ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca müştereken belirleneceği öngörülmektedir. İşte bu yasal düzenleme sonucu 28.03.2002 tarihinde belirlenen usul ve esasların 3. maddesinde, “sandığın aktif ve pasif üyelerinin sandığa prim ödemek suretiyle geçen hizmetlerinin 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa tabi hizmetler gibi değerlendirildiği, statüsüne göre gelir ve aylık bağlananlar ile bunların hak sahipleri hakkında 506 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağı, aylıkları hâlen ödenmekte olanların bu kanuna göre intibakı yapıldığı” görülmektedir.
Davacının şahsi dosyaları incelendiğinde devir sonrası Sosyal Sigortalar Kurumunun bağladığı aylığın sandığın yaşlılık aylığı bağladığı tarihte yürürlükte olan 506 sayılı Yasa hükümlerine göre doğru olarak hesaplandığı ve 01.02.2002 tarihinden itibaren de hesaplanan yeni aylıkların ödendiği anlaşılmıştır.
Bu çevrede, Davalı Sosyal Sigortalar Kurumunun işlemleri, devredilen Sandık Senedine, Tesis–Tadil Sözleşmesi Yönetmeliğine ve yasal düzenlemeyi oluşturan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun ek 36. maddesine uygun olup, davacı lehine kazanılmış bir hakkın varlığından da söz edilemeyeceği gözetilmeden mahkemece davanın reddi yerine, yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır…)
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı SSK. vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davalı SSK. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile,direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, 21.09.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.