YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2005/404
KARAR NO : 2005/444
KARAR TARİHİ : 06.07.2005
Mahkemesi : İzmir 3.Asliye Hukuk Mahkemesi
Günü : 10.02.2005
Sayısı : 379-26
Taraflar arasındaki ” alacak ” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir Asliye 3.Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 12.02.2004 gün ve 2003/1091 E., 2004/15 K.sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13.Hukuk Dairesi’nin 27.09.2004 gün ve 4639-12938 sayılı ilamıyla;
(…Davacı, banka havalesi ile davalıya 1.000.000.000 TL. borç para gönderdiğini, ancak davalının bu parayı geri ödemediğini ileri sürerek 1.000.000.000 TL.nin faizi ile birlikte tahsilini istemiştir.
Davalı davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, davacının gönderdiği parayı davalının aldığı, neye karşılık alındığı hususunda davalının itirazının bulunmadığı ve kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacı, banka havalesi suretiyle borç olarak gönderdiğini iddia ettiği bedelin tahsilini istemektedir. Davalı davaya cevap vermemek suretiyle davayı inkar ettiği gibi, aleyhine yapılan icra takibine de borcum yoktur şeklinde itirazda bulunmuştur. Hemen belirtmek gerekir ki havale ödeme vasıtası olup, borcun ödendiğini gösterir. Dosya arasında bulunan banka dekontunun incelenmesinde her hangi bir kayıt içermediği görülmektedir. Bu itibarla davacının, dava konusu 1.000.000.000 TL.nı davalıya borç olarak verdiğini yasal delillerle ispatlaması gerekir. Oysaki dosya içinde bu hususu ispat edebilecek bir delil bulunmamaktadır. Bu nedenle davacının borç ilişkisini ispatladığının kabulü doğru değildir. Ne var ki davacı dava dilekçesinde yemin deliline de dayandığını belirtmiştir. Mahkemece davacıya bu hususta davalıya yemin yöneltme hakkı olduğu hatırlatılarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmelidir. Mahkemenin değinilen bu yönleri gözardı ederek yazılı şekilde hüküm tesis etmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir…)
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz Eden: Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, alacak istemine ilişkin olup, direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne uyuşmazlığa konu miktar 1.000.000.000 TL. den ibarettir.
21.7.2004 gün ve 25529 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak, öngördüğü istisnalar dışındaki hükümleri yayım tarihinde yürürlüğe giren, 14.7.2004 tarih ve 5219 sayılı “Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”; yürürlük tarihinden sonra Yerel Mahkemelerce verilen hükümler yönünden 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427. maddesindeki temyiz (kesinlik) sınırını bir milyar TL.; yine yürürlük tarihinden sonra Yargıtay Daireleri ve Hukuk Genel Kurulunca temyiz incelemesi sonucunda verilen kararlara karşı karar düzeltme yoluna gidilebilmesi için 440/III-1. maddesinde aranan parasal sınırı da altı milyar TL. olarak değiştirmiştir.
Eldeki davada direnme kararının verildiği 10.02.2005 tarihinde, 5219 Sayılı Kanun’un temyiz sınırını bir milyar TL.olarak değiştiren hükmü yürürlükte bulunduğuna ve müddeabih bu sınırın altında olduğuna göre, direnme kararı kesin olup, temyizi mümkün değildir.
Hal böyle olunca, davalı vekilinin temyiz dilekçesinin reddi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davalı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine istek halinde temyiz peşin harcın iadesine, 06.07.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi