YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2005/399
KARAR NO : 2005/396
KARAR TARİHİ : 22.06.2005
Mahkemesi : Yerköy Asliye Hukuk Mahkemesi
Günü : 30.3.2005
Sayısı : 65-125
Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Yerköy Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 26.5.2004 gün ve 2004/121-189 sayılı kararın incelenmesi davalı vekilince istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 7.12.2004 gün ve 2004/9891-17896 sayılı ilamı ile,
(… Davacı, dava dışı F. K.’nin çiftçilere yapılacak olan doğrudan gelir desteği ödemesinden alacağı 800.000.000 TL.nı 24.4.2003 tarihinde temlik aldığını ancak davalı bankanın temlik edenin kredi borcu nedeniyle bu alacağı mahsup ettiğini bildirerek ödeme yapmadığını, bu alacağın haciz ve mahsubunun mümkün olmadığını belirterek 800.000.000 TL.nın faizi ile davalıdan alınmasını istemiştir.
Davalı 2003 yılı doğrudan gelir desteği ödemelerine ilişkin kararnamede bu alacağın haczedilemeyeceğine dair hüküm bulunmadığını bildirerek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, dava dışı F.K.nin doğrudan gelir desteği alacağından 800.000.000 TL.nı temlik aldığını ancak davalının bu alacağı ödemediğini ileri sürerek ödetilmesini istemiştir. Davalı ise, temlik edenin kendisine borcu olduğunu bu nedenle temlik edenin alacağına bloke koyduğunu, önceki tarihlerdeki mahkeme kararına konu teşkil eden tebliğe göre bu paraların ödenmesi gerektiğini fakat 2003 yılına ait gelir desteği ödemesine ilişkin tebliğde bu konuda hüküm bulunmadığını savunmuştur. BK. 167. maddesine göre borçlu temlike vakıfi olduğu zaman temlik edene karşı haiz olduğu defileri temellük edene karşı ileri sürebilir. Hal böyle olunca davalının savunması üzerinde durulup 2003 yılına ilişkin bu konudaki tebliğ getirilerek incelenmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir. Bu yön gözardı edilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir…)
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, alacak istemine ilişkindir.
ÖN SORUN : Hukuk Genel Kurulu’ndaki görüşme sırasında, işin esasına geçilmeden önce, direnme kararının miktar itibariyle temyizinin mümkün olup olmadığı, ön sorun olarak değerlendirilmiştir.
Davada, dava dışı üçüncü kişi adına davalı bankaya yatırılan “doğrudan gelir desteği” parasından, davacıya temlik edilen 800.000.000 TL. nin, davalı bankaca haksız şekilde davacıya ödenmediği ileri sürülmüş ve 800.000.000 TL. nin, üçüncü kişinin banka hesabına paranın yatırıldığı tarihten itibaren yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesi istenilmiştir. İstenilen faizin miktarı belirtilmemiş ve harcı da ödenmemiştir.
Bu durumda, davanın müddeabbihi 800.000.000 TL. den ibarettir.
21.7.2004 gün ve 25529 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak, öngördüğü istisnalar dışındaki hükümleri yayım tarihinde yürürlüğe giren, 14.7.2004 tarih ve 5219 sayılı “Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”; yürürlük tarihinden sonra Yerel Mahkemelerce verilen hükümler yönünden 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427. maddesindeki temyiz (kesinlik) sınırını bir milyar TL.; yine yürürlük tarihinden sonra Yargıtay Daireleri ve Hukuk Genel Kurulunca temyiz incelemesi sonucunda verilen kararlara karşı karar düzeltme yoluna gidilebilmesi için 440/III-1. maddesinde aranan parasal sınırı da altı milyar TL. olarak değiştirmiştir.
GEREKÇE: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Eldeki davada direnme kararının verildiği 30.3.2005 tarihinde, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427. maddesindeki kesinlik üst sınırını bir milyar TL. olarak değiştiren 5219 Sayılı Kanun yürürlükte bulunduğuna ve müddeabbih de bu sınırın altında olduğuna göre, direnme kararı kesin olup, temyizi mümkün değildir.
Hal böyle olunca, davalı vekilinin temyiz dilekçesinin reddi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davalı vekilinin temyiz dilekçesinin REDDİNE, 22.6.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.