YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2005/398
KARAR NO : 2005/397
KARAR TARİHİ : 22.06.2005
Mahkemesi : Ankara 5.İş Mahkemesi
Günü : 8.4.2005
Sayısı : 312-195
Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 5. İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 30.4.2004 gün ve 2004/432-640 sayılı kararın incelenmesi davalı vekilince istenilmesi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 27.12.2004 gün ve 2004/18819-29407 sayılı ilamı ile,
(…5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca “İş mahkemelerinde açılacak her dava açıldığı tarihte dava olunanın Türk Medeni Kanunu gereğince ikametgahı sayılan yer mahkemesinde bakılabileceği gibi işçinin işini yaptığı işyeri için yetkili mahkemede de bakılabilir. Bunlara aykırı sözleşme muteber sayılmaz.” Öngörülen bu düzenleme kamu düzenine ait bir yetki kuralı olup, emredici kural olduğundan bu esaslara aykırı olarak iş davasına başka mahkemede bakılamaz. Somut olayda uyuşmazlık davacının ikametgahı mahkemesinde açılmış olup, anılan düzenleme gereği, yetkili mahkemede dava açılmamıştır. Mahkemece yetkisizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek karar verilmesi hatalıdır…..)
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, alacak istemine ilişkindir.
ÖN SORUN : Hukuk Genel Kurulu’ndaki görüşme sırasında, işin esasına geçilmeden önce, direnme kararının miktar itibariyle temyizinin mümkün olup olmadığı, ön sorun olarak değerlendirilmiştir.
Davada, 2821 Sayılı Sendikalar Kanununun 61. maddesine dayalı olarak, davalı Belediyenin, işvereni olduğu işçilerden davacı Sendika adına kestiği ve süresi içerisinde davacıya ödemediği aidatların toplamından, fazlaya ilişkin hak saklı kalmak kaydıyla bir milyar TL. nin, tahsili istenilmiş; yargılama sırasında davalı taraf, davaya konu borcunun miktarını 426.596.000 TL. olarak bildirmiş, davacı taraf bu miktara itirazda bulunmamış; böylece, davacının alacaklı olduğu miktarın 426.596.000 TL. den ibaret bulunduğu tarafların ortak kabulüyle kesin olarak belirlenmiştir. Mahkemece anılan miktar üzerinden davanın kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
21.7.2004 gün ve 25529 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak, öngördüğü istisnalar dışındaki hükümleri yayım tarihinde yürürlüğe giren, 14.7.2004 tarih ve 5219 sayılı “Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”; yürürlük tarihinden sonra Yerel Mahkemelerce verilen hükümler yönünden 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427. maddesindeki temyiz (kesinlik) sınırını bir milyar TL.; yine yürürlük tarihinden sonra Yargıtay Daireleri ve Hukuk Genel Kurulunca temyiz incelemesi sonucunda verilen kararlara karşı karar düzeltme yoluna gidilebilmesi için 440/III-1. maddesinde aranan parasal sınırı da altı milyar TL. olarak değiştirmiştir.
GEREKÇE:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Eldeki davada direnme kararının verildiği 8.4.2005 tarihinde, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427. maddesindeki kesinlik üst sınırını bir milyar TL. olarak değiştiren 5219 Sayılı Kanun yürürlükte bulunduğuna ve mahkemece hüküm altına alınan 426.596.000 TL. de bu sınırın altında olduğuna göre, direnme kararı kesin olup, davalı tarafından temyizi mümkün değildir.
Hal böyle olunca, davalı vekilinin temyiz dilekçesinin reddi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davalı vekilinin temyiz dilekçesinin REDDİNE,istek halinde temyiz peşin harcının iadesine, 22.6.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.