Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2005/383 E. 2005/404 K. 22.06.2005 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2005/383
KARAR NO : 2005/404
KARAR TARİHİ : 22.06.2005

Mahkemesi

:

Diyarbakır 3.Asliye Hukuk Mahkemesi

Günü

:

15.3.2005

Sayısı

:

2004/1093-2005/144

Taraflar arasındaki “soyadı değiştirilmesi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Diyarbakır 3.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 18.5.2004 gün ve 2004/230-2004/462 sayılı kararın incelenmesi davalı Y.. K.. vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 18.Hukuk Dairesinin 19.10.2004 gün ve 6280-7446 sayılı ilamı ile,
(…Türk Medeni Kanunu’nun 321.maddesi hükmüne göre, ana ve baba evli değilse çocuk ananın soyadını taşır. Dosyada bulunan 30.3.2004 değiştirme tarihli nüfus kayıt tablosunda soyadının düzeltilmesi istenilen küçüklerin evlilik dışı doğduğu ve ana hanesine yazıldığı görülmektedir.Bu nedenle davacı annenin kendi soyadı baki kalmak üzere velayeti altındaki çocuğunun soyadının değiştirilmesi konusunda açtığı davanın reddine karar verilmesi gerekirken yasanın buyurucu hükmüne rağmen yerinde bulunmayan gerekçeyle kabulü doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA…)
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı Y.K. vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava; soyadın değiştirilmesi istemine ilişkindir.
A-DAVACI İSTEMİNİN ÖZETİ:
Davacı R.. E.. vekili; davacı annenin velayeti altında bulunan küçükler M.ve U..’un evlilik dışı doğmuş olup, ana hanesinde nüfusa kayıt edildiklerini, davalı babanın küçükleri tanımış olmasına karşın, başkasıyla evlenmesi nedeniyle çocukların baba hanesine kaydedilemediği gibi, soyadı farklılığı nedeniyle resmi işlemlerin yapılamadığını ileri sürerek, davacı ve davalıların müşterek çocukları M.. ve U..’un “E….” olan soyadlarının, babalarının soyadı “K…..” olarak değiştirilmesine karar verilmesini istemiştir.
B-DAVALI CEVABININ ÖZETİ:
Davalı Yemlihan Kılıç vekili; evlilik dışı doğan çocukların, baba tarafından tanınmış bile olsa, annenin kızlık soyadını taşımaları gerektiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C-YEREL MAHKEME KARARININ ÖZETİ:
Yerel Mahkeme; “evlilik dışı doğan çocuklarını tanıyan davalı babanın, çocuklarının, soyadını kullanmalarına karşı çıkmasının, Türk Medeni Kanunu’nun 2.maddesi uyarınca hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu ve ayrıca Türkiye’nin de taraf olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin 8.maddesine göre, çocuğun kimliğine, ismi ve aile bağları dahil, koruma hakkına saygı gösterilmesi gerektiği” gerekçesiyle “davanın kabulüne” karar vermiştir.
D-TEMYİZ EVRESİ, BOZMA VE DİRENME:
Davalı vekilince temyiz edilen karar, Özel Dairece yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş; Yerel Mahkeme önceki gerekçesini tekrarlayarak direnme kararı vermiştir.
E-GEREKÇE:
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık; davacı annenin, kendi soyadı baki kalmak üzere, evlilik dışında doğan ve velayeti altında bulunan çocuklarının soyadının değiştirilmesini isteyip isteyemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Öncelikle belirtilmelidir ki, soyadı, kanun gereği doğumla kazanılan addır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun, “Soybağının Hükümleri” başlığı altında düzenlenen 321.maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde; “Çocuk, ana ve baba evli ise ailenin; evli değilse ananın soyadını taşır” hükmü öngörülmüştür.
1587 sayılı Nüfus Kanunu’nun 20.maddesinin dördüncü fıkrasında ise,evlilik dışında doğan çocuğun, anasının kütüğüne, ananın soyadı ile yazılması gerektiği belirtilmiştir.
Az yukarıda açıklanan yasal düzenlemeye paralel olarak uygulamaya konulan, İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’nün 21.08.2002 gün ve 147 sayılı Nüfus ve Vatandaşlık Hizmetlerine Ait Görev ve Çalışma Yönergesi’nin 21.maddesinde; evlilik dışında doğan çocuğun, anasının kayıtlı bulunduğu haneye, anasının soyadı ile tescili öngörülmüştür.
Görüldüğü üzere, anılan yasal düzenlemeler karşısında, evlilik dışında doğan çocuğun ananın soyadını taşıyacağı, çocuğun reşit olduktan sonra kendi soyadı usulüne uygun olarak açacağı bir dava sonunda verilecek kararla değişmedikçe çocuğun soyadının değiştirilemeyeceği kuşku ve duraksamadan uzaktır.
Aksinin kabulü, kamu düzeni ile ilgili olan Türk Medeni Kanunu’nun 321.maddesinin yasakladığı sonuca, kanunun başka kuralına dayanarak ulaşılması; eş söyleyişle kanunun emredici kuralının dolanılması sonucunu doğuracağı açıktır.
Somut olayda, soyadının düzeltilmesi istenilen küçüklerin evlilik dışında doğdukları ve ana hanesine yazıldıkları anlaşılmaktadır.
Bu haliyle, davacı annenin, velayeti altındaki çocukların soyadının değiştirilmesi davasını açmasına yasa olanak vermediğinden; davanın reddi gereğine işaret eden ve Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki karada direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ:Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine,22.6.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.