YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2005/379
KARAR NO : 2005/360
KARAR TARİHİ : 08.06.2005
Mahkemesi : Ümraniye 1.Sulh Hukuk Mahkemesi
Günü : 24.11.2004
Sayısı : 1166-1555
Taraflar arasındaki “kira tespiti” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ümraniye 1.Sulh Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 03.12.2003 gün ve 2002/1473-2003/1062 sayılı kararın incelenmesi Davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 22.04.2004 gün ve 2004/4181-4084 sayılı ilamı ile; bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, kira tespiti isteğine ilişkindir.
Mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar Özel Dairece bozulmuş; bozma ilamı ve duruşma günü taraflara tebliğ edilmiştir.
Ne var ki, Davalı M. H. vekili Avukat K. D.’a 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21. maddesine dayalı olarak yapılan tebligat anılan kanun ve Tebligat Tüzüğüne uygun yapılmamış; adı geçen 24.11.2004 günlü duruşmaya da katılmamış; taraf teşkili sağlanmadan yargılamaya devamla karar verilmiştir.
Bilindiği üzere; Adresinde bulunamayan kişilere tebligatın hangi şekilde yapılacağı, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21 ve Tebligat Tüzüğü’nün 28.maddelerinde açıklanmıştır.
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun (Değişik: 6/6/1985 – 3220/7 md. Ve 19/3/2003 – 4829/) 21. maddesinde aynen;
“Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.
Muhtar, ihtiyar heyeti azaları, zabıta amir ve memurları yukarıdaki fıkra uyarınca kendilerine teslim edilen evrakı kabule mecburdurlar.”
denilmiş;
Tebligat Tüzüğü’nün 28. maddesinin birinci fıkrasında ise ;
“Muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiç biri gösterilen adreste bulunmazsa, tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar kurulu veya meclisi üyeleri, zabıta amir ve memurlarından tahkik ederek beyanlarını tebliğ tutanağına yazıp altını imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde bu durumu yazarak imzalaması gerekir”
hükmüne yer verilmiştir.
Şu durumda; kendisine tebliğ yapılacak kimse gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden çekinirse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine ve yahut zabıta amir veya memuruna imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de oldukça en yakın komşulardan birine bildirir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih tebliğ tarihi sayılır. Tebliğ memurunun muhatabın adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel olan komşu, kapıcı gibi kimselerden veya o yerin muhtar veya ihtiyar kurulu üyelerinden ve yahut zabıta amir veya memurlarından soruşturarak, vaki olacak beyanı tebliğ mazbatasına yazıp altını imzalatması gerekir.
Bu yön, Tebligat Kanunu’ nun 23 ve Tüzüğün 33.maddelerinde de ayrıca vurgulanmıştır.
Davalı M. H.vekili Av.K. D.’a yapılan tebligatın bu kurallara uygun bulunmadığı açıktır.
Zira, yukarıda açıklandığı üzere tüzükte belirtilen ve beyanı alındığı açıklanan kimsenin tebliğ mazbatasına imzası alınmamış; böylece bu yönler onamsız kalmış; tebliğ memurunun gerçekten muhatabın adresine gittiği ve fakat bulamadığı belgelenmemiş, tebliğ memuru tarafından yazılan beyan, onun mücerret sözünden ibaret kalmıştır.
Şu durumda adı geçene bu şekilde yapılan duruşma günü tebliği, beyanda bulunan komşunun imzasının tebligat belgesinde yer almaması nedeniyle usulüne uygun değildir.
Hal böyle olunca , öncelikle taraf teşkilinin sağlanmasına yönelik olarak, duruşma gününün usulünce Davalı M. H. vekili Av.K. D.’a tebliği hususu tamamlanmalı ve bu gerek yerine getirildikten sonra usulü kazanılmış haklar da gözetilerek bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar yerine getirilmeden yargılama sonlandırılarak karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup; bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 8.6.2005 gününde, oybirliği ile karar verildi.