Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2005/376 E. 2005/399 K. 22.06.2005 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2005/376
KARAR NO : 2005/399
KARAR TARİHİ : 22.06.2005

Mahkemesi : Küçükçekmece 1.Aile Mahkemesi
Günü : 30.12.2004
Sayısı : 1618-3140
Taraflar arasındaki “boşanma” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Küçükçekmece 1.Aile Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 13.12.2002 gün ve 2000/861 E. 2002/1791 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 22.4.2003 gün ve 2003/2913 E. 5889 K.sayılı ilamı ile;
(…1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin taktirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
4722 sayılı Kanunun 1.maddesi hükmü de dikkate alındığında olaya 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi hükümlerinin uygulanması gerekir.
2-Toplanan delillerden; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan hadiselerde kadın da kusurludur. Kusurlu eş yararına maddi ve manevi tazminat takdir edilemez(743 sayılı M.K.md. 143/1-2).Açıklanan husus üzerinde durulmadan, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
3-Dava kabul edildiği halde, davacı yararına vekalet ücreti takdir edilmemesi de yerinde değildir….)
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN :Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, boşanma istemine ilişkindir.
A-DAVACININ İSTEMİNİN ÖZETİ: Davacı vekili, tarafların 1993 yılında evlendiklerini, bu evlilikten Açelya isimli çocuklarının doğduğunu, evlendikten sonra davalının anne ve babasının evinde, davalının ilk eşinden olma çocuğuyla birlikte oturmaya başladıklarını, davalının eve geç geldiğini, geldiğinde nereden geldiğini dahi söylemeye gerek duymadığını, davacıya hakaret ettiğini, anne ve babasıyla birlikte oturmanın getirdiği sorunlar da buna eklenince davacının 1996 yılında evden ayrıldığını, ayrı ev açtığını, davalının bu eve gelmediğini; davalının küçük A.ya davranışlarının sağlıklı olmadığını, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını, tarafların bir araya gelmelerinin imkansız olduğunu ileri sürerek boşanmalarına ve küçük A.’nın velayetinin davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B-DAVALININ CEVABININ ÖZETİ: Davalı cevap dilekçesiyle, davacının alkol bağımlısı olduğunu, buna yönelik tedavi girişiminde bulunduklarını, sonuç alamadıklarını, şiddetli geçimsizliğin davacıdan kaynaklandığını, kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını, davacının alkolün etkisiyle evde huzursuzluklar ve skandallar başlattığını, kendisini tehdit ettiğini, hatta davacının baskı ve tehditleri sonucu birkaç kez müşterek çocukları A.yı, önceki eşinden olma çocuğunu, anne ve babasını alarak kızkardeşine sığınmak zorunda kaldığını; davacı tarafından her türlü manevi baskıya maruz kaldığını ileri sürerek davanın reddini savunmuş, nafaka ve 10.000.000.000 TL. manevi tazminata hükmedilmesini istemiştir.
C-YEREL MAHKEME KARARININ ÖZETİ: Yerel mahkemece davacının içkiye düşkün olmasının anlaşmazlığa, huzursuzluğa yol açtığı, davalının iyiniyetle evliliği sürdürmek istemesine karşın sonuca ulaşamadığı, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davacının kusurlu olduğu, ancak, davalı daha sonra boşanmayı kabul ettiğinden tarafların şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanmalarına; küçük Açelya’nın velayetinin yaş ve okul durumu, tarafların istekleri doğrultusunda davacı babaya verilmesine, davalının kusursuz olduğu anlaşıldığından, uğradığı maddi kayıpları karşılamak amacıyla takdiren 4.000.000.000 TL.maddi tazminat ve kişilik haklarına ağır saldırıda bulunulduğu kabul edilerek 4.000.000.000 TL. manevi tazminatın davacı tarafından davalıya ödenmesine, küçük A.’nın velayetinin davacıya verilmesine, babasına teslimine kadar aylık 100.000.000 TL. iştirak nafakasına hükmedilmiştir.
D-TEMYİZ EVRESİ,BOZMA VE DİRENME: Tarafların nafaka ve tazminat yönünden temyizleri üzerine hüküm Özel Dairece, yukarda yazılı gerekçeyle bozulmuş, yerel mahkemece, boşanma gerekçesinin boşanma hükmü ile birlikte taraflar için kesin hüküm teşkil ettiği, kesin hüküm gerekçesinin tarafları bağladığı, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda davalı kadının kusuru bulunmadığı, maddi ve manevi tazminat isteme hakkı bulunduğu gerekçesiyle maddi ve manevi tazminat yönünden direnme kararı verilmiştir.
E-GEREKÇE: 4722 sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki 4722 sayılı Kanunun 1.maddesi “…. Türk Medeni Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önceki olayların hukukî sonuçlarına, bu olaylar hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse kural olarak o kanun hükümleri uygulanır…” hükmünü içermektedir.Olayda, 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi hükümlerinin uygulanacağı yerel mahkeme ile Özel Daire arasında uyuşmazlık konusu değildir.
Taraflarca gösterilen tanıkların beyanları ve tüm dosya içeriğinden, davacının normalin üzerinde alkol aldığı, davalı ve ailesine kötü muamelede bulunduğu, davalının da davacının tuttuğu eve gitmediği, davacıyı ve annesini çalıştığı kurumlara şikâyet ettiği, davacının başka bir kadınla birlikte yaşadığı iddiasında bulunduğu, böylelikle iki tarafın da kusurlu olduğu anlaşılmaktadır.
743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin 143/1-2 maddesine göre boşanmaya neden olan olaylarda “kabahatsiz karı veya kocaya” maddi ve manevi tazminat talep etme hakkı tanınmıştır. O halde kusurlu davalının maddi ve manevi tazminat talep etme hakkı bulunmamaktadır.Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 22.6.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.