YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2005/366
KARAR NO : 2005/383
KARAR TARİHİ : 15.06.2005
Mahkemesi
:
Terme Kadastro Mahkemesi
Günü
:
24.12.2004
Sayısı
:
2004/152-111
Taraflar arasındaki “tespite itiraz” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Terme Kadastro Mahkemesince davanın reddine dair verilen 12.9.2001 gün ve 1996/3-2001/153 sayılı kararın incelenmesi davacılar ve davalı Hazine vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 5.11.2002 gün ve 2002/10391-11121 sayılı ilamı ile,
(…Yargıtay bozma ilamında özetle; “Tescil davasına konu olan taşınmazlar ile davacıların feragat ettikleri taşınmazların kesin olarak saptanması, ondan sonra yöntemince taksim araştırma ve incelemesi yapılarak sonucuna göre hüküm kurulması” gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda; davanın reddine, çekişmeli parsellerin davalı taraf adına tesciline karar verilmiş;hüküm, davacılar ile davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararda yazılı gerektirici nedenlere, zilyetlikle iktisap şartlarının gerçekleştiği mahallinde yapılan keşif ve uygulamayla sabit olduğuna göre Hazine’nin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle Hazine yönünden hükmün ONANMASINA,
2-HUMK.nun 95.maddesi gereğince davadan feragat kesin hükmün sonuçlarını doğurur. Davacılar bir kısım parsellerden feragat etmişler ve bu beyanları usulen belgelendirilmiştir. Mahkemece feragata konu olan parseller yönünden davanın reddine karar verilmesi isabetlidir. Bu nedenle, yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle feragata konu olan dava konusu 188, 206, 239, 277, 320, 336, 353, 363, 370, 413, 429,207, 306, 310, 325, 332, 364, 377, 414, 431, 222, 318,327,148, 319, 321, 326, 331 ve 347 sayılı parsellere ilişkin hükmün ONANMASINA;
3-Dava konusu 352, 345, 346, 322, 323, 195, 458, 459 ve 460 sayılı parsellere ilişkin temyiz itirazlarına gelince;
Çekişmeli parsellerin tarafların ortak kök miras bırakanı ve 1931 yılında vefat ettiği anlaşılan Y. D.’dan kaldığı tartışmasızdır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık miras bırakanın ölümüyle terekesinin paylaşılıp paylaşılmadığı konusundadır. Mahkemece uzun süreli eylemli kullanma, taksimin karinesi olarak kabul edilerek hüküm kurulmuş ise de, mahkemenin kabulü dosya içeriğine ve toplanan delillere uygun düşmemektedir. Paylaşımın varlığını, tarihini, paylaşımda davacılara verilen taşınır ve taşınmaz malların neler olduğunu kanıtlamak yükümlülüğü davalılara aittir. Miras bırakanın ölüm tarihinde davacı Gülsün 3, Hatun ise 1 yaşındadır. Bu kişilerin yetkili temsilcileri aracılığıyla paylaşıma katıldığı iddia ve ispat edilmemiştir. Öte yandan davalıların davacılara verdiklerini iddia ettikleri taşınmazların öncesinin ortak miras bırakan Y.a ait olmayıp, davacıların anneleri F.dan intikal ettiği ve tarafların annelerinin ayrı olduğu anlaşılmaktadır. Bu olgular karşısında davalılar paylaşımın varlığını ve tarihini kanıtlayamamışlardır. Öte yandan dava 1968 yılında açılmıştır. Mirasçılar arasında zamanaşımı hükümleri işlemez. Murisin ölümüyle dava tarihi arasında paylaşımın karinesini kabul edilecek miktarda davacıların doğum tarihleri de dikkate alındığında çok uzun bir sürenin geçtiği kabul edilemez. Bir başka anlatımla,zilyetlik paylaşımın varlığının karinesi olarak değerlendirilemez. Hal böyle olunca; tesbitin iptaliyle taşınmazların iştirak halinde mülkiyet şeklinde payları oranında Y.D. mirasçıları adına tesciline karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir…)
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacılar ve davalı Hazine vekilleri
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
1-Hakkındaki hüküm Özel Dairece onanarak kesinleşmiş olan Hazine vekilinin direnme kararını temyizde hukuki yararı yoktur. Bu nedenle temyiz istemi reddedilmelidir.
2-Davacıların temyiz istemine gelince;
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre,Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken,önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ:1-Hakkındaki hüküm kesinleşmiş olan Hazine vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE,
2-Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile,direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine,
15.6.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.