Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2005/365 E. 2005/380 K. 08.06.2005 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2005/365
KARAR NO : 2005/380
KARAR TARİHİ : 08.06.2005

Mahkemesi

:

Trabzon 2.Asliye Hukuk Mahkemesi

Günü

:

10.03.2005

Sayısı

:

36-73

Taraflar arasındaki “hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil “ davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Trabzon Asliye 2.Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 25.12.2003 gün ve 2002/120 E, 2003/444 K. sayılı kararın incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 1.Hukuk Dairesinin 21.9.2004 gün ve 2004/5748 E, 9543 K.sayılı ilamı ile,
(…Dava, hile (kandırma) hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 1 ve 7 parsel sayılı taşınmazlardaki dükkan niteliğindeki 5,6,7 ve 8 nolu bağımsız bölümlerin davacının da katıldığı 10.7.1997 tarihli akit ile taksim yoluyla davalılar adına tescil edildiği görülmektedir.
Bilindiği üzere; hile, genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak, veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma hilede yanıltma söz konusudur. Borçlar Kanununun 28/1.maddesinde açıklandığı üzere taraflar biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse hata esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
Somut olaya gelince; özellikle davacı anlatımından hileli olduğu ileri sürülen temliki işlemin yapıldığı 10.7.1997 tarihi itibariyle davacının ıttıla kesbettiği sabittir. Öyleyse Borçlar Kanununun 31.maddesinde öngörülen 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği kabul edilmelidir.
Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve gerekçelerle yazılı şekilde kabulü doğru değildir….)
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalılar vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle H.U.M.K.2494 sayılı Yasa ile değişik 438/II.fıkrası hükmü gereğince duruşma isteğinin reddine karar verilip dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre,Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken,önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ:Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile,direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA,istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 8.6.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.