Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2005/348 E. 2005/362 K. 08.06.2005 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2005/348
KARAR NO : 2005/362
KARAR TARİHİ : 08.06.2005

Mahkemesi

:

Sakarya 1.Asliye Hukuk Mahkemesi

Günü

:

15.3.2005

Sayısı

:

490-122

Taraflar arasındaki “adi ortaklığın feshi, tasfiye ve alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Sakarya Asliye 1. Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 24.12.2003 gün ve 2001/990-2003/875 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 2.7.2004 gün ve 2004/2277-10707 sayılı ilamı ile,
(…Davacı, murisi annesi ile davalının fırın işletmeciliği hususunda adi ortaklık oluşturulduğunu, annesinin 17.08.1999 tarihli depremde ölmesi sonrasında davalının teklifi üzerine kendisinin fırına ortak olduğunu ve birlikte fırını çalıştırmaya başladıklarını, birlikte bankada hesap açtıklarını, fırınla ilgili işlerle ilgilendiğini, ancak akabinde davalının bankada bulunan 18.000 doları çektiğini, kendisini fırından kovduğunu, Kasım 1999 tarihinden itibaren kar payını vermediğini ileri sürerek adi ortaklığın fesih ve tasfiyesini kar payının tahsilini, davalının zimmetinde bulunan 9000 dolar ile dava tarihine kadar birikmiş olan 6.000.000.000 TL. kar payının faizi ile tahsilini istemiştir.
Davalı, davacının murisi ile yapılan adi ortaklığın murisinin ölümü ile son bulduğunu, davacı ile yeni bir adi ortaklık oluşturmadıklarını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davacı ile davalı arasında adi ortaklık oluşturulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davalının annesi ve murisesi S. ile davalının fırın işletmeciliği hususunda adi ortaklık oluşturdukları ve akabinde 17.8.1999 tarihli deprem sırasında S.’ nın vefat ettiği tarafların ve mahkemenin kabulündedir. BK.nın 535. maddesi uyarınca aksine hüküm yoksa taraflardan birinin ölmesi halinde ortaklık son bulur. Davacının murisinin depremde öldüğü ihtilafsızdır. Aksine hüküm bulunmadığı için ölümle son bulan Adi ortaklığın tasfiyesi gerekir. Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere davacının murisi ile davalı arasındaki ortaklık tasfiye edilmemiştir. Her ne kadar davalı, adi ortaklığın tasfiye payı olarak davacı ve kardeşine 150.000.000.000 TL. ödediğini savunmuş ise de, bahsi geçen paranın adi ortaklığın tasfiyesine yönelik olarak verildiği ispat edilememiştir. Aksine, bu paranın fırının bulunduğu binadaki davacı ve kardeşinin mülkiyet hakkının devrine yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Adi ortaklık taraflardan birinin ölümü ile son bulmakla beraber tasfiye yapılıncaya kadar oluşan kar payının verilmesi zorunludur. Mahkemece değinilen bu yönler gözetilerek BK.nun 538 ve devamı maddeleri uyarınca davalı ile davacı murisi arasındaki adi ortaklığın tasfiyesine karar verilmesi gerekirken yazılı düşüncelerle davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir…)
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara,bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle davadaki fesih ve tasfiye isteminin, davalı ile davacının miras bırakanı (annesi) S. E. arasındaki varlığı, ölüm nedeniyle sona erdiği ve tasfiye edilmediği çekişmesiz olan adi ortaklığa ilişkin bulunduğunun dosya kapsamından açıkça anlaşılmasına; her ne kadar, niteliği gereği, görülmekte olan davanın S. E.’in aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunan tüm mirasçılarınca birlikte açılması gerekli ve davacı dışındaki diğer mirasçı E. E. (Kaya) davacı durumunda değil ise de, bu usuli eksikliğin mahkemece tamamlanmasının olanaklı bulunmasına göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire Bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 8.6.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.