YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2005/328
KARAR NO : 2005/342
KARAR TARİHİ : 25.05.2005
Mahkemesi
:
Ankara 2.Tüketici Mahkemesi
Günü
:
10.12.2004
Sayısı
:
2004/1650-900
Taraflar arasındaki “menfi tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara İkinci Tüketici Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 11.03.2004 gün ve 2003/225-2004/124 sayılı kararın incelenmesi Davalı Banka vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 30.06.2004 gün ve 2004/9576-10482 sayılı ilamı ile ;
(…Davacı, davalı bankanın kredi kartı borçlusu olduğunu Ağustos 2001 yılında temerrüde düştüğünü, hakkında icra takibi yapıldığını 4822 sayılı yasanın yürürlüğe girmesi üzerine bankaya başvurduğunu ancak kanunun emrettiği şekilde hesaplama yapıldığını bir kısım ödemelerinin borçtan düşülmediğini ileri sürerek borç hesaplamalarının yeniden yaptırılmasını talep etmiştir.
Davacı borçlu sahibi olduğu kredi kart borçlarını belirli günde ödemediğinden temerrüde düştüğünü kat ihtarnamesi gönderildiğini sonuç alınamaması üzerine hakkında icra takibi yapıldığını, başvurusuna rağmen bankaca yapılan ödeme planını kabul etmediğini ileri sürerek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece 14.3.2003 tarihi itibariyle davalının bankaya 3.198.961.000 TL. borçlu olduğu ve yargılama aşamasında borcun tamamının ödendiği açıklanarak davacının davalı bankaya borçlu olmadığının tesbitine karar verilmiş; hüküm, davalı banka tarafından temyiz edilmiştir.
Davalı banka 6.8.2001 günlü kat ihtarında davalının 1.693.138.265TL. borcunun ödetilmesini istemiş, ancak bu kat ihtarı muhatabın adresten ayrılmış olması nedeniyle bila tebliğ iade edilmiştir. Hal böyle olunca mahkemece hesabın kat edildiği 6.8.2001 tarihindeki ana paraya o tarihten davacının başvurusunu yaptığı 8.4.2003 tarihine kadar yıllık %50 faiz ile icra harç giderleri ve icra vekalet ücreti BSMV.nin ilave edilmesinden sonra çıkacak rakam davacının ödemekle yükümlü olduğu borç miktarıdır. Davacının gerek yargılama aşamasında gerekse yargılamadan önce yapmış olduğu ödemelerin bu borçtan mahsup edilmesi gerekir. Bilirkişi raporunda değinilen bu yön üzerinde durulmamıştır. Hal böyle olunca bilirkişiden ek rapor alınarak az yukarıda açıklanan yöntemle ödemesi gereken ana paradan ödenen borçların mahsubunun yapılması ve hasıl olacak sonuca göre kalan borcun 4822 sayılı yasanın geçici 1. maddesindeki koşullara uygun taksitlendirilmesi tamamen karşılandırılması halinde ise şimdiki gibi karar verilmesi gerekir. Mahkemece değinilen bu yön gözetilmeden eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir…)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı banka vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava,kredi kartı sözleşmesinden kaynaklanan borç ilişkisinde, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da değişiklik yapan 4822 sayılı yasanın geçici 1. maddesine dayalı “borç tespiti” istemine ilişkindir.
Davacı isteminin özeti:
Davacı/borçlu 23.05.2003 tarihli dava dilekçesinde özetle; davalı banka ile yapılan sözleşme gereğince …..2103 nolu kredi kartı sahibi olduğunu ve bu kartı kullandığını, ödemesi gereken bedelleri gününde ödemediği için 08/2001 tarihinde temerrüde düştüğünü, hakkında Ankara 26. icra müdürlüğünün 2001/19996 sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, kısmi ödeme yaptığını, 14.3.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4822 sayılı yasanın geçici 1. maddesi gereğince, borcunun belirlenmesini ve taksitlendirilmesini istemiştir.
Davalı cevabının özeti:
Davalı alacaklı/banka vekili cevap dilekçesinde; Davacı borçlu sahibi olduğu banka kartından dolayı oluşan borcunu belirtilen günde ödemediği nedenle temerrüde düştüğünü, noter marifeti ile gönderilen kat ihtarnamesinden sonuç alınamadığı için icra takibine geçildiğini, davacı borçlunun yazılı başvurusu üzerine borç miktarının Türkiye Bankalar Birliğinin 4.4.2003 günlü kararnamesine göre 12 eşit taksitte ödenmesi hususundaki önerinin davacı tarafından kabul görmediğini, davacının imzaladığı sözleşmeye aykırı davrandığını, bu nedenle yasal olmayan davanın reddini talep etmiştir.
Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Yerel Mahkeme; “Mahkememizce kabul gören bilirkişi heyetinin birbirini teyid eden ve denetim elverişli olan (2003/2-3 nolu tebliğleri ışığında) gerekçeli raporlarında davacı borçlunun 14.3.2003 tarihi itibariyle toplam borcunun 3.198.961.000.-TL olduğu yargılamanın devam ettiği süreç içinde borcun tamamını ödediği anlaşılmakla, aşağıdaki hüküm cihetine gidilmiştir.” Gerekçesiyle “14.3.2003 tarihi itibariyle davacının davalı bankaya 3.198.961.000.-TL borçlu olduğu ve yargılama aşamasında bu borcun tamamının ödendiği nedenle; Davacının davalı bankaya …. 2103 nolu karttan dolayı borçlu olmadığının tespitine” karar vermiştir.
Temyiz Evresi, Bozma ve Direnme:
Davalı banka vekilinin temyizi üzerine Özel Daire, yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçe ile eksik inceleme ve araştırma yapıldığından bahisle hükmün bozulmasına karar vermiş; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Direnme kararını davalı banka vekili temyiz etmektedir.
Gerekçe:
Davacının, kredi kartından doğan borcunu süresinde ödemeyerek temerrüde düştüğü ihtilafsızdır.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; 4822 sayılı yasanın geçici 1.maddesine dayalı borç tespiti isteminde, borç miktarının tespit yönteminin nasıl olması gerektiği, bu cümleden olarak: ana borç miktarının tespitinde; BK.nun 101 maddesi de gözetilerek kat ihtarının tebliği (somut olayda tebligat adres değişikliği nedeniyle bila tebliğ iade edilmiştir) ve alacaklı tarafça ödeme için verilen süreye göre belirlenen tarihin mi, yoksa son ödemeyi içeren hesap ekstresindeki son ödeme tarihinin mi esas alınmasının yasanın amacına uygun olacağı, noktasında toplanmaktadır.
Davacı, taraflar arasında düzenlenen kredi kartı üyelik sözleşmesi gereğince kredi kartı kullanmış ve borcunu zamanında ödememiştir. Davalı bankaca hesabı kat edilerek borçlu davacıya bildirilmiştir.
Ancak, kat ihtarı borçluya adres değişikliği nedeniyle tebliğ olunamamıştır.
Hakkında yapılan icra takibi sürerken 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da değişiklik yapan 4822 sayılı yasanın geçici 1. maddesi ile tanınan olanaktan yararlanarak süresi içinde 4822 sayılı yasadan yararlanma başvurusunda bulunmuştur. İcra takibi kesinleşmiş, borçlu ödeme de yapmıştır. Bu yönler uyuşmazlık konusu değildir.
Mahkeme, bilirkişi raporuna dayanarak davanın kabulüne karar vermiş; bu karar davalı banka vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece ana borcun belirlenmesinde bila tebliğ iade olunan kat ihtarının esas alınması gerektiği ifade edilerek, bilirkişi raporunun yetersizliği noktasından bozulmuş ise de mahkemece hükme esas alınan asıl ve ek bilirkişi raporlarında da bozma ilamında belirtilen ilkelere uygun olarak kat ihtarının tarihi esas alınmış ve hesaplama ilkelere uygun yapılmıştır. Şu durumda mahkeme kararının eksik inceleme ve araştırmaya dayandığından söz edilmesi olanaklı değildir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, mahkeme kararında ve yukarıda açıklanan gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.
S O N U Ç : Davalı banka vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA ve gerekli temyiz ilam harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 25 Mayıs 2005 gününde oybirliği ile karar verildi.