Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2005/278 E. 2005/296 K. 04.05.2005 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2005/278
KARAR NO : 2005/296
KARAR TARİHİ : 04.05.2005

Mahkemesi : Ankara 2.Tüketici Mahkemesi
Günü : 10.12.2004
Sayısı : 1654-903
Taraflar arasındaki “menfi tespit- borçlu olmadığının tespiti” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara İkinci Tüketici Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 2210.2003 gün ve2003/149-351 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 04.06.2004 gün ve 2003/16535-2004/8719 sayılı ilamı ile;
(…..Davacı, davalı bankadan aldığı kredi kartları ile yaptığı harcamaların ödenmesinde zaman zaman aksaklıklar çıkması üzerine bankaca aleyhine icra takibi yapıldığını, 4077 sayılı yasaya 4822 sayılı yasa ile eklenen geçici 2. madde hükmünden faydalanmak için 27.3.2003 günlü ihtarnameyi çektiğini, davalı bankanın cevaben borcun miktarını ve taksitlendirildiğini bildirdiğini, oysa yaptığı ödemelerin yeni yasal düzenlemeye göre borca yetecek miktarda olduğundan borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacının borcunu ödememesi nedeniyle hesabın kat edilip icra takibine geçildiğini, kısmi ödemeler yapıldığını, 4077 sayılı yasaya 4822 sayılı yasa ile eklenen geçici 2. madde gereğince yapılan başvuru üzerine davacının borcu hesaplanıp ödeme planının bildirildiğini, davacıdan cevabi ihtarnamede belirtilen miktarda alacakları olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, bilirkişi incelemesi yaptırılmış, rapor doğrultusunda davanın kabulüne, kredi kartlarından dolayı oluşan borcun davadan önce yapılan ödemelerle karşılandığı, davacının davalı bankadan 134.461.000TL. alacaklı olduğundan bu miktarın davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1— Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2—Dava, davacının davalı bankadan aldığı kredi kartının kullanımından doğan borçlarını ödeyememesi nedeniyle, 4077 sayılı yasada değişiklik yapılmasına dair 4822 sayılı yasanın geçici 2. maddesinden faydalanması için açılmıştır. 4822 sayılı yasanın geçici 2. maddesinden faydalanabilmek için, her şeyden önce borcun kredi veren ile kredi kullanan tüketici arasında kredi kartı sözleşmesinin düzenlenmesi ve bu sözleşmeye dayanılarak verilen kredi kartı ile kredi müşterisinin alışveriş yapması ve nakit para çekmesinden kaynaklanmalıdır. Ayrıca kredi kartını kullanan tüketicinin, bu yasanın yayınlanmasından önce temerrüde düşmesi, ödenmeyen kredi kartı borcu nedeniyle hakkında icra takibi aşamasına gelinmesi veya icra takibi yapılması ve yasanın yayınlandığı tarihten itibaren 30 gün içinde kredi kartı veren kuruluşa yazılı başvurusunun bulunması gerekir.
Yasanın uygulamasında öncelikle temerrüt tarihinin belirlenmesi önemlidir. Kural olarak Borçlar Kanununun 101. maddesine göre, kesin vadeli sözleşmelerde temerrüt tarihi sözleşmede belirtilen günün hitamı ile gerçekleşir. Banka tarafından gönderilen son hesap özetinde ödeme günü belirtilmekte ise de, bu ödeme gününde borcun tamamı değil belli bir kısmının ödenmesi gerektiği bildirildiğinden, borcun tamamının ödenmesi gerektiği bildirilmediğinden, kredi kartı borçları, Borçlar Kanunun 101/2. maddesinde öngörülen, miktarı önceden belli olan kesin vadeli borç niteliğinde değildir. Bu nedenle kredi kartı borçlarında temerrüt tarihi bakımından, anılan maddenin uygulanması mümkün değildir. Kredi kartının bu özelliği nedeniyle, borçlunun temerrüdü, banka tarafından akdi ilişkinin sona erdirilip hesap kat edildikten sonra, borçluya gönderilen ihtarnamenin tebliğinden veya ihtarnamede ödeme için süre verilmiş ise, bu sürenin bitiminden itibaren oluşur. Banka tarafından kredi borçlusuna ihtarname gönderilmemiş ise, kredi borçlusunun gönderilen son hesap ekstresinde belirtilen tarihte istenen asgari miktarı ödememesi nedeniyle, bu tarih itibariyle ödenmeyen kredi kartı borcu icra takibi aşamasına geldiğinden, bankaca hesabın kat edildiği tarih, şayet hesap kat edilmemiş ise, gönderilen son hesap ekstresindeki belirtilen ödeme tarihinin temerrüt tarihi olarak kabulü gerekir. Bu şekilde belirlenecek temerrüt tarihindeki, asıl alacak + akdi faizden oluşan ana alacağa, temerrüt tarihinden bankaya başvuru tarihine kadar yıllık %50 faiz uygulanacaktır. Bu biçimde oluşan toplam alacağa 4822 sayılı yasanın geçici 1. maddesi, icra takibi varsa tahsil harcı, icra masrafları, faizin vergisi ve avukatlık ücretini ortadan kaldırmadığından, asıl alacak ve akdi faizden oluşan ana para alacağına yıllık %50 gecikme faizi uygulandıktan sonra, Banka Sigorta Muamele Vergisi uygulanmak, varsa icra takibinde istenen miktarı geçmemek üzere tahsil harcı, icra masrafları, avukatlık ücreti ve faizin Banka Sigorta Muamele Vergisini borca ilave etmek, bankaya başvuru tarihine kadar borçlu tarafından yapılan ödemelerin de Borçlar Kanununun 84. maddesi nazara alınarak ödeme tarihi itibariyle borçtan mahsup edilmeli ve kalan toplam alacak tutarı 12 eşit takside bölünmelidir.
4822 sayılı yasanın geçici 1. maddesi, kredi kartı borçlarını yüksek faizler nedeniyle ödeyemeyen kredi kartı borçlularını bu zor durumlarından kurtarmak için borçların tasfiyesi ve ödenmesi amacı ile çıkarılmıştır. Çıkarılış amacına göre bir atıfet yasasıdır. Yasanın asıl amaç ve gayesi, kredi kartı borçlusu olan tüketicinin ödeyemediği borçlarının tasfiyesidir. Yasanın çıktığı tarihten önce borç ödenmiş ise veya yapılan ödemeler, bu yasanın öngördüğü şekilde hesaplandığında kredi kartı borçlusunun borcundan fazla ise, bu fazlalığın kredi veren bankadan tahsil edilmesi gayesi yasanın çıkarılış amacında olmadığı gibi, yasa metninde de fazla ödemelerin tahsili sonucunu doğuran bir ifade bulunmamaktadır. Öyle olunca yasa çıkmadan önce borç ödenmiş veya kredi borçlusunun yaptığı ödemeler yasaya göre hesaplanan borcundan fazla ise kredi borçlusunun borçlu olmadığının tesbitiyle yetinilip fazla ödenen kısmın tahsil talebinin de reddine karar verilmelidir.
Somut olayda davacının 4822 sayılı yasanın yürürlüğe girmesinden önce davalı bankanın gönderdiği 12.9.2001 tarihli hesap kat ihtarının 17.9.2001 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, ihtarda verilen 24 saatlik sürenin dolması ile davacının 19.9.2001 tarihinde temerrüde düştüğü, bankanın 23.1.2002 tarihinde icra takibine geçtiği, bu aşamada davacının kısmı ödemelerde bulunduğu 4822 sayılı yasanın yürürlüğe girmesinden sonra davacının 27.3.2003 tarihli ihtarname ile aynı yasanın geçici 2. maddesi hükmünden faydalanmak istediği davalı bankanın 12.4.2003 tarihli cevabı ihtarnamesi ile 1.559.000.000TL. borcun 12 taksitle ödenmesini istediği dosya içeriğinden anlaşıldığı gibi bu konularda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Yukarda yapılan açıklamalar gözetildiğinde davacının 19.9.2001 tarihinde temerrüde düştüğü anlaşılmaktadır. Oysa mahkemece davacının son hesap özetinde belirtilen ödeme tarihinde temerrüde düştüğü kabul edilmiştir. Mahkemece davacının 19.9.2001 tarihinde temerrüde düştüğü kabul edilip, bu doğrultuda bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir….)
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 04.05.2005 gününde, oyçokluğu ile karar verildi.