Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2005/247 E. 2005/260 K. 13.04.2005 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2005/247
KARAR NO : 2005/260
KARAR TARİHİ : 13.04.2005

Mahkemesi : Pendik Asliye 1.Hukuk Mahkemesi
Günü : 29.12.2004
Sayısı :2004/487 E-700 K.
Taraflar arasındaki “Kamulaştırmasız el koyma nedeniyle Tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Pendik Asliye 1.Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 12.11.2003 gün ve 2002/690 E- 2003/752 K.sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 5.Hukuk Dairesinin 13.09.2004 gün ve 2004/6650-8084 sayılı ilamı ile;
(…Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı idare vekilince temyiz edilmiştir.
Bilirkişi incelemeleri yaptırılmıştır. Alınan raporlar değer biçme yöntemi bakımından yasa hükümlerine uygundur. Taşınmazın arsa niteliğinde kabulü doğrudur. Ancak;
1-Dava konusu taşınmaz paylı mülkiyete tabidir. Taşınmazda davacı ile birlikte bir çok paydaşında payları mevcuttur. Her bir paydaşın paylarına göre taşınmaz üzerinde fiilen hangi bölümün maliki oldukları resmi olarak belirlenmemiştir. Diğer taraftan davacının fiili taksim sonucu kendisine ait olduğunu iddia ettiği parsel hakkında şahit beyanı dışında herhangi bir delilinin olmadığı anlaşılmıştır.
Bu nedenle dava konusu 19 parsel sayılı taşınmazın diğer paydaşlarına Fen Bilirkişisi Kadastro Teknisyeni R. Ç.. tarafından düzenlenen 11.03.2003 tarihli krokili rapor eklenmek sureti ile 135 metrekaresinden yol geçirilen 465 metrekarelik bölümün davacıya ait olduğu iddia edildiğinden diğer paydaşların bir hak talebinde bulunup bulunmadıklarının belirlenmesi için duruşmada hazır bulunmaları ve duruşmaya gelmedikleri takdirde fen bilirkişisinin krokili raporunda gösterilen 465 m2’lik bölümün davacıya ait olduğunun kabul edilmiş sayılacağı hususunda diğer paydaşlara meşruhatlı davetiye çıkartılması gerektiği düşünülmeden eksik inceleme ile karar verilmesi,
2-Değerlendirme tarihi olan 2002 yılında dava konusu taşınmaz ile, bilirkişi kurulunca emsal kabul edilecek taşınmazların, Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m2 değerlerinin, ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip, dava konusu taşınmazın, emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporu da denetlenmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması,
Doğru görülmemiştir…)
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, kamulaştırmasız elatılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
A-DAVACININ İSTEMİNİN ÖZETİ:
Davacı vekili; Pendik-….mahallesi 3 pafta 19 parsel sayılı ve 20.500 m2 yüzölçümündeki taşınmazın 3680/164000 payının tapuda müvekkili adına kayıtlı olup; paydaşlar arasında fiili paylaşım sonucu davacının tasarruf ve yararlanmasına bırakılan 460 m2 yüzölçümündeki 15,16 ve 17 numaralı özel parsellere, davalı idarece kamulaştırma yapılmaksızın yol ve tretuvar yapımı suretiyle kısmen elatıldığını ileri sürerek, toplam 34.090.000.000 TL. tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
B-DAVALININ CEVABININ ÖZETİ:
Davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili; mahkemece kamulaştırmasız elkoymanın varlığının kabulü halinde, elatılan bölümün tapuda idare lehine terkinine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
C-YEREL MAHKEME KARARININ ÖZETİ:
Yerel mahkeme, “Dava konusu taşınmazın paydaşları arasında yapılan özel parselasyon sonucu davacının payına isabet eden 15,16 ve 17 numaralı özel parsellerin toplam 135 metrekarelik bölümüne davalı idarece yol yapılmak suretiyle kamulaştırmasız elatıldığı ve taşınmazın arsa niteliğinde kabulü ile emsal karşılaştırması sonucu değer biçen bilirkişi raporunun yasa hükümlerine uygun olduğu” gerekçesiyle, “davanın kabulü ile 34.090.000.000 TL. tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, idarece elatılan 135 metrekarelik bölüme isabet eden davacı adına kayıtlı 135/20500 payın tapuda idare lehine yol olarak terkinine” karar vermiştir.
D-TEMYİZ EVRESİ, BOZMA VE DİRENME:
Davalı vekilince temyiz edilen karar, Özel Dairece yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş; Yerel mahkeme “dava konusu taşınmazın özel parselasyona tabi tutulup, fiilen taksim edildiği ve böylece davacının kendi özel parselini çekişmesiz kullandığının bilirkişi raporu, özel parselasyon haritası ve tanık beyanları ile kanıtlandığından, davacıya ait kısma isabet eden kamulaştırmasız elatma karşılığının tamamının 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 12.maddesi uyarınca davacıya ödenmesi gerektiği; ayrıca dava konusu taşınmazın ve emsal taşınmazların emlak vergisine esas değerlerinin getirtilmiş olduğu” gerekçesiyle önceki kararında direnmiş, direnme kararını davalı vekili temyiz etmiştir.
E-MADDİ OLAY:
Dava konusu 19 parsel sayılı taşınmaz, tapu siciline göre 20500 metrekare yüzölçümünde ve arsa niteliğinde olup, davacı ile davada yer almayan 65 paydaş arasında “ortak mülkiyet” konusudur. 3680/164000 payı davacıya ait olan taşınmaza, davalı idarece yol genişletme çalışmaları sırasında kısmen elatıldığı konusunda uyuşmazlık mevcut değildir.
Davacı dava dilekçesinde, tapudaki payına tekabül eden ve özel parselasyon ile mahallen ifraz edildiğini iddia ettiği kısma ait kamulaştırmasız elkoyma karşılığını dava etmiştir.
F-GEREKÇE:
Maddi olgu, bozma ve direnme kararlarının kapsamları itibarıyla bozma ilamının birinci bendi yönünden uyuşmazlık; dava konusu taşınmaz tapuda hisseli olmakla beraber, fiilen taksim edilip edilmediğinin ve davacıya ait olduğunun kanıtlanıp kanıtlanmadığı, bu bağlamda davacının harici taksimle kendisine özgülendiğini iddia ettiği 15,16 ve 17 nolu özel parsellerde diğer paydaşların hak talebinde bulunup bulunmadıklarının belirlenmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Bilindiği ve 16/5/1996 gün, 1/6 sayılı İçtihadı Birleştirme kararında da belirtildiği üzere, taşınmazına kamulaştırmasız elkonulan kimse, değer karşılığının verilmesini isteyebileceği gibi, elatmanın önlenmesini de isteyebilir.
Kamulaştırmasız elkoyma nedeniyle ister elatmanın önlenmesi davası isterse yer bedeli veya tazminat ya da ecrimisil davası açılmış olsun, davacının iddiasının araştırılması bilirkişi incelemesine bağlıdır. (Ali Arcak-Edip Doğrusöz. Kamulaştırmasız Elkoyma, Ankara 1992 s:55)
Bu noktada, ortaklığı ve paydaşlığı bir taşınmaz malın paydaşları tarafından fiilen bölüşülerek her bir paydaşın yeri ayrılmış ve bu paydaşlar bu yeri kullanmaya başlamış bulundukları halde, idarece asıl taşınmaza kısmen elatılmasından dolayı ellerinde kendilerine yer verilmiş olan paydaşların yerleri elatılan bölüm kapsamına girmiş ise, bu durumda ne yapılmak gerektiği konusunda herhangi bir yasal düzenleme mevcut değildir.
Ancak, kamulaştırma hukukunda olduğu gibi; kamulaştırmasız elkoyma halinde de idarenin, kamu yararı olan yerde veya bu amaçla kullanma gereksinimi nedeniyle mal sahibinin kullanma hakkını kaldırarak elkoyduğu taşınmazın, bedeli karşılığında kamu kurumunun veya tüzelkişinin mülkiyetine geçtiği gözönüne alındığında, Kamulaştırma Kanununda öngörülen ilkelerin aranması gerektiği açıktır.
Aksi düşünce, aynı taşınmazın kısmen kamulaştırılması, kısmen kamulaştırmasız elatılması halinde, farklı ilkelerin uygulanması sonucunu doğuracağından, bu durum adil ve hakkaniyete uygun değildir.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun, fiilen bölüşülen ortak mülkiyet konusu taşınmaz paydaşlarının yerinde kısmen kamulaştırma esaslarını düzenleyen 12.maddesinin 7.fıkrasında “Kısmen kamulaştırılan paylı mülkiyete konu taşınmaz mal, evvelce paydaşlar arasında fiilen bölünerek bir veya birkaç paydaşın tasarruf ve yararlanmasına bırakılmış ve yapılan kısmi kamulaştırma bu yerin tamamını veya bir kısmını kapsıyor ise, bu durumda kamulaştırmaya ilişkin işlemler sadece bu paydaş veya paydaşlar hakkında yürütülerek kamulaştırma bedeli payları oranında kendilerine ödenir. Pay veya paydaşların sadece bu kısım için dava hakları vardır. Taşınmaz malın kamulaştırılmayan kısmı üzerinde hakları kalmaz ve adları paydaşlar arasından çıkarılır. Kamulaştırılan bu yerler tapu sicilinde idare adına tescil olunur.” Hükmü öngörülmüştür.
Bu açık hüküm karşısında, kısmen kamulaştırılan paylı mülkiyete konu taşınmaz, paydaşlar arasında fiilen bölünerek, bir paydaşın tasarruf ve yararlanmasına bırakılmış ise; kamulaştırma işlemlerinin sadece bu paydaş hakkında yürütülmesi ve dava ehliyeti bakımından bu paydaşın durumunun gözönüne alınması gerektiği; eş söyleyişle yalnız ilgili olan bu paydaşın dava hakkı bulunduğu, kuşku ve duraksamadan uzaktır.
Somut olayda, paylı mülkiyet konusu 19 parsel sayılı taşınmaz, 20500 metrekare yüzölçümünde ve arsa niteliğindedir. Özel parselasyon haritası, tanık beyanları ve özellikle bilirkişi raporuna göre taşınmazın alım satımı kolay yapılamayacak büyüklükte olduğundan, özel parselasyon ile mahallen ifraz edildiği, harici taksimle davacının 3680/164000 payına tekabül eden 460 metrekare yüzölçümlü 15,16 ve 17 numaralı özel parsellerin 135 metrekaresine davalı idarece yol yapılmak suretiyle kısmen elatıldığı anlaşılmaktadır.
Paydaşlar arasında fiilen bölünerek, davacının bağımsız yararlanmasına bırakılan 15,16 ve 17 numaralı özel parsellerde diğer paydaşların bir hakkı bulunmadığı gibi, davacının da geri kalan kısımda bir hakkı kalmadığı açıktır.
O halde davacı, payı karşılığı kendisine teslim edilen yer için, davada yer almayan öteki paydaşların muvafakati aranmaksızın, bu yerin tamamının bedelini dava edebileceğinden, Yerel Mahkemenin bu yöne ilişkin direnme gerekçesi yerindedir.
Bozma ilamının ikinci bendine gelince:
Dava konusu taşınmazın ve bilirkişi kurulunca emsal kabul edilen taşınmazların Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas değerleri; bozmadan önce, Özel Daire’nin geri çevirme kararı üzerine mahkemece getirtilip, bilirkişi kurulu raporunun denetimine olanak sağlandığı anlaşıldığından; Yerel Mahkemenin bu yöne ilişkin direnme gerekçesi de yerindedir.
Ne varki, işin esası yönünden Özel Dairece bir inceleme yapılmadığından, bu yönden incelenmek üzere dosya Özel Dairesine gönderilmelidir.
S O N U Ç :Yukarıda açıklanan nedenlerle Yerel Mahkemenin direnmesi yerinde görüldüğünden, davalı vekilinin esasa ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 5.HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 13.04.2005 günündeoybirliğiyle karar verildi.