Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2005/246 E. 2005/280 K. 27.04.2005 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2005/246
KARAR NO : 2005/280
KARAR TARİHİ : 27.04.2005

Mahkemesi : Ankara Asliye 23.Hukuk Mahkemesi
Günü : 08.12.2004
Sayısı :2004/443 E- 637 K.
Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Asliye 23.Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 23.09.2003 gün ve 2001/603 E- 2003/925 K. sayılı kararın incelenmesi bir kısım davalılar vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 21.06.2004 gün ve 2004/1364-8084 sayılı ilamı ile;
(…1-Davalı Maliye Hazinesinin temyizi yönünden;
Dava, caminin minaresinin yıkılması sonucu araçta meydana gelen hasar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Yerel mahkemece davalı Maliye Hazinesi hakkındaki davanın kısmen kabulüne, öteki davalılar hakkındaki davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm davalılardan Maliye Hazinesi ve Diyanet İşleri Başkanlığı’na izafeten Başbakanlık vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki bilgi, belge ve taraf açıklamalarına göre; yıkılan minarenin tabi olduğu caminin üzerinde bulunduğu taşınmazın mülkiyeti Hazineye aittir. Ancak Hazine bu taşınmazı 11.04.1989 tarihli yazı ile cami yapılmak üzere Diyanet İşleri Başkanlığı’na tahsis etmiştir. Bundan sonra Diyanet İşleri Başkanlığı bu camiyi yaptırma işini davalı derneğe bırakmıştır. Cami yapımından sonra minare yıkılarak davacının aracına zarar vermiştir. Gerek eski MK.656 (Yeni MK 730) maddesi gerekse BK.nun 58.maddesine göre taşınmaz malikinin kusursuz sorumluluğu bulunmakta ise de, yerin belli bir amaç için Diyanet İşleri Başkanlığı’na tahsis edilmesi ve bu şekilde kullanılmasının amaçlanması nedeniyle anılan maddelerin somut olayda uygulanma olanağı yoktur. Dava konusu olayda yapılan yapının niteliği itibariyle özel mülkiyete konu olamayacağı, kamusal amaca tahsis edildiği, böylece sorumlu tutulan Hazinenin taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkının sınırlandırıldığı gözetildiğinde Hazinenin sorumluluğu yoktur. Hazinenin ayrıca haksız eyleme katıldığı da iddia edilip kanıtlanmış değildir. Yerel mahkemece Hazine hakkındaki davanın reddi gerekirken kabul edilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.
2-Davalı Diyanet İşleri Başkanlığı adına Başbakanlık’ın temyiz itirazlarına gelince; anılan davalı hakkındaki dava reddedildiği bu ret kararı, yasaya aykırı da olsa sonuç olarak dava reddedilmiş olduğundan, HUMK.nun hükümlerine göre, adı geçen davalı kendisini duruşmada Avukatla temsil ettirdiği halde lehine vekalet ücreti takdir edilmemiş olması usul ve yasaya aykırıdır…)
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, cami minaresinin yıkılması nedeniyle araçta meydana gelen hasar nedeni ile tazminat istemine ilişkindir.
A-DAVACI DAVASINDA ÖZETLE:
Davacı 06.09.2000 tarihinde Mevlana Celalettin Rumi Camisinin minarelerinden birinin park halindeki aracının üzerine yıkılması sonucu aracının enkaz altında kalarak kullanılmaz hale geldiğini ve 5.000.000.000 TL. zarara uğradığını belirtip, bu olay nedeni ile; Hazine’nin arsa maliki olmasına rağmen gerekli kontrolleri yapmadığından, Yenimahalle Belediyesinin üzerine düşen denetim görevini ihmal ettiğinden, Diyanet İşleri Başkanlığından Sorumlu Devlet Bakanlığının bu camiyi yapan kişileri bilmemesi ve kanunda öngörülen süre içerisinde yedine almaması nedeniyle, davalılardan A.A.. ve K.K..’nun Cami Yaptırma Derneği yöneticileri olması hesabı ile, S. A..’ın ise minareleri yapan kişi olması nedeniyle sorumlu olduğunu iddia ederek, zararının tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
B-DAVALININ CEVABININ ÖZETİ :
Davalı Yenimahalle Belediye Başkanlığı vekili; kendilerinin üzerlerine düşen denetim görevlerini yaptıklarını, davalılar Maliye Hazinesi ile Diyanet İşleri Başkanlığına izafeten Başbakanlık vekili; hasara neden olan olayla ilgili bir kusurlarının yada sorumluluklarının bulunmadığını, sorumluluğun Cami Yaptırma Derneği ile minareyi yapan kişilerde olduğunu savunarak haklarındaki davanın reddini savunmuşlardır.
Davalılardan A. A..ve K.. K.. ise; doğal afet nedeniyle zararın meydana geldiğini Cami Yaptırma Derneğinin ve kendilerinin bir kusurlarının bulunmadığını savunarak haklarındaki davanın reddini istemişlerdir.
C-YEREL MAHKEME KARARININ ÖZETİ :
Mahkeme, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Kanunun kendisine yüklediği iş ve işlevi yapmadığı sürece daha alt birimler olan belediye, dernek ve bireylere kusuru yüklemesinin doğru olmayacağını, Diyanet İşleri Başkanlığının üzerine düşen görevini yapmamakla birlikte, meydana gelen olayda Hazine’nin sorumluluğunun daha ağırlıklı olduğunu açıklayarak, Hazine bakımından davanın kabulüne, diğer davalılar yönünden davanın reddine karar vermiştir.
D-TEMYİZ EVRESİ, BOZMA VE DİRENME:
Davalılardan Maliye Hazinesi ve Diyanet İşleri Başkanlığına İzafeten Başbakanlığın temyizi üzerine Özel Dairece yukarıda açıklanan biçimde Hazinenin sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Yerel mahkeme; Hazinenin kusursuz sorumluluk ilkesine göre sorumlu olduğunu açıklayarak önceki kararında direnmiştir.
E-UYUŞMAZLIK : Cami minaresinin yıkılması olayında sorumluluğun kime yüklenmesi gerektiği noktasında toplanmaktadır.
F-GEREKÇE : Davaya konu olan somut olayda; Cami’nin arsasının Maliye Hazinesine ait olduğu, Milli Emlak Genel Müdürlüğü tarafından cami yapılması için Diyanet İşleri Başkanlığı’na tahsis edildiği, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ise cami yaptırma işini davalı cami yaptırma derneğine bıraktığı, caminin yapılmasından sonra 06.09.2000 tarihinde meydana gelen fırtına sırasında caminin minarelerinden birinin park halinde bulunan davacıya ait aracın üzerine düşmesi sonucu aracın hasara uğradığı anlaşılmaktadır.
Dava konusu taşınmaz özel mülk olarak Hazine adına kayıtlı bir taşınmazdır. Devlet tarafından yürütülmesi gereken bir kamu hizmetinin görülmesi için ayrılan ve fakat kişilerin doğrudan doğruya yararlanma yetkileri bulunmayan ve bir kamu hizmetinin görülmesine ayrılmış olan hastane, okul, cami gibi yerler genelin (kamunun) yararlanmasına açık yerlerdir. Bu gibi yerlerin yapımı, bakımı ve korunmasından doğan zararlara ilişkin özel hukuk hükümlerinin uygulanması gerekir.
Somut olayda taşınmaz maliki olan Hazinenin mülkiyet hakkını kullanırken ve üzerinde tasarrufta bulunurken gerekli kontrol mekanizmalarını işletmediği, üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediği anlaşıldığından, dava tarihi itibarıyla uygulanması gereken Türk Kanunu Medenisi’nin 656.maddesine (TMK.m.730) göre sorumluluğu bulunduğu sonucuna varılmıştır.
Yerel mahkemenin direnme kararı bu yönden sonucu itibarıyla doğrudur. Bununla birlikte tazminat miktarı yönünden Özel Dairece bir inceleme yapılmadığından, tazminat miktarına yönelik davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Özel Dairesine gönderilmesi gerekir.
S O N U Ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle mahkemenin tazminatın Hazineden tahsil edilmesi gerektiği yönündeki direnmesi uygun olduğundan, tazminat miktarı bakımından davalı tarafın temyiz itirazlarının incelenebilmesi için dosyanın Yargıtay 4.Hukuk Dairesine Gönderilmesine, 27.04.2005 günü oyçokluğu ile karar verildi.