Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2005/244 E. 2005/225 K. 30.03.2005 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2005/244
KARAR NO : 2005/225
KARAR TARİHİ : 30.03.2005

Mahkemesi : Gaziosmanpaşa İcra Hukuk Mahkemesi
Günü : 08.12.2004
Sayısı :365-1039
Taraflar arasındaki “şikayet” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Gaziosmanpaşa İcra Hukuk Mahkemesince şikayetin kabulüne dair verilen 18.12.2002 gün ve 2002/790-993 sayılı kararın incelenmesi karşı taraf/alacaklı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 25.02.2003 gün ve 2003/1112-3511 sayılı ilamı ile ;
(…Örnek 49 ödeme emri Tebligat Kanunun 21. ve Tüzüğün 28. maddesi kapsamına uygun olmakla, tebligat, usulüne uygundur. Şikayetin bu nedenle reddi yerine yanlış gerekçe ile, ayrıca ödeme emrinin iptaline de karar verilmesi isabetsizdir…)
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Karşı taraf/alacaklı

HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
İstek, şikayete ilişkindir.
A- Şikayetçi İsteminin Özeti:
Şikayetçi/borçlu vekili 10.09.2002 tarihli şikayet dilekçesinde;Alacaklının müvekkili aleyhine Gaziosmanpaşa 1.İcra Müdürlüğünün 2002/4210 esas sayılı dosyasında ilamsız takibe giriştiğini ancak müvekkiline ödeme emri tebligatının usulüne uygun olarak yapılmadığını, müvekkilinin tebligattan 9.9.2002 tarihinde haberdar olduğunu, bu nedenle tebligat tarihinin 9.9.2002 tarihi olarak düzeltilmesini, mükerrer takip yapıldığından takibin iptalini ve satışın durdurulmasını, istemiştir.
B- Karşı Tarafın Cevabının Özeti:
Karşı taraf/alacaklı cevabında; borçluya daire satıp tapusunu devrettiğini, ancak karşılığını alamadığını, icraya verdikçe borçlunun kötü niyetle itiraz ettiğini, daha sonra masraf edip tekrar takibe giriştiğini, bu defa itiraz etmeyince nadim olduğunu zannettiğini, tebligatın nasıl yapıldığından haberi olmadığını,tebligatta usulsüzlük bulunmadığını, şikayetin reddini savunmuştur.
C- Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
İcra Mahkemesi; “ Şikayete konu edilen Gaziosmanpaşa 1.İcra Müdürlüğünün 2002/4210 esas sayılı dosyasındaki tebliğ işleminde Tebligat Kanunu’nun 21.maddesine göre işlem yapıldığı, bilahare 103 davet kağıdının 09.09.2002 tarihinde şikayet edene bizzat kendisine şerhi ile tebliğ edildiği, bu tarihten önce şikayet edenin takibe ıttıla kesbettiği yolunda herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığından ve ıttıla tarihine göre icra müdürlüğüne itirazda bulunulduğu anlaşıldığından, şikayetin kabulüne karar vermek gerekmiştir…)
Gerekçesiyle şikayetin kabulüne, Gaziosmanpaşa 1. İcra Müdürlüğü’nün 2002/4210 esas sayılı dosyasında şikayet eden borçluya gönderilen ödeme emrinin iptaline, ıttıla tarihi olan 9.9.2002 gününün tebliğ tarihi olarak kabulüne, karar vermiştir.
D-Temyiz Evresi, Bozma Ve Direnme:
Karşı taraf/alacaklı vekilinin temyizi üzerine Özel Daire; “Örnek 49 ödeme emri Tebligat Kanunun 21. ve Tüzüğün 28. maddesi kapsamına uygun olmakla, tebligat, usulüne uygundur. Şikayetin bu nedenle reddi yerine yanlış gerekçe ile, ayrıca ödeme emrinin iptaline de karar verilmesi isabetsizdir.” Gerekçesiyle, kararınbozulmasına karar vermiştir.
Bozma ilamı taraflara tebliğ edilmiş; şikayetçi/borçlu vekilinin karar düzeltme istemi de Özel Dairece 29.04.2004 gün ve 2004/5899-10550 sayılı ilamıyla oybirliği ile reddedilmiştir.
İcra Mahkemesi; “Gaziosmanpaşa 1. İcra Müdürlüğü’nün 2002/4210 esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı borçlu adına çıkartılan ödeme emri tebligatının TK.21. maddesi gereğince komşusu Mustafa Selçuk’un işte olduğu yolundaki sözlü beyanına dayanarak mahalle muhtarına tebliğ edildiği, TT.nün 28. maddesi gereğince, komşunun imzası alınmamış, imzadan imtina ettiğine dair bir kayıt düşülmemiştir.Muhatabın adreste bulunmama nedeni TT.nün 28. maddesi uyarınca ilgililerin imzalarını taşıyan bir tutanakla tespit edilmediğinden, tebligat usulsüzdür.Davacı borçlu bu tarihe uygun olarak icra dairesine borca itiraz dilekçesi vermiştir. Bu durumda TK.nun 32. maddesi gereğince borçlunun beyan ettiği öğrenme tarihinin tebliğ tarihi olarak kabul edilmesi gerektiği, anlaşılmakla, önceki kararda ısrar edilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.” Gerekçesiyle önceki kararında direnmiştir.
Hükmü karşı taraf/alacaklı temyiz etmiştir.
E- Gerekçe:
İstek, şikayete ilişkindir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; Şikayetçi/borçluya gönderilen Örnek 49 ödeme emrinin tebliğ şeklinin Tebligat Kanunun 21. ve Tüzüğün 28. maddesi kapsamlarına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Alacaklı/karşı taraf; şikayetçi/borçlu aleyhine 07.08.2002 tarihinde ilamsız takibe girişerek “daire satışından kalan borç açıklaması” ile 9.550.000.000 TL şifaen alacak ve alacağın icra takip tarihinden işleyecek yasal faiz ve icra masrafları ile birlikte tahsilini istemiştir.
Uyuşmazlığa konu, 07.08.2002 tarihli Örnek 49 ödeme emri, borçlunun takip talebindeki adresine çıkarılmış olup, arka yüzünde “Kod:21 Muhatap tevziat saatlerinde adreste bulunmadığından komşusu M. S..beyanında işte olduğunu bildirmekle ilgili Mahalle Muhtarına tebliğ edildi. Aynı komşusuna haber verilerek 2 nolu örnek kapısına yapıştırıldı.” Açıklaması ile 17.08.2002 tarihi, tevzi memurunun imzası ve altta Mahalle Muhtarlığının kaşe mühür ve imzası, bulunmaktadır.
Adresinde bulunamayan kişilere tebligatın hangi şekilde yapılacağı, Tebligat Kanunu’nun 21 ve Tebligat Tüzüğü’nün 28.maddelerinde açıklanmıştır.
Tebligat Kanunu’nun 21.maddesine göre; kendisine tebliğ yapılacak kimse gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden çekinirse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine ve yahut zabıta amir veya memuruna imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de oldukça en yakın komşulardan birine bildirir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih tebliğ tarihi sayılır.
Tebligat Tüzüğünün 28.maddesinin 1.fıkrası uyarınca da tebliğ memurunun muhatabın adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel olan komşu, kapıcı gibi kimselerden veya o yerin muhtar veya ihtiyar kurulu üyelerinden ve yahut zabıta amir veya memurlarından soruşturarak, vaki olacak beyanı tebliğ mazbatasına yazıp altını imzalatması gerekir.
Bu yön Tebligat Kanunu’ nun 23 ve Tüzüğün 33.maddelerinde de ayrıca vurgulanmıştır.
Borçluya yapılan ödeme emri tebligatının bu kurallara uygun bulunmadığı açıktır. Zira, yukarıda açıklandığı üzere tüzükte belirtilen kimselerden gerekli soruşturmanın yapılıp yapılmadığı hususu tebliğ mazbatasında adı geçen komşu M… S… ’un imzasının bulunmaması nedeniyle onamsız kalmış; tebliğ memurunun gerçekten muhatabın adresine gittiği ve fakat bulamadığı belgelenmemiş, tebliğ memuru tarafından yazılan beyan, onun mücerret sözünden ibaret kalmıştır. Bu durumda,ödeme emrinin borçluya usulüne uygun şekilde tebliğ edilmiş olduğunun kabulüne olanak yoktur.
Mahkemenin ödeme emrinin tebliğinin usulsüzlüğüne dayanan direnme kararı açıklanan nedenlerle yerindedir.
Ne var ki, Özel Dairece diğer temyiz itirazları incelenmemiştir. Bu hususlara ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Dairesine gönderilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı DİRENME KARARI UYGUN OLUP, diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için DOSYANIN 12.HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 06.04.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.