YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2005/227
KARAR NO : 2005/243
KARAR TARİHİ : 06.04.2005
Mahkemesi : Beykoz 1.Asliye Hukuk Mahkemesi
Günü : 19.10.2004
Sayısı : 357-839
Taraflar arasındaki “manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Beykoz 1. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 27.5.2003 gün ve 2003/153-310 sayılı kararın incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 16.2.2004 gün ve 2003/12266-2004/1450 sayılı ilamı ile,
(…Dava, manevi tazminat istemine ilişkindir. Davalılar, cevap dilekçesinde yetki itirazında da bulunmuşlardır. Yetki itirazı, ilk itirazlardan olup, mahkemenin yetkili olup olmadığı konusu çözüme kavuşturulmadan işin esasının incelenmesi hukuken olanaksızdır. Mahkemece, yetki itirazı konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmeden işin esasının incelenmesi bozmayı gerektirmiştir…)
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalılar vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, yayın yoluyla kişilik haklarının saldırıya uğradığı nedenine dayalı manevi tazminat ile hükmün gazetede yayımlanması istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kısmen kabulü ile 1.000.000.000-TL manevi tazminatın tahsiline, hükmün gazetede yayımına karar verilmiş, davalılar vekilinin temyizi üzerine Yüksek Özel Dairece karar yukarıda yazılı gerekçelerle bozulmuştur.
Mahkemenin direnmeye ilişkin kararı davalılar vekili tarafından temyiz edilmektedir.
I- Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasına geçilmeden önce, hüküm altına alınan miktar itibariyle direnme kararının temyizinin mümkün olup olmadığı ön sorun olarak incelenmiştir.
HUMK’nun 427/2. madde hükmü ile miktar ve değeri temyiz (kesinlik) sınırını geçmeyen taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararlar kesindir, temyiz edilemezler.
Bilindiği gibi, 14.7.2004 tarih ve 5219 sayılı “Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” 21.7.2004 gün ve 25529 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış; 15. maddesindeki hüküm gereğince, 2. maddesinin (B) fıkrası, 3. maddesinin (C) fıkrası, 7, 9, 10, 11, 12. maddeleri ile 13. maddesinin (B) fıkrası 1.1.2005 tarihinde, diğer maddeleri ise yayımı tarihinde yürürlüğe girmiştir. Anılan Kanun’un, 2. maddesinin yayım tarihinde yürürlüğe giren (A) fıkrasının (c) bendi ile; 18.6.1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427. maddesinin ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkralarında yer alan ve ek 3 üncü maddesine göre “kırkmilyon” TL. olarak uygulanması öngörülen parasal sınır “birmilyar” TL.; beşinci fıkrasında yer alan ve ek 3 üncü maddesine göre “sekizyüzmilyon” TL. olarak uygulanması öngörülen duruşma sınırı “onmilyar” TL.; “altıyüzmilyon” TL. olarak uygulanması öngörülen karar düzeltme sınırı da “altımilyar” TL. olarak değiştirilmiştir.
Kısaca, anılan Kanun, 21.7.2004 tarihinden itibaren temyiz (kesinlik) sınırını 1.000.000.000 TL. (1.000 YTL), karar düzeltme sınırını da 6.000.000.000 TL. (6.000 YTL) olarak belirlemiştir.
Borçlar Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca, manevi tazminatın ödenmesi yerine diğer bir yaptırımı veya ilave bir yaptırımı öngören bir karar verilebileceği gibi, saldırıyı kınayan bir hüküm de kurabileceği öngörülmüştür.
Davacının bu yöndeki istemi sonucu Yerel mahkemece verilen ve yayın yoluyla kişilik haklarına saldırıyı temel alan hükmü, manevi tazminat yanında, kararın yayımlanmasını da içermektedir.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/2. maddesinde öngörülen kesinlik sınırı sadece menkul mal ve alacak davaları ile sınırlıdır. Manevi tazminat yanında, hükmün yayımına da karar verilmiş olması karşısında, davada miktar itibariyle kesinlikten söz edilemez. Kararın, temyiz incelemesine tabi olduğunun kabulü gerekir.
Belirtilen nedenle; ön sorunun reddi ile davalılar vekili tarafından verilen temyiz dilekçesinin incelenmesine karar vermek gerekmiştir.
II- Davalılar vekilinin temyiz dilekçesinin incelenmesinde:
Yerel mahkemenin 27.3.2003 günlü ara kararında yetki itirazının reddine karar verilerek yargılamaya devam olunduğunun anlaşılmış olması karşısında, yerel mahkemenin bu yöne ilişkin direnme kararı isabetlidir.
Ne var ki, Özel Dairece işin esasına yönelik temyiz itirazları bozma nedenine göre incelenmemiş olup, dosyanın temyiz itirazlarının incelenmesi için Özel Daireye gönderilmesi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, direnme uygun bulunduğundan dosyanın işin esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için 4. HUKUK DAİRESİNE gönderilmesine, 6.4.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.