YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2005/204
KARAR NO : 2005/232
KARAR TARİHİ : 06.04.2005
Mahkemesi : Balıkesir Asliye 2.Hukuk Mahkemesi
Günü : 6.10.2004
Sayısı : 628-863
Taraflar arasındaki “elatmanın önlenmesi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Balıkesir Asliye 2.Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 23.9.2003 gün ve 2000/310 E. 2003/581 K. sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 1.Hukuk Dairesinin 1.3.2004 gün ve 2004/371 E. 1971 K. sayılı ilamı ile;
(…Davacılar, 11.3.1940 tarihli,36 numaralı tapu kapsamındaki taşınmazın bir bölümünün haksız biçimde işgal edildiğini ileri sürerek; elatmanın önlenmesini istemişlerdir. Davalılar da, davaya tapu kaydı ve 1937 tarihli vergi kaydı ile karşı koymuşlardır. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davacıların aynı kayda tutunarak, dava dışı kişiler aleyhine açtıkları 1963/156 esas 1964/632 karar ve 1995/734 esas 1997/629 karar sayılı davalarda, davacılar tapusuna kapsam tayin edildiği; davalılar tapusunun ve vergi kaydının ise, çekişmeli taşınmaza uymadığı ve başka bir yere ait olduğu anlaşılmaktadır. Anılan davalarda belirlenen kayıt kapsamı o davalarda taraf olmayan davalıları bağlamaz ise de, davacıları bağlayacağı ve davalılar yönünden de güçlü delil oluşturacağı kuşkusuzdur. Öte yandan davacıların tapu kaydının hukuksal değerini koruduğu açıktır. Dava konusu taşınmaz hakkında bir mer’a tahsisi bulunmadığı gibi uzman bilirkişi raporlarıyla tarım arazisi olduğu belirlenmiştir.Bu bakımdan tapu kaydındaki mera vasfının taşınmazın gerçek niteliğini belirlediği söylenemez. Eldeki davada yapılan uygulama sonucu çekişmeli bölümlerin yukarıda sözü edilen davalarda saptanan tapu kapsamında kaldığı da tartışmasızdır.
Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle reddedilmesi doğru değildir….)
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
A-DAVACININ İSTEMİNİN ÖZETİ : Davacılar vekili, 11.3.1940 tarih, 36 sayılı tapu kapsamında kalan yerin güney batı istikametine düşen bir kısmının davalı Ş. A.. tarafından sürülüp ekildiğini, tapu kapsamının daha önce K… Köyü Tüzel Kişiliği ile davacılar arasında görülen el atmanın önlenmesi davası sonucunda belirlendiğini ileri sürerek, davacılara aidiyeti mahkeme kararıyla belirlenen yere davalının el atmasının önlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Daha sonra davacılar tarafından C. A.. ve A.C.. aleyhine açılan davalar da görülmekte olan dava ile birleştirilmişlerdir.
B-DAVALININ CEVABININ ÖZETİ : Davalılar cevap dilekçeleriyle; tapu kaydı, vergi kaydı ve zilyetliğe dayanarak davanın reddini savunmuşlardır.
C-MAHKEME KARARININ ÖZETİ : Yerel mahkemece, davacı tarafın dayandığı tapu kaydının sınırlarının sabit olmadığı, hudutlarına değil, miktara itibar edilmesi gerektiği; davacı tarafın hiç bir zaman zilyet olmadıkları, tapu kaydının meraya ilişkin bulunduğu, davalıların kullandığı bölümün ise tarla olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
D-TEMYİZ EVRESİ, BOZMA VE DİRENME:
Davacılar vekilinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş, yerel mahkemece önceki karardaki nedenlerle davanın reddi yönünde direnme hükmü kurulmuştur.
E-GEREKÇE: Dava, tapu kaydına dayalı el atmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.
Harita ve krokisi bulunan tapu kayıtlarına Türk Medeni Kanunu’nun 719, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20.maddesi uyarınca kapsam belirleneceği kuşkusuzdur. Böyle bir harita ve kroki yoksa veya uygulanabilir nitelik taşımıyorsa, öncelikle tapu kaydının ilk tesisinden itibaren tüm tedavülleriyle birlikte getirtilmesi; uygulamada yararlanılmak üzere varsa komşu taşınmaz kayıtlarının da istenilmesi, böylece yanların dayandığı, usulüne uygun olarak çıkarılmış tüm belgeler toplandıktan, dosya keşfe hazır hale getirildikten sonra yöreyi iyi bilen, yaşlı ve yansız yerel bilirkişi veya bilirkişiler aracılığı ile uygulama yapılması, kayıtlardaki her sınırın yerel bilirkişi veya bilirkişilerden birer birer sorulup arazi üzerinde tesbit edilmesi, gerektiğinde sınırlar hakkında açıklayıcı doyurucu bilgiler alınması, bilinmeyen sınırlar yönünden taraflara tanık dinletme olanağının sağlanması, komşu taşınmaz kayıtlarının da aynı şekilde uygulanarak yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin denetlenmesi gerekir. Öte yandan sınırlar değişebilir nitelikte ise veya tam olarak kapanmayıp açık yönler kalıyorsa, kayda değişmez sınırlarla bağlantı kesilmemek suretiyle miktarına göre kapsam belirlenmesi, ayrıca tapu fen memuru veya mühendisi sıfat ve yeteneğini taşıyan uzman bilirkişi veya bilirkişilerden keşifte saptanan bilgi ve bulgulara uygun ve uygulamayı tam olarak yansıtan, infaza elverişli rapor ve kroki alınması zorunludur.
Somut olayda, daha önce İ.B.. ile K… Köyü Tüzel Kişiliği arasında görülen, Balıkesir 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.9.1997 tarih 1995/734 E, 1997/629 sayılı kararına esas dava dosyasında, davacı tarafın dayandığı 11.3.1940 tarih, 36 sıra no’lu tapu kaydı mahalline uygulanmış, bilirkişiler rapor ve kroki düzenlemişlerdir. Bilirkişiler raporlarında, tapu kaydını uyguladıklarını, sınırlarını kroki üzerinde gösterdiklerini, davanın konusu itibariyle çekişmeli yerin ölçülmesine ve yüzölçümünün tayinine gerek görülmediğini vurgulamışlardır.
Davacıların dayandığı, 11.3.1940 tarih, 36. sıra no’lu tapu kaydı 345 hektar miktarında olup, çekişmeli yere ilişkin olarak düzenlenen kroki 645 hektar alanı kapsamaktadır. Davacılar tapusu Kazanderesi akıntısı, Küpeler Merası, taş döküntüsü karşılığı, su uçtuğu gibi gayri sabit hudutlar içermektedir. Tapu kaydı, değinilen biçimde uygulanmamış, kapsamı belirlenmemiştir. Mahkemece yapılan araştırma, soruşturma ve uygulama, sonuca gitmeye, sağlıklı bir hüküm kurmaya yeterli değildir.
O halde mahkemece, yukarıda anlatılan ilkelere uygun olarak yeniden keşif yapılmalı, davacının tapu kaydına kapsam tayin edilmeli, dava konusu yerin davacı tapusu kapsamında kalıp kalmadığı bir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptanmalı, varılacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 6.4.2005 gününde, oybirliği ile karar verildi.